Diyanet'ten açıklama
Vatandaşlardan gelen soru ve talepler karşısında Diyanet İşleri Başkanlığı yazılı bir açıklama yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkenin içinden geçtiği süreçlerde
yaşanan birtakım olayların genellikle dini muhtevalı bir dil ve
üslup içinde ifadelendirilmesi karşısında vatandaşların, söz konusu
gelişmeler hakkında Diyanet İşleri Başkanlığının görüş ve
düşüncelerinin ne olduğu hususunda bilgi talep ettiğini belirtti.
Vatandaşlardan gelen soru ve talepler karşısında Diyanet İşleri
Başkanlığı yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamarda bir bölümünde "Ülkemiz, kalıcı sonuçlar doğurabilecek
büyük bir fitne ve imtihandan geçmektedir. Bin yıldır bu
topraklarda yaşayan farklı dil, ırk ve kültür özelliklerine sahip
insanların muazzez bir medeniyet kurmasını sağlayan sahih İslâm
anlayışının omurgasını, özünü ve ruhunu yok sayan nevzuhur
oluşumlar, milletimizi kaygılandırmakta, manevi bütünlüğümüzü
tehdit etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklama
şöyle;
"1. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslâm’ın evrensel ilkeleri ve yüce
değerlerinin toplumumuza ve insanlığa doğru bir şekilde
ulaştırılması amacıyla sadece ülkemizde değil, dünya çapında
faaliyet gösteren saygın bir Anayasal kurumumuzdur. Başkanlığımızın
görev ve yetkisi ilgili kanunlar tarafından belirlenmiş olup güven
ve itibarını aziz milletimizin ilgi ve itimadından, tarihsel bilgi,
birikim ve tecrübesinden almaktadır. Bu yetkiyle, yüce dinimizin
inanç değerlerini ve ahlaki umdelerini aşındırmaya yönelik her tür
ifrat ve tefrit karşısında vatandaşlarımızı doğru bilgilendirme
sorumluluğunu müdrik olarak, ortaya çıkan gelişmeleri dikkatle ele
almakta ve değerlendirmektedir.
2. Toplumumuzun bütününü ve geleceğini yakından ilgilendiren bir
takım hâdiseler karşısında diğer yetkili kurumlarımız gibi
Başkanlığımızın da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve
yaşanan hâdiseler karşısında milletimizi, tarihsel birikimine
yaraşır bir duruş ve sahih bir dille aydınlatması en başta gelen
yükümlülükleri arasında yer almaktadır.
3. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşundan bu yana özenle
geliştirdiği ve kurumsallaştırdığı dengeli ve sağduyulu konumunu
sarsacak biçimde onu sık sık mevcut tartışmaların içine çekme
çabaları faydadan ve hikmetten uzaktır. Esasen Başkanlığımız sosyal
gelişmelerin ortaya çıkardığı belli başlı dini problemler
karşısında ihtiyaç duyulan bilgiyi vaaz ve hutbeler başta olmak
üzere hemen her fırsatta milletimizle paylaşmakta, Kur’an ve
Sünnet’ten mülhem açıklamalarını irşat dili çerçevesinde, belli bir
usul ve üslup dairesinde gerçekleştirmektedir.
4. İslâm’ın evrensel hakikatleri ve yüce değerleri hiç bir
tartışmaya mahal vermeyecek kadar açıktır. Millet varlığımızın
temelini, harcını ve ruhunu oluşturan bu yüce ilkelerin ve ahlâkî
değerlerin günübirlik hesaplarla zedelenmesi ve hatta
zayıflatılması tasvip edilemez. Kaldı ki bu durum, geleceğimizi
tehlikeye sokabileceği düşüncesiyle aziz milletimiz tarafından da
her zaman kaygıyla karşılanmaktadır.
5. İslam’ın temel hükümleri bütün zamanlarda açık ve nettir. İslam,
tarih boyunca tüm akıl sahipleri için kendi umdelerini net bir
anlam ve sadelikle takdim etmiş ve Müslümanlar kendilerine özgü
inanç ve değerlerini bu kaynaktan hareketle temellendirmişlerdir.
Hatta bu ölçüye sadakat o denli güçlüdür ki dini geleneğimiz içinde
nelerin helal ve nelerin haram olduğu, aziz milletimizin adeta
fıtratına işlenmiş bir bilgiye ve hayatına aksetmiş bir kültüre
dönüşmüştür.
6. Din-i Mübin-i İslâm’ın evrensel değerleri, her zaman bize
Allah’ın ipine sımsıkı sarılmayı, istişare görevini yerine
getirmeyi, kardeşlik ruhunu, şuurunu ve hukukunu dikkate almayı
emretmektedir. Bin yıllık derûnî medeniyet tecrübemizle yoğrulan ve
bugüne kadar süzülüp gelen bu evrensel hakikatler ve yüce değerler,
karşılaştığımız büyük ölçekli sorunlar karşısında nasıl hareket
etmemiz gerektiğini açık bir şekilde göstermektedir.
7. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen bir peygamberin
ümmetinde bulunması gereken vazgeçilmez hasletlerden biri, hiç
şüphesiz, ahlâkî ölçülere sadakat göstermektir. Mahremiyetin
ihlali; insaf, vicdan ve adalet ölçülerinin göz ardı edilmesi; her
ne suretle olursa olsun, yalana, iftiraya ve tecessüse
başvurulması, dinin yüksek değerlerinin hafife alınması, hangi
sebeple olursa olsun helal-haram sınırlarının yok sayılması ve kul
hakkı bilincinin zaafa uğratılması, bu sadakatle asla bağdaşmaz.
Bütün bu mefsedetlerin dini ve milli varlığımızı tehlikeye sokacağı
ve toplumsal yapımızı tahrip edeceği unutulmamalıdır.
8. İslam’ın dünyevi bir güç devşirme adına istismar edilmesi başta
olmak üzere, onun herkesi kucaklayan maneviyatını indi çıkarları ve
basit hedefleri için araçsallaştıranların elim akıbetlerine tarih
boyunca tanıklık edilmiştir.
9. Ülkemiz, kalıcı sonuçlar doğurabilecek büyük bir fitne ve
imtihandan geçmektedir. Bin yıldır bu topraklarda yaşayan farklı
dil, ırk ve kültür özelliklerine sahip insanların muazzez bir
medeniyet kurmasını sağlayan sahih İslâm anlayışının omurgasını,
özünü ve ruhunu yok sayan nevzuhur oluşumlar, milletimizi
kaygılandırmakta, manevi bütünlüğümüzü tehdit etmektedir.
10. Mevcut durum dikkatle değerlendirildiğinde gerçekte milletin
huzur ve güvenini tehdit eden her projenin, toplumun ortak değer ve
referansı olan din dili üzerinden varlığını sürdürme istidadında
olduğu, bunun da sonuçta milletimizin dini duygularını ve
maneviyatını açıkça rencide ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır.
Böylece, ölçüsüz bir şekilde varlığını dinsel bir retoriğe bağlı
olarak sürdüren taraftarlığın geleceğimizi rehin alacak bir raddeye
ulaştığı esefle gözlenmektedir. Bu süreçte din dili özensizce
kullanılmakta, dinimizin hepimize yön veren değer, kurum ve
temsilleri itibarsızlaştırılmakta, nihayet dinin özü, esasları ve
temel kavramları devre dışı bırakılmaktadır.
11. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam’ın asırları aşan tecrübe
birikimi ve çeşitliliğinin bu topraklara yansıyan bakiyesini büyük
bir hürmet ve ciddiyetle ele almaktadır; ancak, toplumun özsel
varlığını sarsmaya yönelik kriminal, spiritüalist ya da gnostik ve
mesiyanik akımlardan beslenen modern hurafeler karşısında aziz
milletimizi bilgilendirme sorumluluğunun da farkındadır.
12. Hakikat fikrini yok eden, toplumsal barışı tehdit eden,
evrensel ahlâkî ilkelerimizi ve değerlerimizi çözen, genç
kuşakların din ve dindarlık algısını zedeleyen dünyevileştirici,
izafileştirici popüler kültürün yıkıcı etkileri karşısında,
insanlığın İslâm’ın evrensel hakikatlerine dikkat kesildiği,
Türkiye’nin bütün mazlum halkların umudu olarak görüldüğü bir zaman
diliminde, milletimizin bu konumunun sarsılmaması için özen
gösterilmesi hepimizin üzerine düşen tarihî bir sorumluluk ve
yükümlülüktür.
13. Gerek Diyanet İşleri Başkanlığını kurumsal olarak, gerekse
Riyaset makamını şahsi olarak doğrudan ilzam eden ve güncel
tartışmaların içine çekmeye çalışan teşebbüslerin milletimiz
tarafından kabul edilemezliği ve yadırganacağı açıktır.
14. Diyanet İşleri Başkanlığı, propaganda ve siyaset
dilinin baskın olduğu bir ortamda, popüler hissiyatın oluşturduğu
beklentilere göre hareket etmek yerine, sağlıklı bir durum analizi
yaparak, gelişmeleri soğukkanlı bir şekilde değerlendirme yolunu
tercih etmektedir. Başkanlığımız, Din-i Mübin-i İslâm’ın izzet,
şeref ve itibarının korunması ve millet varlığımızın zarar
görmemesi için, sosyal birlik, barış ve bütünlüğümüzün muhafazası
konusunda yüksek görev bilinci ve sorumluluğuyla hareket etmekte,
birliğimize ve bütünlüğümüze halel gelmemesi için azami gayret
göstermektedir.
15. Bu süreçte ortaya çıkan ve vatandaşlarımız tarafından
yöneltilen dini muhtevalı sorulara ilişkin ayrıntılandırılmış
cevapları içereN değerlendirme raporu önümüzdeki günlerde Din
İşleri Yüksek Kurulu tarafından kamuoyuyla paylaşılacaktır."
Yorumlar