“Günümüzün Çernobil’i HES’ler”
Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan, “Ülkemizin bütün vadilerinde kanserli bir tümör gibi yayılan HES’ler, enerji nakil hatları ve yüksek gerilim tesisleriyle günümüzün Çernobilidir.
Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan,
“Ülkemizin bütün vadilerinde kanserli bir tümör gibi yayılan
HES’ler, enerji nakil hatları ve yüksek gerilim tesisleriyle
günümüzün Çernobilidir.” dedi.
Şan, 26 Nisan 1986’da Ukrayna’nın Çernobil kentindeki Nükleer
Enerji Reaktörü'nün patlamasıyla büyük bir facia yaşandığını
hatırlatarak, “Adına ‘radyasyon’ denen ölüm bulutları, sadece insan
yaşamını değil, tüm canlıları ve gelecek nesilleri, doğal yaşam
koşullarımızı tehdit ederek, ölümcül sonuçlar doğurmuştu. Yani 28
yıl önce bugün, insan kendi kendine ölüm kusmuştu. Dünyanın çeşitli
bölgelerinde ve ülkemizde hazırlanan çeşitli bilimsel veri ve
raporlara göre Çernobil felaketinin bu etkileri hala yaşamı
etkilemeye devam ediyor.” dedi.
Şan, Çernobil’in etkilerini hiçbir zaman unutmayacaklarını
hatırlatarak, ”Özellikle Doğu Karadeniz’in hemen her evinde
Çernobil’in etkileriyle kanser ölümleri yaşanmaya, çocuklar sakat
doğmaya, insanlar kanser hastalıklarıyla mücadeleye devam ederken
Çernobil’i unutabilir, unutturabilirler mi? Bu facianın yaşattığı
felaket hala insanlarımızın genlerinde geleceğiyle oynamaya devam
ediyor. Aradan geçen 28 yılda, yurdumuz insanı ve özellikle de
Karadeniz insanı Çernobil’i unutmadı, unutmayacak ve
unutturmayacak. Bu felakete karşın insanlarımızı enayi-aptal yerine
koyan, yaşamı umursamadan, gerçekleri saklayarak, bilim ve hukuku
baskı altına almaya çalışan siyasetçiler, kamu yöneticileri ve
hatta bilim insanlarını da unutmadık, unutmayacağız. Yaşanan
felaket sonrasındaki tüm uyarı ve tepkilere kulak asmayan, gerçek
dışı rapor ve açıklamalara imza atarak, bizleri yanılttığını
sananları da unutmadık. İsimleri, söyledikleri, pozları, yalanları
ve imzaladıkları sahte raporlar aklımızda ve arşivlerimizde çivi
gibi çakılı duruyor.” şeklinde konuştu.
Çernobil’in etkilerinin saklanarak Çernobil’i aklamak için
komisyonların oluşturulduğunu öne süren Şan, şöyle devam etti:
”Ülkemiz ve bölgemizdeki kanser vakalarındaki artış ve çeşitliliğin
‘psikolojik’ sonuçlara, farklı etkenlere bağlanması, aynı
aldatmacanın devam ettiğinin en açık göstergesidir. Daha 3 yıl
öncenin Mart ayında, Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketin etkileri
de hala insanların üzerinde dolaşırken, Dünyanın birçok ülkesi
nükleer projelerden vazgeçerken, ülkemizdeki nükleer dayatma
konusunda yaşanan gelişmeler, bu vurdumduymazlık, aymazlık ve
pişkinliğin en açık göstergesidir.”
ERİVAN’DAKİ NÜKLEER TEHLİKE’YE DİKKAT ÇEKTİ
Çernobil’in bir benzeri olan Erivan’daki Metsamor Nükleer
Santralini de aynı tehlikenin beklediğine dikkat çeken Şan,
“Yıllardır, patlamaya hazır bir bomba gibi hemen ülkemiz ve yaşam
alanlarımızın etki sınırlarında bulunan Metsamor Nükleer
Santrali’nde yaşanan sızıntılar, özellikle Doğu bölgelerimizde
etkisini göstermiş ve tehlike boyutunda ölçümler yapılmıştır. Bütün
yaşananlara karşın bu tehlike gözardı edilerek, neredeyse hiçbir
önlem alınmazken yaşamın vazgeçilmezi sularımız, derelerimiz,
vadilerimiz, doğa ve bütün bunların ayakta tuttuğu, var ettiği
yaşam alanlarımız, siyasi iktidarların, yerli ve uluslararası
şirketlerin topyekûn saldırılarıyla karşı karşıyadır.” ifadelerini
kullandı.
“HES’LER ÇERNOBİL’DEN FARKLI DEĞİL”
Ömer Şan, şöyle devam etti: “Başta Doğu Karadeniz olmak üzere,
yurdumuzun bütün bölgelerindeki doğal yaşam alanlarına geri
dönüşümsüz zararlar vererek, yaşamı tehdit etmekte olan
Hidroelektrik Santralleri (HES) de bizim için Çernobil, Fukuşima ve
Metsamor’dan farklı değildir. Enerji adı altında sürdürülen
emperyalist çıkar ve paylaşım hesapları bu kez HES’ler üzerinden
yaşamı tehdit etmekte; sularımız, vadilerimiz ve derelerimiz,
kısacası tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimizi barındırdığımız
doğal yaşam alanlarımız rant ve çıkar hesapları ile
yağmalanmaktadır. Projelendirme aşamasından, yapım çalışmalarına ve
üretim aşamasına kadar verdiği geri dönüşümsüz zararların yanında,
üretim aşamasındaki yüksek gerilimli enerji iletim hatları ile de
canlı yaşamı olumsuz yönde etkileyecek olan bu projelerin etkileri,
Çernobil’in etkilerini aratmayacaktır. Ülkemizde yeni Çernobiller
ve Fukuşimalar yaşanmaması; Erivan’da, yanı başımızdaki tehlikeye
bir kez daha dikkat çekerek derelerimizin, vadilerimizin,
sularımızın emperyalist çıkar ve paylaşım hesaplarına alet
edilmemesi, suyun ticarileştirilmemesi için yurt genelindeki bütün
bileşenlerimizle birlikte mücadelemizi yılmadan, dayanışma ve
bütünlük içerisinde sürdürmekte kararlıyız. Çernobil’in etkilerini
halkımızdan saklayan, HES projelerini dayatmacı bir zihniyetle,
aynı Çernobil’de olduğu gibi üzerimize salan bütün siyasileri, kamu
görevlilerini, bürokrat ve sözde bilim adamlarını bir kez daha
kınıyor ve protesto ediyoruz.”
CİHAN
Yorumlar