Eski Adalet Bakanı Sungurlu: Bu yönetmelikle yargı bağımsızlığı olmaz

Eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yargı bağımsızlığının söz konusu olmayacağını vurguladı.

Google Haberlere Abone ol
Eski Adalet Bakanı Sungurlu: Bu yönetmelikle yargı bağımsızlığı olmaz

Eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yargı bağımsızlığının söz konusu olmayacağını vurguladı. "Olaylara üzülüp, olayların etkisinde kalıp, böylesine şiddetli, hukuk dışı yolları denemek doğru değil." diyen Sungurlu, eski yönetmeliğin doğru olduğunu belirterek, biran önce yönetmeliğin değişmesi gerektiğini söyledi.

Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, İstanbul'da rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında yapılan girişimleri değerlendirdi. Yolsuzlukla ilgili bir değerlendirme yapmasının doğru olmayacağını, yargıya intikal etmiş bir hadise olduğunu dile getiren Sungurlu, olaylardan sonra iki tane problem olduğunu ifade etti.

Sungurlu, şunları söyledi: "Birisi, şu yönetmelik. O kadar mühim ki çünkü bu yönetmelik hepsinden mühim. Bu yönetmelikle yargı bağımsızlığı söz konusu olmaz. Sayın bakanların gözünden kaçmış diyorum. Bu kadar, yargıyı idareye bağlayan, Anayasa'nın amir hükmüne, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmüne rağmen iki bakanın imzasıyla bir yönetmelik çıkarıp bütün onların önüne geçilmiş adeta. Bunu herhalde düzeltirler. Bunun böyle kalması demek, yargı bağımsızlığının olmaması demek. Olaylara üzülüp, olayların etkisinde kalıp, böylesine şiddetli, hukuk dışı yolları denemek doğru değil."

"HADİSENİN ÜZERİNE GİDİŞ, HUKUKİ BİR GİDİŞ DEĞİL"

"Sonuçta bir olay olmuş. Sayın Başbakan'ın bütün iddiaları doğru olabilir. Onlara diyeceğim yok, doğrudur değildir." diyen Sungurlu, "Ama hadisenin üzerine gidiş bir yargı, hukuki bir gidiş değil. Bazı yeni savcı atamaları, bilhassa emniyet teşkilatının bir gecede değiştirilmesi gibi meseleler; tabi insanların kafasında şüphe yaratıyor. Bu şüphelerin önlenmesi lazımdı. Bu iyi olmadı, hukuk açısından iyi olmadı. Ama bunların hiçbirisi şu yönetmelik kadar mühim değil. Yolsuzluk iddiaları sabit olsa bile bu kadar mühim değil. Benim açımdan hukukun böylesine ihlal edilmesi diyeceğim, ihlal edilmesini fark etmeden diyeceğim; çünkü fark edilerek yapılacak bir şey değil, çok garip geldi bana. İnşallah çok kısa bir zamanda idarenin kendiliğinden düzeltmesini temenni ederim. Mahkemeler yoluyla düzeltilebilir ama o yollara lüzum yok, idarenin kendiliğinden bunu doğru yola sokması lazım. Eski yönetmelikler doğrudur. Adli kolluk bağımsız çalışmak zorundadır, savcıya bağlı çalışmak zorundadır." diye konuştu.

"ADALET BAKANI BİR DAVAYI AÇIP SORARSA O DAVAYA GÜVENİR MİSİNİZ?"

"Soruşturmalardan, operasyonlardan ne zaman haberdar olurdunuz?" sorusuna ise eski Bakan Sungurlu, "Ben hiç haberdar olmam. Adalet bakanlarına durmadan soruyorlar davaları, ben garip karşılıyorum. Adalet bakanı davaları bilmez, bilemez; öyle bir zorunluluğu da yoktur. Adalet bakanının davalara telefon açtığını düşünün, savcıya açtı, davayı sordu. Siz o davada tarafsınız, bakan o davayı sorarsa siz o davaya güvenir misiniz? Bakanın böyle bir görevi yok. Basınımız da o noktada bakanı sıkıştırıyor, o da yanlış." karşılığını verdi.

