Güneş altında uzuna süre kalmak deri kanserine neden olabilir

Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Birsel Kavaklı, çocukların, yaşlıların, hamilelerin, kalp, şeker ve tansiyon hastalarının zorunlu olmadıkça sıcaklığın en belirgin olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkmaması gerektiğini söyledi....

Google Haberlere Abone ol
Güneş altında uzuna süre kalmak deri kanserine neden olabilir

Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Birsel Kavaklı, çocukların, yaşlıların, hamilelerin, kalp, şeker ve tansiyon hastalarının zorunlu olmadıkça sıcaklığın en belirgin olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkmaması gerektiğini söyledi. Kavaklı, “Güneş ışınlarının uzun vadede deri kanserlerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Özellikle güneş ışınlarının dik olarak geldiği saatlerde şapka gözlük gibi aksesuarlarla korunulmalı, güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Kol ve bacaklarda veya karında aşırı sıcaktan tuz kaybı ile birlikte sıcak krampları görülebilir.” dedi.

Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, sıcak havalarda dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgiler verdi. Kavaklı, sıcak havaların önlem alınmadığı takdirde insan sağlığı üzerinde ciddi tehlikeler oluşturduğunu ve vatandaşların zorunlu olmadıkları müddetçe güneş ışınlarının en etkili olduğu öğle saatlerinde dışarı çıkmaması gerektiğini söyledi. Küresel ısınmanın sebep olduğu aşırı sıcakların tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pek çok insanın sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirten Kavaklı, “Hayati tehlikeye neden olabilen aşırı sıcaklara karşı bireysel önlem alınması gerekmektedir. Hava sıcaklıklarının çok yüksek olduğu günlerde karşılaşılan güneş çarpması, sıcaklığın yükselmesi ile önemli bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Yüksek ateş, terleyememe, komaya kadar giden sinir sistemi bozuklukları, halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, bulantı, nabız hızlanması ilk belirtiler olabilirken; algılama ve koordinasyon yeteneğinin bozulması, görme netliğinde bozulma, göz çukurlarının belirginleşmesi, bilincin kaybolması ileri belirtilerdir. Bu durumda vakit kaybetmeden bir sağlık merkezine başvurulmalıdır.” diye konuştu.

Özellikle çocukların, yaşlıların, hamilelerin, kalp, şeker ve tansiyon hastalarının zorunlu olmadıkça sıcaklığın en belirgin olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamasını öneren Kavaklı, “Kalp ve tansiyon hastalarının ilaçlarını yaz aylarına ve sıcak havalara göre ayarlamasını yapması gerekir. Beyin kanamalarının önüne geçmek için tansiyon hastaları ayrıca kendilerine dikkat etmeli, tansiyonlarını sık sık ölçtürmelidir. Migren hastalığı olanlar serin ve klimatize edilmiş ortamları tercih etmelidir. İshal ve bağırsak enfeksiyonlarından korunmak için hijyen kurallarına çok dikkat edilmeli, eller sık sık yıkanmalı, temizliğinden emin olunmayan yiyecekler tüketilmemelidir. Güneş ışınlarının uzun vadede deri kanserlerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Özellikle güneş ışınlarının dik olarak geldiği saatlerde şapka gözlük gibi aksesuarlarla korunulmalı, güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Kol ve bacaklarda veya karında aşırı sıcaktan tuz kaybı ile birlikte sıcak krampları görülebilir. 1-2 bardak tuz içeren sıvı verilmeli, kramp girmiş kasa masaj yapılmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

Oruç tutanların sıcak çarpmasından daha çabuk etkilendiğini kaydeden Kavaklı, şöyle devam etti: “Oruçlu iken zaten sıvı alımı yapılamayacağı için sıcak ortamlarda bulunmak, terlemeyi artırarak vücutta var olan suyun da kaybedilmesine ve buna bağlı olarak susuzluk hissedilmesine sebep olacaktır. Bunun sonucu olarak kanın akışkanlığı azalıp risk grubunda olanlarda damar tıkanıklığı yaşanabilmektedir. Aşırı güneşli ve sıcak havalarda sağlıklı kişilerin bile mümkün olduğunca dışarı çıkmaması gerekir. Açık havada çalışmak zorunda kalanların da bazı önlemler alması gereklidir. Bu kişilerin açık renkli, bol, pamuklu giysiler giymesi, geniş kenarlı şapka kullanması, baş ve yüzlerini sık sık soğuk suyla yıkaması ve imkanı olanların gün içinde duşa girmesi alabilecekleri birkaç önlem olabilir.”

Sıcaklar dolayısıyla bol su ve sulu gıdaların tüketilmesi gerektiğini söyleyen Kavaklı, “Sindirimi kolay hafif besinler tercih edilmeli, günde en az 2-2.5 lt su tüketilmeli, gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Çok sıcak havalarda ve aşırı egzersiz durumlarında bu miktar artırılabilir. Susamamış olsanız bile su içilmelidir, susamak vücudun su ihtiyacını belirten güvenilir bir işaret değildir. Kalp hastalığı veya hipertansiyonu olanlar dışında gıdalarla tuz alımı artırılmalıdır. Tuz kısıtlaması yapmak zorunda olanlar ise sıvı ve tuz kaybı konusunda dikkatli olmalıdırlar. Kalp hastalığı veya hipertansiyonu olup tuzsuz diyet alan kişiler dışında gıdalarla tuz alımı artırılmalıdır. Tuz kısıtlaması olanlar ise sıvı ve tuz kaybı yönünden çok dikkatli olmalıdır.” şeklinde konuştu.

CİHAN

Yorumlar