Fiziksel rahatsızlıklar panik atağı tetikleyebiliyor
Panik atak ve panik bozukluk… Günümüzde sıklıkla duyduğumuz, genellikle bir stresten sonra yaşanan yoğun bir kaygı durumları olarak tanımlanıyor.
Panik atak ve panik bozukluk… Günümüzde sıklıkla duyduğumuz,
genellikle bir stresten sonra yaşanan yoğun bir kaygı durumları
olarak tanımlanıyor. Kişiler, yaşadıkları her kaygı durumunu ‘panik
atak’ olarak isimlendirip kendi kendilerine teşhis koyma
yanlışlığına düşebiliyor. Farklı 2 hastalık olan panik atak ve
panik bozukluk, çoğu kez bunlar birbirine karıştırılabiliyor.
Herhangi bir baygınlıktan, stres anındaki bir nefes darlığına kadar
birçok ani fizyolojik değişiklik ile ilişkilendirilen bu 2
hastalık, tedavi olunmadığında hayatı son derece olumsuz etkiliyor
ve süreğen olabiliyor. Panik atağı ve panik bozukluğu başlatan
nedenlerin sadece psikolojik olmadığına, fiziksel hastalıkların da
tetikleyici olabildiğine dikkat çeken Acıbadem Adana Hastanesi
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Bekir Aydın Levent, “Ani ve yoğun bir
kaygı belirtisiyle doktora başvuran her 6-8 kişiden birine, panik
atak ya da panik bozukluk teşhisi konuyor.” dedi
Panik atak ve panik bozukluk farklı iki psikolojik rahatsızlık ve
farklı şekilde kendilerini gösteridğini dile getiren Prof. Dr.
Bekir Aydın Levent, panik atak ve panik bozukluk arasındaki
farkları şöyle tanımladı: “Panik atak beklenmedik bir anda,
herhangi bir yerde ve birden bire ortaya çıkan, çarpıntı, titreme,
nefes darlığı ile birlikte şiddetli bir korku nöbeti şeklinde
kendisini gösteriyor. Bu durumdaki bir hasta; soluğunun
kesildiğini, boğulacağını, öleceğini ya da çıldıracağını zannediyor
ve kendisini ya da çevresini değişmiş, tuhaf ve farklı olarak
görüyor. Panik atak geçiren hasta hemen bir hastaneye gitmenin
yollarını arayabiliyor. Belirtiler genellikle sağlık kuruluşuna
varmanın verdiği güven duygusuyla kendiliğinden ortadan
kalkabiliyor. Panik bozukluk ise; panik ataklarla devam eden, atak
olmadığı dönemlerde de atak beklentisi ve korkusu ile süren,
atakların sonuçlarına karşı kişinin günlük hayatını sosyal bir
biçimde geçirememesini sağlayan ve atak sırasında felç, kalp krizi
ya da ölüm gibi hayati sonuçlar yaşayacağına dair sürekli bir
üzüntü duyma hali yaratan bir ruhsal bozukluk.”
PANİK ATAK HASTALIĞININ NEDENLERİ NELER?
İlk panik atağın genellikle kendiliğinden ortaya çıktığını belirten
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Bekir Aydın Levent, panik atakların tek
başına bir hastalık değil, birden çok hastalığın seyri sırasında
ortaya çıkabilen bir rahatsızlık olduğunu belirtti. İlk panik atak
belirtileri ortalama 10 dakikada doruk noktasına ulaştığını dile
getiren Prof. Dr. Levent, “30 dakika içinde kendiliğinden
kaybolabiliyor. Atak sırasında yaşanan korkuların kaynağı çoğu
zaman belirsiz oluyor. Bu durumda hastalar bulundukları yeri terk
etme ve yardım arama çabası içine giriyorlar. Atakların
tekrarlanması korkusu beraberinde ‘beklenti anksiyetesi’ oluşmasına
neden olabiliyor.“
ATAK SONRASINDA YORGUNLUK VE İSTEKSİZLİK GÖZLENİYOR
Panik atakların genellikle çok uzun sürmediğini belirten Prof. Dr.
Bekir Aydın Levent, “Atak geçtikten sonra hastada ağır bir
yorgunluk ve isteksizlik oluşuyor. Sese, gürültüye, kalabalığa,
ışığa karşı bir tahammülsüzlük meydana geliyor. Bu durumdaki hasta,
yanında güvendiği birisinin olmasını ancak kendisine fazla soru
sormamasını ve konuşmamasını isteyebiliyor. Atak sonrasında
hastaların sakin bir ortamda yatarak dinlenmeleri öneriliyor.”
ifadelerini kullandı. Prof. Levent, panik atağa eşlik eden fiziksel
belirtileri şöyle sıraladı: “Göğüste basınç, ağrı ve sıkışma hissi,
çarpıntı. Nefes darlığı, boğulur gibi olma, soluk kesilmesi, hızlı
nefes alıp verme. Ağız kuruluğu, baş dönmesi, sersemlik hissi, göz
kararması, düşecek ya da bayılacak gibi olma. Ellerde, kollarda
uyuşma ve karıncalanma, titreme, üşüme, ürperme ya da tam tersi bir
durum olarak sıcaklık hissetme, ateş basması, terleme. Bulantı ve
kusma hissi, karın ağrısı. Hastalar kendi kendilerine teşhis
koymamalı.”
SOSYAL VE MESLEKİ YAŞAMI TEHDİT EDİYOR
“Panik atakların hastalar için en zorlayıcı tarafı, yardım
almalarının güç olduğu ortamlarda meydana gelebilmesi.” diyen
Levent, “Kaçmanın zor olabileceği kalabalık veya kapalı ortamlar
hastanın paniği başlayabiliyor. Bunlar genellikle; evde veya
dışarıda yalnızken, kalabalık bir ortamdayken, otobüs, tren gibi
araçlarda seyahat ederken, köprü üstündeyken ya da asansörde
meydana gelebiliyor. Hastaların genellikle bu tip ortamlara
tahammülü az oluyor. Panik bozukluğu yaşamaya başlayan hastalar
çoğu zaman kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunamazlar ya da
yaşadıkları sıkıntıyı kapıya yakın yerlerde oturarak atlatmaya
çalışırlar. Ancak bu kaçınma davranışları kişinin sosyal ve meslek
hayatını olumsuz etkiliyor.” diye konuştu.
KADINLARDA ÇOK DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Panik bozukluğun görülme oranının kişinin yaşamı boyunca yüzde 1‐3
arasında değiştiğini aktaran Prof. Levent, kişinin çeşitli
nedenlerle birinci basamak sağlık kuruluşuna başvurma sebeplerinin
ise yüzde 6‐8’ini panik bozukluk oluşturduğuna işaret etti.
Kardiyoloji servislerinde yatan hastalarda bu oran yüzde 60’lara
kadar yükselebildiğine değinen Prof. Levent, kadınlarda panik
bozukluğun görülme oranı erkeklerden 2‐3 kat fazla olduğunu
sözlerine ekledi.
CİHAN
Yorumlar