"Geç açıklanan TEOG sınavı eğitimde stresi artırdı"

Kırklareli Memur-Sen ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Selahattin Karanfiller, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) sınav sonuçlarının geciktirilmesinin eğitimde stresi artırdığını, dönem sonu iş ve işlemleri nedeniyle okul...

Google Haberlere Abone ol
"Geç açıklanan TEOG sınavı eğitimde stresi artırdı"

Kırklareli Memur-Sen ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Selahattin Karanfiller, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) sınav sonuçlarının geciktirilmesinin eğitimde stresi artırdığını, dönem sonu iş ve işlemleri nedeniyle okul yönetiminde kaygılara neden olduğunu söyledi.

2013 - 2014 eğitim öğretim döneminin sona ermesi nedeniyle yazılı açıklama yapan Başkan Karanfiller, TEOG sınav sonuçlarının öğrenci karnelerine yansıyacağından dönemin bitişine iki gün kala açıklanmasının birçok işin son iki gün içerisinde çözülmesi gibi bir zorunluluğa neden olduğunu belirterek,"Bu durum öğrenci, öğretmen ve okul idaresi üzerindeki stresi artırmıştır. Bakanlık, sistemden kaynaklanan sıkıntıların yaşanmaması ve öğrencilerin mağdur olmaması için gerekli önlemleri almalıdır." dedi.

Eğitim sisteminde, okul dönüşümleri gibi önemli değişim süreçleri yaşanmasına karşın, eğitim kurumlarındaki yönetici ve öğretmen normları ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadığından, işleyiş ve uygulamalara bağlı ciddi sorunlarla birlikte hukuki sorunların da yaşanmasına neden olunduğunu savunan Karanfiller, "Binlerce öğretmen ve yöneticinin mağduriyetine neden olan norm kadro yönetmeliğinin, sadece öğretmen ve yöneticileri değil, Bakanlığın diğer personelini de kapsayacak şekilde ivedilikle yeniden düzenlenmeli ve acilen çıkarılmalıdır." diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın en fazla yoğunlaşması gereken konulardan birinin, yılan hikâyesine dönen ‘öğretmenlerin kariyer basamakları’ ile ilgili çalışma olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: " 2004 yılında yasal düzenleme yapılan ve sınavlar sonucunda 2006 yılında ilk defa uzman öğretmenlik unvanı verilen kariyer basamakları uygulamasında, Anayasa Mahkemesi kararı sonrası Bakanlığın gerekli adımları ivedilikle atmaması üzerine eşitler arasında bir eşitsizlik oluşmuştur. Diğer yandan, tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay bu kararı öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddetmiştir. On binlerce öğretmen mağdur durumdadır. Bu sorun, daha fazla zaman kaybedilmeden çözülmelidir."

Karanfiller, Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik'in yayınlandığını ve uzun yıllar yapılmayan şube müdürlüğüne yükselme sınavları yapıldığını kaydederek şunları ifade etti:"Bu sınavın yapılmasını, eğitim çalışanlarının kariyer yükselmelerinde olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte memur ve şefliğe yükselmek için görevde yükselme, mühendis, tekniker ve teknisyenlik için unvan değişikliği sınavları farklı tarihlerde gerçekleştirilmeli, sınavlara ilişkin konu başlıklarıyla sınavdaki ağırlıklarını içeren kılavuz bir an önce yayınlanmalıdır."

Kasım 2012’de Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikle imam hatip ortaokulları ve liseleri ile çok programlı liselerin imam hatip programlarında tüm derslerde kız öğrencilere hakların iade edildiğini anlatan Karanfil şu konunun altını da çizdi: "İnancı gereği başını örtmek isteyen öğrencilere dayatmadan vazgeçilmiştir. Ortaokul ve liselerde ise sadece seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilecekleri hüküm altına alınarak, ders merkezli özgürlük anlayışı gibi ucube bir yaklaşım meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Bakanlık, hiçbir öğrencinin inanç özgürlüğünü kısıtlamamalı, yönetmelikteki sınırlamayı kaldırarak, kız öğrencilerin haklarını toptan iade etmelidir.

Kamuda çalışan kadınlara uygulanan başörtüsü yasağının, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in çeşitli eylem ve etkinlikleri sonrası 12 milyon 300 bin imzayla toplumun iradesini yansıtmasıyla ortadan kaldırılması, hem kamuoyu hem de çalışanlar tarafından son derece olumlu karşılanmıştır. 1982 yılından kalma darbe döneminin iklimini yansıtan kamu personeline yönelik kılık ve kıyafet yönetmeliği topyekûn olarak değerlendirilmeli, bir an önce değiştirilerek, çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabı topuk boyu, pantolonunun kumaşı, kazağının yakası gibi birçok gereksiz ve gülünç ayrıntılar ortadan kaldırılmalıdır.

CİHAN

Yorumlar