Doç. Akpınar: 17 Aralık sonrası yaşananlar, 28 Şubat'la benzerlik gösteriyor

Turgut Özal Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslar arası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç.

Google Haberlere Abone ol
Doç. Akpınar: 17 Aralık sonrası yaşananlar, 28 Şubat'la benzerlik gösteriyor

Turgut Özal Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslar arası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Akpınar, 17 Aralık sonrasında yaşananların 28 Şubat süreciyle benzerlik arz ettiğini söyledi. Akpınar, 28 Şubat sürecinde gazetelerin tek merkezden servis edilen manşet haberlerle çıktığını ve Hizmet Hareketi'nin linç edildiğine dikkati çekerek, bugün de aynı yöntemin izlendiğini, tek merkezden servis edilen haberlerin yandaş medya tarafından kullanıldığını ve Hizmet Hareketi'ne iftira atıldığını vurguladı.

Erzincan Girişimci İşadamları ve Sanayicileri Derneği (EGİSAD) tarafından düzenlenen ve konuşmacı olarak Turgut Özal Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Akpınar’ın katıldığı konferans Müftülük konferans salonunda yapıldı. Çok sayıda vatandaşın ilgi gösterdiği konferansta, Doç. Dr. Mahmut Akpınar, bugünlerde insanımızın ciddi bir kafa karışıklığı yaşadığını ifade ederek," Özellikle cemaatlerin dindar insanların kafasında ciddi bir karışıklık var. Savrulmalar yaşıyoruz. Değerlendirmeler analizler, İslami ve Kur’ani değil. Vicdani değil. Politik değerlendirmeler yapılıyor. İnsanlar ön kabulleri ile hareket ediyorlar. İftiralar, karalamalar havada uçuşuyor. Maalesef bu karalamaları yapanlar, İslamcı olarak tanımlanan insanlar olduğundan dolayı en başta muhafazakar kesimlerde dini duyarlığını olan kesimlerde mesnetsiz, delilsiz, belgesiz itham ve iftiralara dayalı bu yaklaşımlar Müslüman kesimlerde muhafazakar kesimlerde karşılık bulabiliyor. Şu son 17 Aralık’tan sonraki süreçte Liberallarin kafası dinç, net bir problem yok ortada. Bir yolsuzluk olduğuna dair herkesin kafası rahat. Milliyetçilerin epeyce bir kafaları rahat. Solcuların rahat ama kafa karışıklığı muhafazakar kitlelerde. İslami duyarlılığı olan kitlelerde oluyor. O da şuradan kaynaklanıyor. Ortada imanla, İslam’la, hukukla, sünnet ile izah edilemez bir kısım vakalar var. Bunu herkes görüyor. Buna tamam da diyorlar. Ama öte taraftan bu vakaların tamamen üzerine yapışan insanların kendilerinden olmasından dolayı, bizim çocuklardan olmasından dolayı, bu hadiseleri çokta yakıştıramıyorlar. Kafalarında soru işaretleri var. Hatta aksine çok yoğun bir propagandaya maruz kaldığı için muhafazakar kesimler tam aksi istikamette savunmalar yaşıyabiliyorlar." diye konuştu.

Doç. Dr. Akpınar konuşmasını şöyle sürdürdü: "17 Aralık’tan sonra başlamış olan aslında birkaç yıldır süren kökenleri 6-7 yıl öncesine kadar giden ama çok yıllar önce ortaya çıkmış olan bu tartışmaları tamda 28 Şubat sürecine benzetiyorum. Yaşı müsait olanlar bilirler. 28 Şubat sürecinde irtica üzerinde topluma bir harekat yapılmıştı. İşte o zaman, 'irtica' diye bir kavram üretildi. Bu kavram üzerinden korkular üretildi. O dönemde Genelkurmay'ın bünyesinde Bilgi Destek Komutanlığı denen yerde Batı Çalışma Gurubu kuruldu. Dışarıda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi çağdaş isimli bir kısım laikçi derneklerle, bunun zeminini oluşturdular. Ama en önemli silahları o dönemde medya idi. Aynı bugünkine benzer şekilde 28 Şubat sürecinde, o bilgi destek komutanlığına gazeteciler çağrıldılar. Hazırlanmış manşetler, ellerine verildi. Hazırlanmış haberler, ellerine verildi. O dönem itibariyle kaç tane gazete ise aynı ağızdan irticanın varlığına dair güçlü bir sesle bağırmaya başladılar. 17 Aralık tarihi ve sonrasında da aynı yöntem izleniyor. Yandaş medya kuruluşlarına haberler servis ediliyor, gazeteler aynı manşetlerle çıkıyor. Cemaat, 28 Şubat'taki gibi yine linç ediliyor. Biz bu filmi daha önce seyrettik." dedi.
CİHAN

Yorumlar