FETÖ'de 'yazarlar' duruşması ikinci gününde

Eski Zaman gazetesi yazarlarının da aralarında bulunduğu sanıkların ikinci duruşması bugün yapılıyor. Duruşmanın dünkü ayağında Ali Bulaş ve Şahin Alpay savunma yapmıştı.

Google Haberlere Abone ol
FETÖ'de 'yazarlar' duruşması ikinci gününde

Sonhaberler | Haber Merkezi

FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişim soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski Zaman yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan ve Mümtazer Türköne'nin de aralarında bulunduğu davanın ilk duruşmasının ikinci oturumu saat 10:05'da başladı. 

Silivri Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmada şimdiye dek eski Zaman yöneticileri Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner ile köşe yazarları Ali Bulaç ve Şahin Alpay, Faruk Akkan, Cuma Kaya, Hüseyin Belli, Hakan Taşdelen, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu  ve Sedat Yetişkin savunma yaptı.

ALİ BULAÇ'IN SAVUNMASI

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ali Bulaç, iddianamede kendisi için 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiğini belirterek, idam cezası olması halinde şu anda idamla yargılanıyor olacağını söyledi.

Bulaç, cebir, şiddet, kin, nefret, ve tehdit kullanmadan terör örgütü üyeliği olunmayacağının hukukun evrensel kuralı olduğunu belirterek, "Soruyorum ben hangi silahlı, bombalı eyleme katıldım, nereye molotofkokteyli attım, hangi silahlı çatışmaya girdim. Kimi tehdit ettim? Hiçbirini…" diye konuştu.

Hayatı boyunca askeri vesayete ve darbelere karşı durduğunu, çok önceden bu yapının bazı zaaflarını teşhis edebildiğini dile getiren Bulaç, "Ama her ne olursa olsun bir darbeye kalkışabilecekleri aklımdan geçmedi. Kimseden darbe teşebbüsünde bulunacaklarına dair duyum almadım. İma yollu dahi kimse böyle bir şeyi telaffuz etmedi." dedi.

Hiçbir yazısında hüküm cümlesi kurarak 17-25 Aralık operasyonlarının bir "rüşvet ve yolsuzluk" olduğunu yazmadığını öne süren Bulaç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve AK Parti’yi hedef alan, onu yolsuzluk yapmakla itham eden tek bir yazısının da bulunmadığını savundu.

Bulaç, 2007 yılındaki e-muhtıra sırasında ve 2008'de parti kapatılmak istenirken AK Parti’nin yanında durduğunu, Gezi Parkı eylemlerini eleştirdiğini belirterek, kendince doğru bulduğu şeyleri desteklediğini bazı yazılarında da eleştirilerini dile getirdiğini anlattı.

Zaman gazetesi ve buna bağlı grupla temel ayrılıklarının "İslamcılık" ve "Milli görüş siyaset çizgisi"yle ilgili olduğunu dile getiren Bulaç, "Gülen grubu hiçbir zaman İslamcılığı kabul etmedi. Özenle ve ısrarla kendilerini İslamcılıktan ayırdılar hatta karşı çıktılar. Ben ise Türkiye'de ve dünyada İslamcı olarak bilinirim. Gazete köşelerinde Zaman'da ve başka yayın organlarında açılan İslamcılık tartışmalarında ben Türkiye ve İslam dünyası için özgürlükçü demokratik meşruiyetçi İslamcılığı savundum." diye konuştu.

"Dışı hayli süslü cemaat vazosu”

Bulaç, 15 Temmuz darbe girişiminin, 40 yıllık bir yapının illet ve ayıplarını ortaya çıkardığını belirterek, "Dışı hayli süslü cemaat vazosu, 15 Temmuz’da bir darbe ile yere düştü, paramparça oldu. İçinden yüz kızartıcı ayıplar, kusurlar, illet ve cürümler orta yere saçıldı." ifadelerini kullandı.

Medya sektöründeki FETÖ içinde önemli sayılacak birçok kişinin aylar öncesinden pılını pırtını toplayıp yurt dışına çıktığını anlatan Bulaç, geriye amele hükmünde kullanılan, her şeyden habersiz kimselerin kaldığını öne sürdü.

Bulaç, FETÖ üyesi olmadığını belirterek, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

"Darbe tehdidi söylentileri dolaşırken ve FETÖ canibinden ses çıkmazken ben neden 'darbecilik alçaklıktır' diye yazı yazayım. Örgüt üyesi olsaydım, bütün diğerleri gibi beni de aylar öncesinden haberdar edip yurt dışına çıkmamı sağlaması gerekmez miydi? Örgüt beni 'kullanışlı aptal' yerine mi koydu?"

Tutuklu sanık Ali Bulaç hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.

ŞAHİN ALPAY'IN SAVUNMASI

Tutuklu sanık Şahin Alpay da öz geçmişini anlatarak başladığı savunmasında, Gülen hareketi ile ilgili bilgilerinin, medya kuruluşları ve yurt içi ile yurt dışında okullara yaptığı ziyaretlerin yanı sıra bir kısmına katıldığı Abant Platformu toplantılarından kaynaklandığını söyledi.

Söz konusu hareketle ilgili hayal kırıklığının 15 Temmuz darbe girişimiyle patlak verdiğini anlatan Alpay, savunmasına şöyle devam etti:

"İtiraf edeyim ki o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim. İdari bir kararla FETÖ/PDY olarak nitelenen ve silahlı terör örgütü olarak suçlanan Gülen hareketinin hangi mensuplarıyla ve ne ölçüde gayrimeşru işlere ve 15 Temmuz darbe girişimine karıştıkları, yargılamalar sonunda ortaya çıkacaktır. Ne var ki kimi Gülen hareketi mensuplarının şu veya bu ölçüde 15 Temmuz darbe girişimine katılmış olduklarına dair emareler bütün yazarlık hayatım boyunca sivil yönetimi savunmuş, askeri darbelere askeri vesayete karşı olmuş bir liberal demokrat olarak beni şok etti ve derin bir yanılmışlık duygusuna boğdu."

Alpay, Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair önceden bir yargı kararı olması halinde bir gün bile Zaman gazetesinde yazmayı sürdürmeyeceğini iddia ederek, "Gülen hareketi mensuplarının bir askeri darbe girişiminde şu veya bu ölçüde rol alabilecekleri aklımın ucundan geçseydi asla Zaman gazetesinde yazmazdım. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu nedenle Zaman'da yazdığım için pişmanlık duyuyorum. Bu hareketin karanlık yüzünü göremediğim için fena halde yanıldım." ifadelerini kullandı.

İddia edilen suçların hiçbiriyle ilgisinin olmadığını öne süren Alpay, gerek yaşam tarzı gerekse dini inançları gereği herhangi bir dini cemaat ya da gruba üye olmasının söz konusu olmadığını savundu.

Alpay, yargılama sonucunda aklanacağına inandığını dile getirerek, tahliyesini talep etti.

Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla sürüyor.

Yorumlar