Erdoğan arkadaşlarını uyardı: Sakın...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ konusunda kendi yakın arkadaşlarının da FETÖ'de 'mağdur edebiyatı' yaptıklarını ve yanlış yolda olduğunu ima ederek, "Benim yakın arkadaşlarımın içinde varsa, onlara da sesleniyorum. Sakın mağdur edebiyatı yapmayın. Benim mağdurlarım, mazlumlarım burada" dedi.

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan arkadaşlarını uyardı: Sakın...
Sonhaberler / Haber Merkezi 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 'FETÖ' soruşturmalarına ilişkin olarak, başta CHP'nin yaptığı "mağdur" propagandası konusunda çok sert ve kesin konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi yakın çevresine de uyarılarda bulunarak sert tepki gösterdi. Erdoğan, "Eğer darbede başarılı olsalardı bu darbeyi de allayıp pullayacaklardı. 'Benim oğlum samimi dürüst öğretmendi, askerdi, polisti...' Kusura bakmayın gerçek mağdur şehidimin yakınlarıdır" dedi. "Bunlar sapık ya, bunlar sapık" diyen Erdoğan, "Kendi siyaset arkadaşlarımdan, muhalefet partilerinden pek çok kişi bunların üstüne çok gittiğimi, haksızlık yaptığımı söylediler. Sadece milletim kayıtsız şartsız beni dinliyor" ifadesini kullandı. "Ne darbeyi, ne darbeye dolaylı dolaysız destek verenlerin gözünün yaşına bakmayacağız" diyen Erdoğan, "Benim yakın arkadaşlarımın içinde varsa, onlara da sesleniyorum. Sakın mağdur edebiyatı yapmayın. Benim mağdurlarım, mazlumlarım burada" diye konuştu.

Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Gazi ve Şehit Yakınları Atama Töreni'nde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi yaşadığı hadiseye pek çok farklı pencereden bakmak mümkündür. Bana göre en önemli mesajlarından biri de şu; biz 200 yıldır devletin sahibi kimdir? Türkiye nasıl kurtulur? sorularına cevap arayan bir ülkeydik. 15 Temmuz'da bu soruya cevap bulduk. Devletin sahibi millettir. Türkiye'yi kurtaracak yegane güç de milletin bizatihi kendisidir. FETÖ ihanet çetesi, millete ait olanı millete karşı kullandığı için başarısız olmuştur. 

Diğeri de biliyorsunuz 17-25 Aralık. Bu iki girişim arasındaki fark birinin hukuk anlayışıyla pazarlanmaya çalışılması diğeri de doğrudan silahla bombayla yapıldığı için böyle bir anlayış içine sokulamamasıdır. Eğer başarılı olsalardı bu darbeyi de allayıp pullayacaklardı. "Benim oğlum samimi dürüst öğretmendi, askerdi, polisti..." Kusura bakmayın gerçek mağdur şehidimin yakınlarıdır. Ben şehidimin yakınlarını gözetmeyeceğim de bu zemini hazırlayanları mı mağdur olarak göreceğim? Bunlar bizim haremimize girdiler, ümmeti parçaladılar, milleti parçaladılar, anneyi evladından, karıyı kocasından ısmarlama evlendirme töreni yaptılar. Pensilvanya'dakinin şah damarından daha yakın olduğunu söylediler. Hiçbir güç bize Rabbimizden daha yakın olamaz. Bunlar sapık ya, bunlar sapık. 
 
2010 yılından itibaren bu yapıya karşı açık tavır almaya başladığımda özellikle de 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım. Bunların bankasına para yatırmayın, bunların okullarından çocuklarınızı alın demiştim.
Bazıları evini sattı, arabasını sattı paraları bunların bankasına yatırdı. Bunlar içine alınınca "Biz mağduruz" Sen maaşını, evinin arabanın parasını oraya yatıracak kadar zekisin. Unutmayın, hainlerin de zekisi var. Kendi siyaset arkadaşlarımdan, muhalefet partilerinden pek çok kişi bunların üstüne çok gittiğimi, haksızlık yaptığımı söylediler. Sadece milletim kayıtsız şartsız beni dinliyor. Kardeşlerim öyle ki tüm gücüyle ve ahlaksızca saldırdığı o dönemde siyaset tarihinin en yüksek oylarını aldık.

Biz 15 Temmuz'u aynı zamanda işgal girişimi olarak değerlendiriyoruz. Nefesimizin tamamen tükendiğini düşünüyor. Kendi aralarında ne diyorlardı biliyor musunuz? "3-5 bomba atılınca, uçaklar uçmaya başlayınca ortada kimse kalmaz merak etmeyin" diyorlardı. Ortada kimsenin kalmayacağını zannedenler karşılarında milyonları görünce şaşırdılar. Namlular onlara doğrulunca kimsenin yerinden kıpırdamadığını, üzerlerine üzerlerine gelmeye devam ettiğini görünce paniğe kapıldılar. Bir hanım kardeşimizin eli silahlı subaya karşı nasıl dimdik durduğunu gördünüz değil mi? Onun elinde tüfek mi vardı? Karşısındakinin adam olduğunu, erkek olduğunu, "Benim askerim karşısındaki bir hanıma mermi atmaz" diye düşünüyordu. Ne oldu? İtekledi, şöyle yaptı, böyle yaptı. 

Onun için bizler bu yolda kararlılıkla inşallah devam edeceğiz. Birileri "Bu nasıl darbe, o uçaklardan daha çok bomba atılmadı, o tüfeklerden niye daha çok mermi çıkmadı?" diyorlar. Ölümü göze almış insanlara istediğiniz kadar bomba, mermi atın netice değişmez. Sadece daha çok kan dökülürdü, daha çok can giderdi. Dolayısıyla biz ölümü bir son, bir yok oluş değil asıl olana, baki olana kavuşmak olarak gördüğümüz için tevekkülle karşılarız. Ölümden sonra diriliş, buna inanmışız. Bununla beraber şunu sormak lazım; 15 Temmuz gecesi 246 değil de 246 bin kişi şehit olsaydı bu polemik üzerinden darbeyi kabul edecekler miydi? O zaman ne darbeyi, ne darbeye dolaylı dolaysız destek verenlerin gözünün yaşına bakmayacağız. Benim yakın arkadaşlarımın içinde varsa, sakın mağdur edebiyatı yapmayın. Benim mağdurlarım, mazlumlarım burada. Cezaevinde olanlar şunlar bunlar, mektuplar, itirazlar geliyor hepsi aynı kalıptan çıkmış, aynı şeyler. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. 15 Temmuz'a rağmen FETO'nun içinde yer almayı sürdüren hiç kimse ne mağdurdur ne masumdur. Bu kişilerin en yakınlarımız da olsa adaletin önüne çıkması ve haklarında gerekenlerin yapılmasını sağlamak zorundayız. 15 Temmuz'un mağduru, masumu, hesap sorma hakkı olanı yoktur.

Yorumlar

ihsan mağdur edebiyatı yapanda fetö cüdür sulandırmak için o da içeri alınsın