GÜNGİAD 'Denetimli Özerklik' önerdi

Güneydoğu Genç İşadamaları Derneği (GÜNGİAD), bölünmeyle ilgili kaygı, kuşku, ön yargı veya şartlanmaları aşabilmek için 'Denetimli Özerklik' sistemini önerdi. Dernek Başkanı Hakan Akbal, Diyarbakır'ın yanı sıra İstanbul ve Antalya...

Google Haberlere Abone ol
GÜNGİAD 'Denetimli Özerklik' önerdi

Güneydoğu Genç İşadamaları Derneği (GÜNGİAD), bölünmeyle ilgili kaygı, kuşku, ön yargı veya şartlanmaları aşabilmek için 'Denetimli Özerklik' sistemini önerdi. Dernek Başkanı Hakan Akbal, Diyarbakır'ın yanı sıra İstanbul ve Antalya gibi kendine has politik, ekonomik, sosyolojik, kültürel ve etnik özellikleri olan bazı illerde, yaklaşık bir yıl sürecek bir pilot uygulama teklifinde bulundu.

Güneydoğu Genç İşadamaları Derneği (GÜNGİAD) Başkanı Hakan Akbal ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri bir basın toplantısı düzenledi. Akbal, Türkiye’de özerklik ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusunun, uzun süredir tartışıldığını söyledi. Bu konuda Türkiye'nin kapılarının açık olması, mesafe almak açısından çok önemli bir avantaj olduğunu kaydeden Akbal, "Atılacak adımların, karşılıklı olarak gerilimleri artıracak nitelikte olursa, açık olan kapıların yavaş yavaş kapanabilir. Mesela, bölgedeki petrol ve enerji kaynaklarından pay alınması konusunun, gündeme getirilmesinde olduğu gibi. Doğal kaynaklardan pay almak konusundaki bir beyanın, yerel yönetimlerin işlevlendirilmesi konusunda, açık olan kapıların kapanmasına yol açacak riskler içerdiği açıktır.“ diye konuştu.

Demokratik özerklik taleplerinin doğru bir zeminde bir araya getirilerek uzlaştırılmasının mümkün olduğunu anlatan Akbal, ”Bu amaçla 'Denetimli Özerklik' olarak nitelendirdiğimiz ve ilhamını Birleşmiş Milletler Kosova Özel Temsilcisi Marti Ahtisaari'nin, Kosova için gündeme getirdiği 'Denetimli Bağımsızlık' önerisinden alan bu kavram ile zorlu bir nehri geçmek için taraflara bir köprü öneriyoruz. 'Zorlu nehir' ile tam anlamıyla kast edilen şey kamuoyu algısıdır. Bu algı, idari sisteme ilişkin arayışları, 'bölünme' olarak kabul eden bir şartlanmaya dönüşmüştür. Bu nedenle, bölünmeyle ilgili kaygı, kuşku, ön yargı veya şartlanmaları aşabilmek için, adına 'Denetimli Özerklik' dediğimiz bu ‘köprüden’ geçmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

Denetimli özerklik uygulamasıyla, Türkiye'nin bütünlüğünü esas alan, ancak yerel düzeyde gerek ekonomik, gerek idari açıdan daha pratik bir yönetim biçimini hedefleyen bir çerçeve çizilmesi gerektiğinin altını çizen Akbal, ”Mesela, denetim sürecinde, kalkınma ajanslarının yönetsel yapıları yeniden gözden geçirilebilinir diye düşünüyoruz. Ayrıca, Ajans yönetim kurullarının, yürütme organına; danışma kurullarının ise yasama organına dönüşmesinin mümkün olup, olmadığı da tartışılabilinir.“ diye konuştu.

Denetimli Özerklik ile Diyarbakır'ın yanı sıra İstanbul ve Antalya gibi kendine has politik, ekonomik, sosyolojik, kültürel ve etnik özellikleri olan bazı illerde, yaklaşık bir yıl sürecek bir pilot uygulama önerdiklerini söyleyen Akbal, ”Bu uygulamanın, aynı zamanda sözünü ettiğimiz 'Bölünme kaygılarını' dikkate alan bir denetim sürecini de içermesi gerekmektedir. 'Denetimli özerklik' olarak nitelendirdiğimiz bu sürecin, ilgili tarafları temsil etmek üzere, 'Akil insanlar' gibi toplum vicdanında karşılığı olan itibarlı ve yaygın bir şekilde kabul görecek bir komisyon tarafından denetlenebileceğini düşünüyoruz. Denetimin kriterleri, tarafların beklentilerine bağlı olarak geliştirilmelidir. Denetimli özerklik uygulamasıyla, Türkiye'nin bütünlüğünü esas alan, ancak yerel düzeyde gerek ekonomik, gerek idari açıdan daha pratik bir yönetim biçimini hedefleyen bir çerçeve çizilmelidir.” ifadelerini, kullandı.

Türkiye’nin gerek stratejik, gerek ekonomik ve gerekse de politik açıdan dünyanın en önemli devletlerinden birisi olduğu belirten Akbal, ”Bazı istatistiki rakamlarla ülkemizi tanımladığımızda, dünyanın 240 ülkesi arasında nüfus büyüklüğüne göre 18’nci, gayri safi milli hasıla açısından 17’nci ve yüzölçümü açısından da 37’nci sırada olduğunu görüyoruz. Bu ölçekte bir ülkenin tek merkezli kumanda sistemi ile yönetilmesi mümkün değildir. Merkezi yönetimden kaynaklı daralma ve tıkanıklık, devletin de uzun yıllardan beri gündeminde olan bir konudur. “ şeklinde konuştu.

Akbal, Diyarbakır’la birlikte, İstanbul, Antalya, Gaziantep, Bursa gibi ilk etapta sayabileceğimiz en az 10 ilde, özerklik çok olumlu sonuçlar ortaya çıkartabileceğini söyledi. Akbal, ”Bu şehrimiz, dünya üzerindeki 240 ülkenin, 190’ından daha büyük bir ekonomiye sahip, önemli bir mega kente dönüşmüş durumdadır. 2014 yılı için, 240 milyar dolarlık tahmini GSMH’sıyla, Türkiye’nin GSMH’sının yüzde 27’sini tek başına üreten bir ekonomi devidir. Bu hacmiyle İstanbul, Avrupa’nın Danimarka, Norveç, Yunanistan, Portekiz gibi önemli ülkelerinden daha büyük bir katma değere sahiptir. Böyle bir ekonominin yerinden yönetilmesi kaçınılmazdır. Bu ölçekte bir kenti, ekonomik olarak kendisinin çeyreği büyüklüğünde olan Ankara’nın idaresine bırakmak, bu şehre yapılan büyük bir haksızlıktır.” ifadelerini kullandı. CİHAN

Yorumlar