Erkeklerin kıskançlığı daha tehlikeli!
Kıskançlık, normal sınırların üzerinde hissedildiğinde birçok insanın yaşamını olumsuz etkileyen duygulardan birisi.
Kıskançlık, normal sınırların üzerinde hissedildiğinde birçok
insanın yaşamını olumsuz etkileyen duygulardan birisi. Kıskançlıkla
çoğu zaman, öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik,
kendini değersiz görme duygularını ve özgüven eksikliğini de
beraberinde getiriyor. Uzmanlar, erkeklerin kıskançlığının daha
tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor.
Kıskançlığın insanları duygusal bir çıkmaza sürüklediğini belirten
Acıbadem Bursa Hastanesi Psikoloğu Dr. Deniz Erden, “Kıskançlık
hissine kapılan kişi kıskandığı kişileri aşırı sahiplenerek boğmaya
başlıyor. Kıskanılanın bu rahatsızlığı da beraberinde kişiden
uzaklaşma eğilimini getiriyor. Bu uzaklık da daha çok kıskanmaya
neden oluyor. Bu sarmal, kıskançlık yaşayan kişilerin hayatında
ciddi travmalara neden olabiliyor.” diyor.
Dr. Deniz Erden, kıskanma duygusunu uç noktalarda yaşayan kişi için
tehlikeli hale gelen bu sorunun mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini
belirtiyor. Aksi takdirde kıskanç kişinin hayatı çekilmez hale
gelirken, yakınlarının da bu duygusal durumdan olumsuz
etkilendiğini ifade ediyor.
KISKANAN KİŞİ SEVDİKLERİNİN ZİHNİNDEKİ DEĞERİNİ ÖLÇMEYE
ÇALIŞIYOR
Kıskanç insanın, karşısındakinin zihnindeki değerini ölçme çabası
içinde olduğunu belirten Erden, şu bilgileri veriyor: “Kıskanç
kişiler için bir süre sonra olaylar ve kıskanma süreci
kıskandıkları birey ya da nesnelerden daha önemli hale gelmeye
başlıyor. Bu durum kimi zaman tamamen bireyin kendi takıntılarıyla
ilgili olabilirken, kimi zamanda karşısındakinin davranışları
tetikleyici olabiliyor. Yapılan araştırmalar, kıskanılan kişilerin
sıklıkla durumdan şikayetçi görünürken içsel bir menfaat ve tatmin
duygusu yaşadıklarını gösteriyor. Bu menfaat ve tatmin duygusu,
zamanla karşısındakini kışkırtma eğilimi ile sonuçlanabiliyor.
Kıskanan kişilerin de bu duygu haliyle sevdiklerine bilinçaltında
ne anlatmaya çalıştığını tahlil etmesi gerekiyor.”
SEVİLMEME KORKUSU KİŞİNİN SEVİLDİĞİNİ GÖRMESİNE ENGEL OLUYOR!
Kıskançlık duygusunun altında yatan birçok sorun olmakla beraber,
en sık gözlemlenenler arasında özgüven eksikliği, karşı tarafa
güvenmeme ve karşı tarafı kaybetme korkusu olduğuna dikkat çeken
Erden, şöyle devam ediyor: “Kıskanan kişi geçmişte güveninin
sarsılacağı bazı olaylar yaşamış olabiliyor. Erken bebeklik ve
çocukluk dönemlerinde yaşanan olumsuz bağlanma süreçleri ve
tetikleyici olaylar, kişinin ruhsal gelişimini olumsuz yönde
etkileyebiliyor. Özellikle çocukların erken yaşlarda ailelerinde
tanık oldukları aldatılma gibi güven sarsıcı bir durumun yaşanması
ve bu süreçlerin çocuklara özensizce yansıtılması, ruhsal
gelişimlerinin bozulmasına ve aşırı kıskanç bireyler olmalarına
neden olabiliyor. Ergenlik dönemine kadar böyle bir sorunla
karşılaşan bireyler, ilerleyen yaşlarda kendi romantik
ilişkilerinde güvensiz hale gelebiliyor. Bu durumdaki kişi,
önlenemez bir şekilde herhangi bir belirti olmaksızın takıntılı
olarak kıskançlık hissediyor ve sevgiden mahrum kalma korkusu,
sevildiğini görmesine engel oluyor. Kişi, kıskançlık duygusunun onu
bu olumsuz sonuçlardan koruyacağını sanabiliyor. Bazen kıskançlık
duygusuna; öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik
duyguları da eşlik edebiliyor.”
Sevilenin hatalı davranışlarının da kıskançlığı tetiklediğini dile
getiren Erden, “Sıklıkla sevdiklerini aşağılayan ve onlara
kendilerini yetersiz hisseden bireylerin de bu davranışlarının
temelinde özgüven eksikliği ve terk edilme korkusu yatabiliyor.
Kendini sevdiği kişinin zihninde değersiz hisseden kişi onu daha
çok kıskanmaya başlıyor. Kötü davranan taraf da, bu davranışlarının
sevdiği kişiyi kendisine bağımlı hale getirdiğini görüyor ve kötü
tutumlarını devam ettiriyor. İki taraf için de bu duygu ve
davranışlar bilinçaltı boyutunda yaşandığı için farkındalık ve
çözüm üretme süreci başlatılamıyor.” diye konuşuyor.
ERKEKLERDE KISKANÇLIK DAHA TEHLİKELİ
Aşırı kıskanç bireylerin, birçok karmaşık duyguyu bir arada
yaşadığının altını çizen Erden, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kronik
durumlarda kişi davranışlarındaki dengesizliği fark etmesine rağmen
buna engel olamayabiliyor. Kıskançlığın kontrolden çıktığı
durumlarda, bireyler sevdiklerini sürekli takip edebiliyor,
telefonlarını, mesajlarını, bilgisayarlarını kontrol edebiliyor.
Sahiplendiği kişiyi başkalarıyla iletişim halinde olmaması için eve
kapatabiliyor, ailesi ve arkadaşlarıyla görüşmesini dahi
engelleyebiliyor. Böylece birlikte olduğu kişinin kimse tarafından
görülmeyeceğine, fark edilmeyeceğine inandığından içi bir nebze
olsun rahat edebiliyor ama yine de günün belirli saatlerinde
kontroller yaparak bu durumu sağlamlaştırmak isteyebiliyor. Bu
davranışın hedefi sıklıkla kadınlar oluyor. Erkeklerin
kıskançlıkları daha tehlikeli boyutlarda seyredebiliyor. Bunun en
önemli nedenlerinin başında sahip oldukları fiziksel güç geliyor.
Aşırı kıskanan erkek, birlikte olduğu kadına duygusal ve fiziksel
şiddet uygulayabiliyor ve bu kişiyi tehdit etme noktasına
gelebiliyor.”
Erden, kıskanılan kişinin ise sahiplenilmeyi ilk zamanlarda hoş
karşıladığını ancak ilerleyen dönemde kendisi içinde durumun
tehlikeli boyutlara ulaşabildiğini sözlerine ekliyor. CİHAN
Yorumlar