Diyarbakır'daki tarihi sempozyum Said-i Nursi'nin reçetesiyle başladı

Said-i Nursi'nin 'Risale-i Nur’un Sosyal Kalkınma Reçetesi'nin müzakere edildiği Sanat, Marifet ve İttifak İçin Sosyal Kalkınma Sempozyumu, Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde başladı.

Google Haberlere Abone ol
Diyarbakır'daki tarihi sempozyum Said-i Nursi'nin reçetesiyle başladı

Said-i Nursi'nin 'Risale-i Nur’un Sosyal Kalkınma Reçetesi'nin müzakere edildiği Sanat, Marifet ve İttifak İçin Sosyal Kalkınma Sempozyumu, Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde başladı.

    Diyarbakır Valiliği, Dicle Üniversitesi, Akademik Araştırmalar Vakfı ile Risale Akademi tarafından düzenlenen sempozyum, üniversitenin kongre merkezinde başladı. Sempozyuma çok sayıda akademisyen, gazeteci ve bürokratlar konuşmacı olarak katılıyor. Sempozyuma açılışına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Akademik Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy ve Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek'in yanı sıra bilim camiasından çok sayıda kişinin katılımıyla gerçekleştirdi.

    Sempozyum Risale Akademisi tarafından hazırlanan ve Bediüzzaman Said-i Nursi'nin mesajlarını içeren bir sunumla başladı. Sunumda Nursi'nin Kürtlere hitaben Kürtçe yazdığı makale yine Kürtçe seslendirildi. Sempozyum Doç. Dr. Ahmet Yıldız’ın ‘100 yıl önce ve 100 yıl sonra insani gelişimin neresindeyiz’ konulu konferansıyla başladı. Yıldız, Nursi'nin 1910 yılında İstanbul'dan ayrıldığını ve kırgın olduğunu belirterek, "Bir yıllık bir yolculuğun ardından Kürdistan dağlarına gider. Tabii bir yıllık bir kırgınlığın ardından tekrar döner. Bu yolculuklar sırasında Urfa'ya uğrar camii avlusunda bir kalabalığa seslenir. Onların halini sorar, çiftçinin durumunu sorduğunu, Suruç çiftçisinin kendisine 'Ben bilmem ağam bilir' cevabını aldığını söyler. Bunun üzerine 'Neme lazımcılığa' dikkat çeker." dedi.

    İnsanların üçte ikisinin küreselleşmenin getirdiği ekonominin dışında kaldığını anlatan Yıldız, "Evet insanlık tarihine bakıldığında yoksulluğun düştüğü iddia edilebilir. Ancak belki insanlık tarihinin en adil olmayan dönemini yaşıyoruz. ABD ekonomik anlamda dünyanın önde geleni. Ancak insani gelişim açısında dünyanın üçüncü ülkesi. Ancak gelir dağılımı bakımından Türkiye'nin de gerisinde. Ekonomik olarak kalkınabilirsiniz ama insanın gelişimine baktığımız zaman farklı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu göreceğiz." diye konuştu. Daha sonra açılış konuşmaları yapıldı.

    Akademik Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, "İlmi zeminlerde konuları müzakere etmemiz gerekiyor. Yüzleşme devri dediğimiz bu devirde çeşitli kurumların yüzleşmesi gerekiyor. Bilim ve fikir adamlarımız günlerce çalışıyor, hayatlarını bu işlere adıyorlar. Risale Akademisi önemli çalışmalar yapıyor biz de onları destekliyoruz. Onlara değer vermemiz gerekiyor. Bunları mücessem hale getirip kitaplar halinde yayınlıyoruz. Medreset-ül Zehra sempozyumu kitabı, Münazarat sempozyumu kitabı gibi önemli eserler ortaya çıktı. Bunlardan yararlanmak gerekiyor."

    Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek de Mevlana Halid-i Bağdadi'nin 200 yıl önce Hakkari'ye Seyit Taha ile aşıladığı maneviyatın İstanbul'a daha sonra Balkanlara kadar gittiğini söyledi. Benek, Birleşmiş Milletlerin 'yoksulluk' kavramını 1985 yılından sonra gündemine aldığını ve 1990'lı yıllarda dikkate aldığını belirterek "Yani insani gelişimi 2 doğu kültürüne sahip üyesinin çabasıyla kabul etmiştir. Şuan insani gelişme endeksinde birinci sırada Norveç görünüyor. Nursi yıllar önce İskandinav ülkelerini model olarak sunar. Dikkat edin bu ülkeler Müslüman değil." diye konuştu.

    DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ise unutulan insan merkezinde nasıl bir kalkınmanın gerektiğinin uzun uzun tartışılacağını kaydetti.

    VALİ KIRAÇ: MANEVİ DEĞERLERİN AKTARILMASI İNSAN ODAKLI KALKINMAYLA MÜMKÜN OLUR

    Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç ise dünyanın bir bölümünün benzeri görülmemiş bir zenginliği yaşadığını diğer bir bölümünün ise fakirlik ve doğal afetlerin yaşandığını kaydetti. Kıraç, "İnsanın çevre üzerindeki baskısı ise gün geçtikçe artıyor. Bu sorunun temelinde ise sürdürülebilir olmayan tüketim ve yaşam tarzı neden oluyor. Günümüzde 7 milyar insan var. Sadece ekonomik büyümeyi göz önünde bulundurmak sosyal adalete yol açacaktır. Manevi değerlerin korunması ve yaşatılması ve yeni nesillere aktarılması, toplumuyla barışık nesillerin yetiştirilmesidir. Bu insan odaklı bir kalkınma anlayışıyla mevcuttur. Dünya bize ataların mirası değil biz dünyayı çocuklarımızın mirasçıları olarak, onlardan ödünç olarak almış durumdayız. Biz dindarlıkta ümidi korumanın çok sıkı bağ olduğunu biliyoruz. Son bir yıldır eser bahar havası ittifakımıza güç katmaktadır. Bu sempozyumla yeni çözüm önerilerinin sunmasını umut ediyorum." ifadelerini kullandı.

    BAKAN EKER: İNSANLAR TAKİP EDİLİR, RİSALE SOHBETLERİ TEŞHİR EDİLİRDİ

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise Türkiye'de bir dönemde sıkıntılar yaşandığını belirtti. Eker, "Bir ağabey, bir cuma akşamı evini açar ve çay ikram eder. Oraya dostlarını arkadaşlarını davet eder. Sanki yaptığı zararlıymış gibi insanlar ürkerek ve korkarak düşünürdü oraya giderken. Çünkü risale okumaya giden insanların bazen basılıp radyolar vasıtasıyla teşhir edildiğini biliyoruz. Falan yerde şu kişiler risale ayini yaparken basıldı dile haber yapılıyordu. Ama bugün risale akademisi var. Türkiye'de bir üniversite, bir kamu kuruluşu risale ışığında günümüz meselesini tartışıyor. İşte normalleşme bu. Son bir yılda adına çözüm süreci dediğimiz meselelerini rahatça tartışabildiği, sorunlarını tartışarak uzlaşarak kucaklaşarak kavga ederek değil, gerçekte olması gerektiği gibi bir çözüm gibi modeli etrafında işbirliğine giderek Türkiye bir mesafe kat ediyor. Bunun aslında bir bahar mevsimi etkisi oluşturuyor. Bu etki devam ediyor. Biz yine bir başka sosyal kalkınma sempozyumu vesilesiyle baharın başka bir mevsimini tadıyoruz. Burada Bediüzzaman Hazretleri 'Acele ettim kışta geldim, sizler cennetasa bir bahara geleceksiniz' der. İnsanların değerler ürettiği, geliştirdiği bir içtimai düzen olarak görüyorum. Çünkü kalkınma ve gelişme kavramı daha çok fizikidir." diye konuştu. CİHAN

Yorumlar