Doç. Dr. Mehmet Akif Okur: Açıklama, takvimin kabul edilmesi anlamına geliyor
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili yaptığı taziye açıklamasını, "Bir defa bu takvimin kabul edilmesi anlamına geliyor.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili yaptığı
taziye açıklamasını, "Bir defa bu takvimin kabul edilmesi anlamına
geliyor. Yani 24 Nisan'da mesajın yayınlanıyor olması. 24 Nisan’a
anlam kazandıran şey de hem diasporanın hem de Ermenistan’ın
Türkiye’ye yöneltmiş olduğu soykırım ithamı ve suçlamasıydı.
Türkiye şimdiye kadar bunu kesinlikle reddetti.'' ifadeleriyle
değerlendirdi.
Cihan Tv Network'te yayınlanan Anadolu'da Sabah programına katılan
Okur, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili yaptığı taziye
açıklamasını değerlendirdi. Bir sürecin başlangıcında olunduğunu ve
o sürecin birçok sıkıntılara gebe olacağını ifade eden Okur, ''Bir
defa bu takvimin kabul edilmesi anlamına geliyor. Yani 24 Nisan'da
mesajın yayınlanıyor olması. 24 Nisan’a anlam kazandıran şey de hem
diasporanın hem de Ermenistan’ın Türkiye’ye yöneltmiş olduğu
soykırım ithamı ve suçlamasıydı. Türkiye şimdiye kadar bunu
kesinlikle reddetti.'' diye söyledi.
OSMANLI DEVLETİ, ERMENİLERİ KATLETMEK, YOK ETMEK İÇİN SİSTEMLİ BİR
FAALİYET SÜRDÜRMEDİ
Türkiye’nin tezini açıklayan Okur konuşmasını söyle sürdürdü:
''1915’te bir tehcir yaşandı. Bu yılda yaşanan hadiseler bir
mukateleydi. Anadolu’da karşılıklı bir çatışma yaşandı. Bunu
sonucunda memnun olunmayan hadiseler meydana geldi. Türkiye hiçbir
zaman şunu savunmadı: İyi ki 1915 yılında Osmanlı topraklarında
çatışmalar yaşandı böyle bir şey söylemedi. Türk tezinin bir bel
kemiği, bir omurgası var. O da Türkiye asla Osmanlı Devleti olarak
Ermeni dostlarımı katletmek, yok etmek amacıyla sistemli bir
faaliyet sürdürmedi. Bunun karşısında olan tez de tam zıttı. O tez
ise şunu iddia ediyor: Tehcir aslında tüm Ermenilerin yok edilmesi,
katledilmesi için uygulanan bir yöntemdi.’’ şeklinde konuştu.
Okur, Türkiye ayaklarını basmış olduğu zeminden başka bir yere
hareket edemeyeceğini belirtti. "Ermeni tezlerini kabul etme, ona
doğru esneme anlamına gelecek olan her şey Türkiye’nin önüne
zincirleme yeni sıkıntılar koyacaktır." diyen Okur, ''Yeni
problemler çıkaracaktır. Bunu iyi bilmemiz lazım. Bu metinde hukuka
referans var. Tarihi meseleleri hukuki boyutlarıyla birlikte daha
iyi anlamamız, kırgınlıkları yeniden dostluklara dönüştürmemiz
mümkün olacaksa, farklı söylemlerin empati ve hoşgörü ile
karşılanması ve bütün taraflardan benzer bir anlayışın beklenmesi
tabidir.'' ifadelerini kullandı.
''YENİ İDDİALAR TÜRKİYE’NİN SIRTINA YÜKLENMEYE ÇALIŞILACAK''
Eğer kırgınlıkları yeniden dostluklara dönüştürmek mümkün olacaksa,
bu meselenin hukuki yönüyle ilgili olarak biz tezlerimizi gözden
geçirir anlamına geliyorsa, çok kapalı muğlaklıkları bulunan bir
cümledir, yanlış bir iş olduğunu belirten Okur, ''Niçin? Çünkü
öncelikle şunu görmemiz gerekiyor: Ermeni tezleri dünyanın birçok
yerinde kabul görmeye başladı. Yoğun bir propaganda çarkı var. Ama
Türkiye’nin bu konularda geri adım atması Türkiye’ye bir çıkış
sağlamayacak. Yeni iddialar Türkiye’nin sırtına yüklenmeye
çalışılacak.'' görüşünde bulundu.
Okur konuşmasına örnek vererek devam etti: ''6 Nisan’da The
İndependet gazetesinde çıkan Robert Fisk bir makale yayınladı.
Bilinen bir tezi tekrarlayarak, Alman subaylar 1. Dünya Savaşında
Osmanlı ordusunda görev yaptılar. 2. Dünya Savaşı’nda Yahudi
soykırımını gerçekleştirdiler. Aslında Nazi soykırımının kökleri
1915 yıllarında aranması lazım. Türkiye’nin ayağını bastığı hukuki
tezlerle ilgili Ermeni tezlerine yaklaşmanız demek karşınıza yeni
yeni problemler, ithamları bunların hepsini üzerinize yığmaya devam
edecek anlamına geliyor. Bu şu demek değil. Türkiye elbette
Ermenistan ile iyi ilişkiler kursun. Bunun önündeki temel mani
Ermenistan’ın durum ve tutumudur. Kafkasya’da yer alan jeopolitik
bir denklemdir.''
AZERBAYCAN İŞGALİ ERMENİSTAN'I RUSYA'NIN TUTSAĞINA DÜŞÜRÜYOR
Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işgal ederek aslında, kendisini
Rusya’nın tutsağına dönüştürğünü vurgulayan Okur, ''Ermenistan’ın
bu işgali sürdürebilecek ne bir altyapısı, ne maddi kaynağı vardır.
Bugün dünya mutsuzluk endeksleri yayınlanıyor. Dünyanın en mutsuz
listeleri sıralamasında Ermenistan ya birinci ya da ikinci
sıradadır. Eksilerde büyüme var, insanlar göç ediyor, doğal kaynağı
yok, buna rağmen başka ülkenin topraklarını işgal etmede ısrar
etmeye çalışıyor. Bu irrasyonel olan tarih görüşünü Türkiye’nin
olumlaması Türkiye’nin Ermenistan’a iyilik yapması anlamına
gelmeyecek. Bunu Rusya şu şekilde kullanıyor: Ermenistan işgali
devam ettirmek için Rus askerine muhtaç kalıyor. Rusya bunun
karşılığını yüksek fiyatla sattığı doğalgazdan alıyor. O fakir ülke
bunun bedelini ödüyor.'' dedi.
Bu düğümü çözebilecek denklem olduğunu söyleyen Okur, ''İlk olarak
Ermenistan işgalden vazgeçmeli. İkinci olarak Avrupa ve Amerika
buna yardımcı olması lazım. Biz Avrupalılara sormalıyız. Ukrayna’da
bir hadise yaşanıyor. Avrupa’daki hadiselerin başlangıcında şu
vardı: Avrupa Birliği (AB) Ukrayna’ya bir ortaklık teklif etti.
Rusya Avrasya birliği önerdi. Rusya’nın telifi kabul edildi,
çatışma çıktı. AB aynı teklifi Ermenistan’a yaptı, Rusya Avrasya
birliğini önderdi. Ermenistan, Rusya’yı tercih etti. Türkiye,
Avrupa’ya şunu söylemeli: Türkiye’ye Ermeni meselesi ile ilgili
adım atın diyen Amerikalılara ve Avrupalılara gelin Ermenistan’ı
Avrupalılaştıralım. Fransa’da bulunan Ermeni lobisine şunu sorun:
Niçin bu gücünüzü Ermenistan’ı Avrupa Birliği ile bir ortaklık
anlaşmasına taşımak için kullanmıyorsunuz.'' değerlendirmesinde
bulundu. CİHAN
Yorumlar