"HABER ALMA HÜRRİYETİNİN ÖNÜ KESİLİR"

Basın mensuplarının emniyete girişlerinin yasaklanması konusunda ise Sungurlu, "O geçici bir tedbirdir diye düşünüyorum. Bu tedbirlerin yanında, o çok mühim bir şey değil. O kadar büyük tedbirler var ki ben onun üzerinde pek durmuyorum. Ama mutlak ki geçici olduğunu düşünüyorum. Çünkü halkın haber alma hakkı, hukuken korunmuş bir müessese. Basın hadisesi gazetecilerin hakkı değil, toplumun hakkı. Haber alma hürriyetinin önü kesilir ki bu zannediyorum çok kısa bir tedbirdir. Zannediyorum kısa bir zamanda yine basınımız haber alması noktasında bu imkanlara kavuşur." değerlendirmesinde bulundu.

"SİYASET YARGININ SIRTINA BİNERSE ÜLKEMİZ İÇİN İYİ OLMAZ"

Rahmetli Turgut Özal dönemi ile bu dönemin karşılaştırılmasının sorulması üzerine de Sungurlu, "Özal'ın ekibindenim. Dolayısıyla kendi dönemimizi iyi görürüz. Değerlendirmelerde tarafsız olmayabiliriz." karşılığını verdi ve basına, "Özal'a yaptıklarınızın cezasını mı çekiyorsunuz acaba?" sorusunu yöneltti.

Yargı konusunu da değerlendiren eski Bakan Sungurlu, "Çok uzun yıllardan beri herkes, elini yargının içine sokuyor, yargıyı karıştırıyor; yapmayın" dediğini hatırlatarak, 10 yıl önce söylediği "Siyaset, yargının sırtına binecek diye korkuyorum. Eğer siyaset, yargının sırtına binerse, bu, ülkemiz için iyi olmaz." sözünü dile getirdi.

Maalesef daha sonra "Siyaset yargının sırtına bindi, yargı bu yükü kaldıramadı, çöktü." dediğini belirten Sungurlu, şöyle devam etti: "Yargıdaki en mühim nokta, yüksek hakim savcılar kuruludur. Bizim yüksek hakim savcılar kurulu daha eski yıllarda Avrupa'da örnek gösterilen bir kurumdu. Türkiye'de doğru mu çalışıyordu; felaket, kötü çalışıyordu. Demek ki kanun mühim değil, onun tatbikatı mühim. Bakanlığım boyunca devamlı 'Bizim yargımızda millet yok' diyordum. Bunun içine milletin temsilcilerini sokmak lazım diyordum. Buna ait önerilerim de vardı. Dolayısıyla bu anayasa değişikliğiyle yapılan değişiklikler, prensip olarak doğru değişikliklerdir. Ama kağıt üzerindeki doğrular tatbikatta nasıl derseniz; onu bilmiyorum. Dün çok açık, aleni doğruyu tatbik edilmiyordu, bugün nasıl tatbik ediliyor, bilmiyorum. Bir yığın dedikodu var ama ben henüz yanlış tatbik edildiğine dair bir müşahadem yok. Ama hukuki açıdan, içinde milletin temsilcilerinin söz sahibi olduğu bir sistem daha doğrudur. Fakat zaten yargı, yıllardan beri gerek yüksek hakim savcılar kurulu, gerek Anayasa Mahkemesi'nin kararlarıyla gerek siyasetin müdahalesiyle gerek Danıştay'ın kararlarıyla halkın gözünde güvenilirliğini kaybetmiş durumda. Şimdi bakın bu devam ediyor. Siyasetçiler yargının içinden ellerini çekmiyorlar. Her gün bütün münakaşalarını, kavgalarını yargının sırtından yapıyorlar. 10 yıl önce söylediğim, korktuğum oldu. Yargı tek başına elbet büyük bir kuvvet. Sonuçta hakim savcılar tek tek birer fert. Şimdi siz iktidar, muhalefet, basın olarak bir hakime, savcıya yüklenirseniz; her gün hedef haline getirirseniz, o insanlar ne kadar kendilerini koruyabilirler, ne kadar sağlıklı düşünebilirler. Onun için yargının bir kusuru yok, kusur bizim."


CİHAN

Yorumlar