GYV Başkan Yardımcısı Uşşak: Hareket siyasallaşırsa biter

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, Hizmet Hareketi'nin siyasallaşması halinde biteceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol
GYV Başkan Yardımcısı Uşşak: Hareket siyasallaşırsa biter

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, Hizmet Hareketi'nin siyasallaşması halinde biteceğini söyledi.

Antakya Kültürlerarası Diyalog Derneği'nin davetlisi olarak Hatay'a gelen GYV Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, son günlerde ülke gündemine oturan gelişmelerle ilgili düşüncelerini paylaştı.

Uşşak, "Hizmet Hareketi siyasallaşıyor mu?" sorusuna "Tekzip edileceğime inanmadığım için bunu söylüyorum. Hizmet hareketi bir gün siyasallaşırsa biter. Hizmetin temel misyonu; hiçbir siyasi partiye angaje olmamasıdır. Herhangi bir siyasi partiye angaje olursa veya herhangi bir siyasi partiye prensip olarak karşındayım derse, o, Hizmet Hareketi'nin misyonuna aykırıdır." sözleriyle yanıt verdi.

"HİZMET HAREKETİ 30 YIL ÖNCE DE AYNIYDI, DÜN DE BUGÜN DE"

Son 3 ay içerisinde özellikle Hizmet Hareketi ile ilgili olarak yakışıksız, gereksiz, Hizmet Hareketi'nin ruhuyla ve felsefesiyle uzaktan yakından alakası olmayan yakıştırmaların ortaya salındığını söyleyen Uşşak, Hizmet Hareketi'nin bir anlamda insanlığı kucaklama hamlesinin ve insiyatifinin hamlesi olduğunu belirtti.

Hizmetin, kurtla kuzuyu aynı derede buluşturduğunu hatırlatan Uşşak, "Hani, hizmet şudur budur deyip bugünlerde başka kelimelerle anıyorlar. Yok örgüt çete, in, haşhaşi bilmem ne... Bu hizmet dün böyleydi, 30 sene önce de öyleydi, 40 sene önce de öyleydi. Aynı ruhla faaliyet gösteriyor." dedi.

"SİYASALLAŞMIYORUZ"

Son günlerde Hareketin 'Siyasallaştığı' yönünde yakıştırmaların yapıldığını hatırlayan Uşşak, "Hizmet Hareketi ve Hizmet Hareketi'nin mensupları biz, oy verdiğimiz müddetçe, oy verme konumunda olduğumuz müddetçe kişiler, fertler veya fertlerin teşkil ettiği kümeler olarak yani kuruluşlar olarak biz siyasetçi olamayız. Ama Türkiye'de henüz alışmadığımız, kabullenmekte zorlandığımız daha doğrusu kimi siyasilerimizin kabullenmekte zorlandığı husus şu: katılımcı demokrasi. Bugün, Türkiye'de özellikle dindarlarımızın ama genelde siyasilerimizin kabul etmekte zorlandığı şey bu. Referandumda camia, canla başla destek verdi. Bu bir partiye destek değil, Türkiye'nin her kesimini ilgilendiren bir prensipler manzumesine destekti. Siyasal destek değildi. Ama bu öbür türlü algılandı." ifadelerini kullandı.

"HİZMET 3 TEMEL AYAĞA DAYANIR"

Hizmet Hareketi'nin eğitim, yardımlaşma ve diyalog olamak üzere 3 temel ayağı olduğunu söyleyen Uşşak şöyle konuştu: "Eğitim hizmeti yapıyorsanız, bu okulun kapısı herkese açıktır. Bu hizmetin okullarında Ak Parti'ye mensup olanların hatta milletvekilleri, bakanların, MHP'lilerin, CHP'lilerin, BDP'lilerin BDP milletvekillerinin çocukları olduğu gibi, yurtlarında evlatları olduğu gibi, olması gerektiği gibi, halen de devam ettiği gibi en küçük bir değişiklik yok. Olamaz da. Şimdi böyle olunca bir siyasi partinin prensipte karşısında veya lehinde tavır aldığı zaman bu misyonunu yitirmez mi? Hizmet Hareketi'nin bir diğer yönü yardımlaşma faaliyetidir. Hani bazıları tenzirat yapıyor da... Sanki Suriye için Hizmet hareketi birşey yapmamış gibi. Mültecilerin çoğuna sadece Kimse Yok Mu sahip çıktı. Diyalog demek zaten herkese açık olmaktır. Bu 3 temel ayağa sahip olan hizmet nasıl siyasallaşabilir?"

"ÇÖZÜME KARŞI DEĞİLİZ"

Hareketin "Çözüm sürecine karşı" olduğuna dair iddialara da yanıt veren Uşşak, "Hizmet Hareketi çözüme karşıymış! Neyin çözümüne? Kürt sorununda çözüme karşıymış! Bu Hizmetin 168 ülkede faaliyet gösterebilmesi için yegane ihtiyaç duyduğu şey huzur, güvenlik ve barıştır. Dolayısı ile Hizmet, Dünyanın hiçbir yerinde çözüme karşı olamaz, Türkiye'de hiç olamaz." şeklinde konuştu.

