Diyanet: Yargıda 'iltimas' helak sebebidir

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, sözlükte ‘istemek, aramak’ anlamına gelen iltimasın, bir ahlak kavramı olarak adam kayırma anlamında kullanıldığını belirterek Peygamber Efendimizin (SAV) çeşitli vesilelerle iltiması...

Google Haberlere Abone ol
Diyanet: Yargıda 'iltimas' helak sebebidir

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, sözlükte ‘istemek, aramak’ anlamına gelen iltimasın, bir ahlak kavramı olarak adam kayırma anlamında kullanıldığını belirterek Peygamber Efendimizin (SAV) çeşitli vesilelerle iltiması hem yasakladığını hem de böyle bir davranışın helak sebebi olduğunu belirttiğini açıkladı.

Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Soruları Cevaplandırma Platformu, sanal alemden vatandaşlardan gelen soruları cevaplandırıyor. Bir vatandaşın, "İltimas, ne demektir?" sorusunu cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, iltimasın dinlerin ve hukuk sistemlerinin genellikle yasakladığı bir davranış olduğuna dikkat çekti. Kurul cevabında şu ifadelere yer verildi: "Kur’an’da yer alan hak, adalet, dürüstlük gibi ahlaki konulara ilişkin pek çok ayet iltimas yasağını da içerir. Ayrıca insanların belli bir amaca ulaşmak için birbirlerine aracı olmaları anlamına gelen şefaat kelimesi Kur’an’da şefaat-i seyyie ve şefaat-i hasene şeklinde ikiye ayrılmıştır (Nisa, 4/85). Şefaat-i seyyie Türkçe’deki iltimas anlamındadır. Yine bir ayette, yargı işlerinde iltimas yasaklanmıştır (Nisa, 4/135). Hz. Peygamber (SAV) de çeşitli vesilelerle iltiması hem yasaklamış hem de böyle bir davranışın helak sebebi olduğunu belirtmiştir (Buhari, Hudud, 11, 12). Kur’an’da ‘emanet’ olarak nitelenen görevlerin ehil olanlara verilmesi emredilirken (Nisa, 4/58) aynı zamanda görev taksiminde iltiması onaylamayan genel bir ilke de konulmuştur. Hz. Peygamber (SAV), görev dağıtımında talepten ziyade liyakat aramıştır."

"ALLAH BÖBÜRLENENLERİ SEVMEZ"

Bir vatandaşın, "Kibir, (büyüklenme) hakkında bilgi verir misiniz?" sorusunu da cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, sözlükte ‘büyüklük ve büyüklenme’ anlamına gelen kibir için Kur’an-ı Kerim’de ‘tekebbür ve istikbar’ kelimelerinin de kullanıldığını hatırlattı. Kurul açıklamasında, kibirli kimselere mütekebbir, müstekbir denildiği de belirtildi. Açıklamada kibirle ilgili Nisa Suresi’nden şu ayetlere yer verildi: "Doğrusu Allah böbürlenerek küstahça davrananları sevmez. O’na kulluk yapmaktan vazgeçecek kadar gurura kapılanlar ve küstahça böbürlenenler (bilsinler ki Hesap Günü) Allah hepsini kendi katında toplayacaktır."

Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür. (Nahl, 16/29). Allah her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler. (Mümin, 40/35). Hz. Peygamber (s.a.s.) de; ‘Cehennemlikleri haber vereyim mi? Onlar kaba, katı kalpli, insanlara iyiliği dokunmayan ve kibirli kimselerdir.’ (Buhari, Tefsir, 68, Edeb, 61, Eyman, 9) ‘Kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez’ şeklindeki hadisleriyle gerçek bir mü’minin kibirli olamayacağını ifade etmiştir. Kibirli kimse, ruhen sağlıklı bir yapıya sahip değildir. Zayıf ve aciz bir varlık olduğu bilincinde olan bir kimse ne Allah’a ne de insanlara karşı büyüklenme duygusuna kapılamaz."

CİHAN

Yorumlar