DP Genel Başkanı Uysal: 2004’de imza atanların maskeleri bugün düştü
DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, 2004 MGK belgesine imza atanların bugün maskesinin düştüğünü, AK Parti’nin sistemin efendisi gibi hareket ettiğini söyledi.
DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, 2004 MGK belgesine imza
atanların bugün maskesinin düştüğünü, AK Parti’nin sistemin
efendisi gibi hareket ettiğini söyledi.
Cihan Haber Ajansı Afyonkarahisar bürosunu ziyaret eden Uysal,
gelinen noktada fişlemeler, bir takım tasarılarla kapatma
girişimlerinin 28 Şubat sürecinin bugün siviller eliyle devam
ettirildiği anlamına geldiğini belirterek, ne Başbakanın nede
hükümet üyelerinin buna çıkıp bir açıklama yapamadığını
söyledi.
“Dün kapatılmakla karşı karşıya kalanların bugün bir yerleri
kapatması anlaşılır gibi değil’ diyen Uysal, “Dün kapatma
korkusuyla karşı karşıya kalan insanların bugün bir takım yerleri
kapatmaya cüret eder mantıkta hareket ettiklerini görüyoruz.
Bırakınız 2004’ü, 2013 yılında yapılan fişlemeleri nasıl izah
edeceksiniz? Artık mızrağın çuvala sığmadığı görülmüştür. Belgeler
gazetelerde yayınlandıktan sonra ne doğru dürüst başbakanın
açıklaması var nede hükümetten bir açıklama yoktur.” dedi. Uysal,
gönül rahatlığı içinde kendi iktidarlarının devamı için feda
edemeyecekleri hiçbir değer, hiçbir düşüncenin, hiçbir değer
yargılarının olmadığını ispat etmiş durumda olduklarını
belirtti.
“Demokrasiyi lafzen konjonktür bir program olarak görenlerin burada
tamamen maskesi yere düşmüştür” diyen Uysal, “O nedenle 2004’de
imzaladıkları belgenin ben hakikaten çok kritik bir öneme sahip
olduğunu düşünüyorum. ‘Türkiye’de imtiyazlar düzeninin
değiştiriyoruz’, ‘değiştireceğiz’ diyerek gelenlerin milleten güç
alarak elde ettikleri iktidar gücünü yine millete dayatarak en iyi
imtiyazlı alanları kendileri için korunaklı alanlar olarak
oluşturduklarını görüyoruz. Bu açıdan baktığımızda bu tartışmaların
bu yaşananların ifşaların toplumunda nezdinde zihninde nasıl bir
yer ettiğini göreceğiz. Millete fırsat sunma yerine kendilerine
fırsat oluşturmak, kendi geleceklerini kendi çocuklarının
geleceklerini teminat altında almak adına bir mücadeleye
dönüştürdüklerini zaten görüyoruz.” diye konuştu.
"SİSTEMİN EFENDİSİ BENİM DİYORLAR"
Uysal, AK Parti’nin demokrasinin gelişmesi adına toplumu kuşatıcı
çalışmalar yapamadığını ileri sürdü. Uysal, sözlerini şöyle
sürdürdü; “Türkiye’de demokratlaşmayı sadece vesayet parantezine
almak yetmez. Bugüne kadar yapılan işler bu vesayet düzeninin
yıkmakla ilgiliydi. Yıkım mühendisliğiyle inşaat mühendisliği
farklı şeylerdir. Bugünkü iktidarın inşaat mühendisliğine ne fikri
müktesebatlığı yeter, ne tarih telakkileri yeter. Örneğin;
Türkiye’nin geleceğini kuşatıcı bir Anayasa niyetleri var mı? Bunun
böyle olmadığı Anayasa komisyonunda görüldü. Gördük ki şahsi
ikballerine yönelik, siyasi öngörülerini uzatma adına ‘sınırsız
yetki, denetim sıfır’ mantığı içerisinde Türkiye’de Anayasa adı
altında AK Parti tarafından bir deli gömleğinin ülkeye giydirilmesi
olayını yaşıyoruz. Bir takım kurumların başına kendi siyasi
çizgisinden olan insanları getirmekle yetmez. Sistemi
değiştireceğiz derken yapısal anlamda bir değişimi sağlamanız
gerekirken buraya siyasi illiyet bağıyla emir komuta zinciri içinde
size yakın insanları getirerek ‘sisteminin efendisi’ oldum mantığı
içerisinde hareket ederseniz bu olaylarla karşı karşıya
kalırsınız.”