"İKİNCİ PLANI DEVREYE KOYDULAR"

Son yıllarda, 28 Şubat'ta Cumhuriyet gazetesinde, Aydınlık'ta, Ulusal kanalda Hizmet Camiası için hangi yakıştırmalar, sıfatlar kullanılmışsa, hiç değiştirmeden bugün aynı sıfat ve yakıştırmaların kendilerine mümin, Müslüman kardeşler tarafından Hizmet Hareketi'ne karşı kullanıldığını da sözlerine ekleyen Uşşak şöyle konuştu: "Fitnenin kaynağı nedir, nereden geliyor? Şuan Silivri'de görülmekte olan bir dava var. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ve Fethullah Gülen'i bitirme planı. Bir plan hazırladılar. Bu planı hazırlayanlar tatbike muaffak olamadı. Neden oraya Fethullah Gülen diye yazdılar? Halbuki Ak Parti'ye omuz veren, destek veren başka cemaatler de vardı. Halen de var. 40 yıldır eğitim diyen bir cemaat var burada. Ve haliyle bu Hizmetin okullarından mezun olan, Fethullah Gülen'i seven, hayranlık duyan yüzlerce bürokrat var. Üs kademeye çıkmış bunlar. Ak Parti iktidara geldiği zaman önemli ölçüde - tamamen demiyorum zaten mümkün değil - bu camiadan yetişen bürokratlarla çalıştı. Çalışıyordu 2004'te. Çalışmaya devam etti. O plan hazırlayanlar onun için buraya Fethullah Gülen'i bitirme planı dediler. Dediler ki bu 2 gücü biz bitirirsek ondan sonra biz de eski günlere döneriz. Ama muaffak olamadılar. Fakat o zihniyetin devamı dışarıdaki ayakları 2009'dan itibaren benim naçizane görüşüme göre ikinci planı devreye soktular. AKP ve Cemaati birbirine düşürme planı. Bitirmeye muaffak olamadılar; düşürme planını devreye soktular.

Düşürme planı daha sofistike, daha sinsice. 2009'dan itibaren siyasi otoriteyi işlemeye başladılar. İşte filan daire bir genel müdür var. E ne yapıyor bu müdürler? Sadece kendi cemaatlerinden olanları bu daireye alıyorlar. Eğer ben arkadaşlarımı tanıyorsam, arkadaşlarım adil davranır. Bunu yapamazlar. Eğer bir kişi dahi olsa bunu yapmış ise, bu zihniyet bunu 100 göstererek siyasi otoriteye bunu telkin etti. Bu telkini ede ede iz bıraktı. Bunun en yaygın ifadesi nedir? "Amirleri değil, abilerini dinliyorlar". O zaman şu soruyu sormak lazım: Eğer siyasi otorite bunun doğruluğuna inanıyor ise o zaman gereğini neden yapmadı? Eğer doğruluğuna inanmıyor idi ise o zaman o arkadaşları bu camia ile irtibatlı arkadaşları şimdi değil, 17 Aralık'tan sonra değil, 2009'dan bu yana hallaç pamuğu gibi oradan oraya, oradan buraya niye gönderdi? Aziz Babuççu Ak Parti İstanbul İl Başkanı bir kaç hafta önce bir TV kanalında söyledi. 'Cemaatler ile ilgili tasfiyeler çok önceden başladı' dedi. Niye başladı o zaman? Bir taraftan bu tasfiyeler devam ederken öbür taraftan da Tayyip bey diyor ki Hocaefendi'yi kastederek 'O'nun 28 Şubat'taki ihanetini de gördük.' 28 Şubat'taki ihanetini gördün de daha düne kadar, geçtiğimiz yıl gerçekleşen Türkçe Olimpiyatları'na kadar 'Artık Hocam bitsin bu hasret. Dön bu ülkeye' niye dedin o zaman? Daha düne kadar 'Hocam dualarınızı bekliyorum' niye dedin o zaman? Madem 28 Şubat'ta ihanetini görmüşsen. Peki ne zaman bu camianın çete örgüt, haşhaşi olduğunu idrak ettiler? 17 Aralık sabahı başlarına bir saksı mı düştü birden anlayabildiler? 17 Aralık'tan önce "Anlayamamışız" diyorlarsa eğer o zaman şunu sorma hakkımız yok mu? Peki devlet aklı neredeydi. Bu ülkenin Milli İstihbaratı yok muydu? Eğer diyorlarsa 'Farkındaydık siyaseten ses çıkarmadık.' O zaman ben bir soru daha sorarım; Siyasi ahlak nerede?"

Yaşananların tamamen sanal olduğunu sözlerine ekleyen Uşşak, "Bu tamamiyle sanal bir çuval. 17 Aralık sonrası meydana gelen hadiseleri boca edecek bir çuval. Yarın öbür gün inanıyoruz ki, adım gibi biliyorum bugün bunu söyleyenler yarın öbür gün mahcup olacaklar. Ama iş işten geçecek. 28 Şubat döneminde Hocaefendi hakkında yazıp çizenlerin daha sonra bundan pişmanlık duymaları gibi." diyerek sözlerine son verdi. CİHAN

Yorumlar