Demirtaş: Cemaate yönelik linç kampanyasına destek vermeyiz
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, cemaate yönelik linç kampanyasına BDP olarak destek vermeyeceklerini söyledi.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş, cemaate yönelik linç kampanyasına BDP olarak destek
vermeyeceklerini söyledi. Demirtaş, “Siz bir cemaate karşı cemaat
olmasından kaynaklı operasyon yapamazsınız. Şimdi Fethullah Gülen
cemaatine de sırf Fethullah Gülen’in sempatizanıdır ya da ona gönül
vermiş diye suçlar, tutuklarsanız, operasyon yaparsanız, BDP olarak
biz böyle bir yaklaşıma asla destek vermeyiz.” dedi.
BDP lideri, Diyarbakır’da seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen
Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın dün yaptığı balkon konuşmasına
değendi. Bir gazetecinin, Başbabakan’ın cemaate yönelik operasyon
sinyali verdiğini hatırlatması üzerine Demirtaş, “Siz bir cemaate
karşı cemaat olmasından kaynaklı operasyon yapamazsınız. Suç kim
tarafından işlenmişse ve elinizde belgesi, bilgisi varsa o kişiye
dönük olarak operasyon yapabilirsiniz. Yani bir camianın, cemaatin
tamamını suçlu ilan edip, siz camianın ya da cemaatin bütün
üyelerini linç edemezsiniz.” diye konuştu.
Geçmişte kendilerine yönelik de linç kampanyası yapıldığını
anlatarak, KCK operasyonlarını örnek veren Demirtaş, “Bize
yapıldığı için biliyoruz. KCK operasyonları adı altında 10 binlerce
insan içeri atıldı. Şimdi Fethullah Gülen cemaatine de sırf
Fethullah Gülen’in sempatizanıdır ya da ona gönül vermiş diye
suçlar, tutuklarsanız, operasyon yaparsanız, BDP olarak biz böyle
bir yaklaşıma asla destek vermeyiz. Asla da hoş görmeyiz.” şeklinde
konuştu.
"BAŞBAKAN YARGIYI KENDİSİNE BAĞLI GÖRDÜĞÜ İÇİN BÖYLE KONUŞUYOR"
“Gerçekten suç işlemiş gizli örgüt mü kurmuş, casusluk mu yapmış,
efendim kişilerin özel yaşamını mı dinlemiş bu da Türk Ceza
Kanunu’nda suçtur.” diyen Demirtaş, bu suçu işleyen kişileri cemaat
üyesi mi değil mi bakılmaksızın gereğinin yapılması gerektiğinin
altını çizdi. Demirtaş, “Başbakan, kastettiği buysa bu konuda
kimseye şantaj yapmasına, tehdit etmesine gerek yok. Kendisi
başsavcısı değil. Varsa elinde bilgi belge savcılara teslim edecek.
İnlerine Başbakan’ın kendisi mi girecek? Merak ediyorum kimle
birlikte inlerine giriyor. Hangi yetkiyle giriyor, bunu yapacak
olan savcıdır. Kendisini yargı yerine koyması kafalarında henüz
demokrasinin şekillenmediğini açık ortaya koyuyor.” ifadelerini
kullandı.
Başbakan'ın, bu ülkede kişilere yönelik operasyon yapma yetkisi
olmadığını anlatan Demirtaş, “Etrafındaki bir tane akıllı da bunu
Başbakan'a söylemiyor. Senin böyle bir yetkin yok Başbakan olarak.
Sen kime ne operasyonu yapıyorsun? Operasyon yetkisi sende değil,
talimat yetkisi sende değil, karar verme yetkisi sende değil, bu
tümüyle yargısal bir mevzudur. Ama yargıyı kendisine bağlı olarak
gördüğü için maalesef bunları konuşuyor. Bu nedenle biz böyle bir
durumda evrensel hukuka bakarız. Mevcut hukuki duruma bakarız.
Yoksa öyle cemaat suçludur, cemaati yakaladığınız yerde içeri atın,
cemaate inanın insanları doldurun içeri gibi bir linç kampanyasına
BDP olarak destek vermeyiz. Masum olan tek insan bile bundan zarar
görürse, bu, hukukun katledilmesi anlamına gelir.” diye ifade
etti.
"SEÇİM SONUÇLARI AKP’NİN BULAŞMIŞ OLDUĞU GