Doç. Dr. Canan: Beyin bu evrendeki en gelişmiş hayatta kalma donanımıdır
Doç. Dr. Sinan Canan, “Beyin, bilinen evrendeki en karmaşık nesnedir. Beyin asla bir makine değildir.
Doç. Dr. Sinan Canan, “Beyin, bilinen evrendeki en karmaşık
nesnedir. Beyin asla bir makine değildir. Beyin gerçekliği
çarpıtır, yalan söyler, anlam verir, hikâyeler uydurur ve öznel bir
evren kurar. Bu evrendeki en gelişmiş hayatta kalma donanımıdır."
dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kritik Analitik Düşünce Topluluğu
tarafından konferans düzenlendi. 'N-Beyin' başlıklı konferans,
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Sinan
Canan ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi
Serkan Karaismailoğlu tarafından verildi. OMÜ Atatürk Kongre ve
Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği
konferansa Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Halis Ölmez ve Prof. Dr.
Hakan Leblebicioğlu, dekanlar, öğretim üyeleri ve öğrenciler
katıldı.
“BEYİN BU EVRENDEKİ EN GELİŞMİŞ HAYATTA KALMA DONANIMIDIR”
N-Beynin ne anlama geldiğini anlatan Doç. Dr. Sinan Canan, “N-Beyin
dememizin temel sebeplerinden bir tanesi beyin ile ilgili
hikâyeleri, ‘en’leri açıklamak içindir. Biz size beynin reklamını
yapmaya geldik. 1,4 kg bir beynimiz var. Burada beynin işlevlerine
bakacağız. Beyin, bilinen evrendeki en karmaşık nesnedir. Beyin
asla bir makine, bilgisayar ya da sabit bir sürücü değildir. Beyin
gerçekliği çarpıtır, yalan söyler, boşlukları doldurur, anlam
verir, hikâyeler uydurur ve öznel bir evren kurar. Gerekmedikçe
bilinci kullanmaz. Peki, beyin nedir? Bu evrendeki en gelişmiş
hayatta kalma donanımıdır. Biz bilim adamları olarak beynin maddi
yapısı nedir ona bakıyoruz. Beynin bir kesitine baktığımızda
aslında daha basit bir yapı meydana çıkıyor. Biraz daha detayına
inmek gerekiyor. En karmaşık şey aslında beynin dışındaki beyin
kabuğudur. Hayallerimiz, algılarımız, görme, işitme ne varsa çoğu
burada oluşur. 20 milyar kadar sinir hücresi burada bulunuyor.”
diye konuştu.
“DÜNYAYI VE EVRENİ ANLAMA ANNE KARNINDA OLUŞUYOR”
Konuşmasında, “Beynin ne yaptığını nerden biliyoruz?” sorusuna
cevap arayan Canan, şu bilgileri verdi: “Beynin ön kısmı insani
değerlerimizi yöneten kısımdır. Bu kısım zarar gördüğünde insan da
zarar görüyor. MR, tomografi gibi tekniklerle artık beynin içini
görebiliyor ve anatomik durumu araştırabiliyoruz. Kalbimiz
beynimize günde 57 damacana kan pompalar. Bir iki dakika kan
akımını kesecek olsanız beyin büyük hasar görecektir. Bu
bağlantılar çok önemli. Bu bağlantılar anne karnında oluşuyor.
Anneyle kurulan her kontak, her etkileşim beyinde yepyeni yollar
oluşturuyor. Dünyayı ve evreni anlama işte burada başlıyor."
“SOSYAL MEDYA BİR BAĞIMLILIKTIR”
Sosyal medya kullanımın beyinle olan ilişkisine de değinen Canan,
sosyal ağ bağımlılığına dikkat çekti. Sosyal medya kullanımının bir
bağımlılık olduğunu belirten Canan, “Sosyal medya kullanımının
beynin yeni bölgelerinin çalıştırdığını gösteriyor. Sosyal ağ
genişliği ile beyindeki gri madde miktarı arasında doğru bir orantı
var. Sosyal medya kullanırken bir sürü insanla ilişki
içerisindeyiz. Sosyal ağ bağımlılığı gerçek bir tehlike olabilir.
Bununla başa çıkmamız gerekiyor. Sosyal medya üzerinden dijital
bilgi edinmenin yüzeysel okuma, geçici plastisite, dikkat
dağınıklığı, derinliksiz öğrenme, derin düşünme yeteneğinin
kaybolması gibi olumsuz etkileri var. İyi yanları yok mu? Evet, iyi
yanları da var. Çoklu işlem kapasitesi ve anlık dikkat artışı
oluyor. Çoklu ortam kullanımı ve indeksleme becerisi artıyor. Yani
beyin o bilgiyi nerde gördüğünü daha kolay hatırlıyorlar. Dijital
ve basılı bilgi beyinde farklı yollarda işleniyor.” şeklinde
anlattı.
Konuşmasını görsel bir sunumla destekleyen ve öğrencileri de aktif
bir şekilde konuşmaya katan Canan, beynin yapısından da söz etti.
Doç. Dr. Sinan Canan “Beyin üç tane farklı katmanla çalışır. Beynin
alt kısmında temel yaşam faaliyetleri bulunur. Buraya zarar
geldiğinde hayat biter. Bir üstte temel dürtüler ve yüksek zihin
işlevleri vardır. Bunlar birbirlerini etkiler. Zihnimizde otomatik
olarak yüz tanıma sistemi var ve beynimizin belirli bir bölümü
sadece bu kısma ayrılmış durumda.” şeklinde konuştu.
Hislerin çok önemli olduğunu özellikle vurgulayan Canan,
“Hayatınızda binlerce kez aynı şeyi yaptıysanız orada gördüğünüz
şey size farklı geliyorsa ona hislerinizle yaklaşın.” ifadesini
kullandı. Prof. Dr. Sinan Canan konuşmasına, Ian Stewart’ın
'Beynimiz, anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, bizler yine onu
anlamayacak kadar basit olacaktık' sözüyle son verdi.
“BEYNİMİZİN BİR CİNSİYETİ VAR”
Beynin kendi cinsiyetinden bağımsız bir cinsiyeti olduğunu söyleyen
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi Serkan
Karaismailoğlu ise beynin kadın erkek ilişkilerindeki tutumuna
değindi. “Beyin nasıl aşık olur?” sorusunu soran Karaismailoğlu,
“Kadınla erkek arasındaki tutkulu bağlantıdan söz edeceğiz. Kimi
insan kadınlarla erkekler arasındaki farkların çok büyük olduğunu
düşünüyor. Kimi insan ise bu farkların normal olduğunu savunuyor.
Beynimizin bir cinsiyeti var. Bu cinsiyet kendi cinsiyetimizden
bağımsızdır. Kadınlarla erkekler çok kavga ediyorlar. Tek sıkıntı
şudur ki; birbirimizi tanımıyoruz.” dedi.
Konferans, OMÜ Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cafer
Marangoz’un, Doç. Dr. Sinan Canan’a, Kritik Analitik Düşünce
Topluluğu Akademik Danışmanı Prof. Dr. İsmail Kaya’nın ise Serkan
Karaismailoğlu’na plaket takdimiyle sona erdi. CİHAN
Yorumlar