"28 ŞUBAT SÜRECİNDEKİ USULLER AYNI ŞİMDİ KULLANILIYOR"
Uysal, 28 Şubat sürecinde hangi usullerle hangi enstrümanlarla
Türkiye’de insanlara müdahale edilmişse bugünde aynı enstrümanlarla
müdahalede bulunulduğunu anlattı. Bu açıdan bakıldığında
Türkiye’nin en temel meselesinin demokrasi olduğunu ifade eden
Uysal, demokrasinin Türkiye’de milli birliğimizin milli
güvenliğimizin şemsiyesi olduğunu kaydetti. Uysal, “Türkiye’nin
bütün milli güç unsurlarını sahaya sürebilmesi adına güçlü bir
ülke, kendi içerisinde hukukunu perçinlemiş tansiyon alanları
bırakmamış, meseleleri halının altına süpürerek uzun vadeli
üstesinden gelemeyeceğimiz meseleleri demokratik kanallara
aktararak sorunları çözmek zorundayız.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin yanlış zeminlerde yanlış teşhisler konulduğunu, sadece
askeri vesayet üzerinden bir tanımlama yapıldığını belirten Uysal,
Türkiye’deki bütün meselelerin temelinin işleyen, çözüm üretme
kapasitesi yüksek bir demokrasi anlayışı olduğunu, Bunun yolunun da
siyasetin demokratikleşmesinden geçtiğini anlattı. Uysal, siyasi
partiler yasasını değiştirerek partileri ve kaynakları genel
başkanların malı olmaktan kurtarmak gerektiğini dile getirdi.
“VEKİLLER VİCDANLARINA İHANET EDEREK KANUNLARA EVET DİYOR”
Partilerin, Türkiye seçme ve seçilme hakkında başlayarak milletin
taleplerini karşılayacak bir iradeye sahip olmadıklarını belirten
Uysal, şunları söyledi: “Böyle bir yapıya bürünemiyor. Bunun nedeni
de siyasi partilerin başta genel başkanları ve onun etrafındaki dar
kadroların ülkelerin bütün gündemini belirleyecek güce erişmiş
olmalarıyla kaynaklıdır. Bunu aşmak zorundayız. Bunu aşmadığımız
sürece birilerinin önümüzde gelip şike yasalarında olduğu gibi, MİT
yasalarında olduğu gibi Sayıştay yasalarında olduğu gibi pek çok
keyfi uygulamalar ülkenin önüne koyulur. Normal şartlarda bu
mekanizmayı işletse millete hesap vereceğini düşünen
milletvekilleri ne kalp ne vicdanları ne gönülleriyle
onaylamadıkları halde vicdanlarına ihanet edercesine bu kanunlar bu
meclislerden çıkmaz. Yarın başka başka şeylerin gelmeyeceğini kimse
garanti edemez. Dershane meselesinde de akılla değilde hisleriyle
davranarak bir husumet meselesi haline getirdiği bu meselede bile
bu yanlış işleyen bir çark içerisinde bu meclisten geçer. Bu
şartlar altında bunun kime ne kadar itiraz edeceğini bizlerde merak
ediyoruz. Kamuoyu da bekliyor.”
Gültekin Uysal, dershane meselesini de kimin daha ideal anlamda
demokrasiye, Cumhuriyet’in değerlerine, hakka, hukuka, Anayasaya ne
kadar bağlı olduklarını ispat edebilecekleri, demokrasi anlayışları
açısından da bir turnusol testine dönüşebilecekleri bir mesele
olarak gördüğünü sözlerine ekledi. CİHAN
Yorumlar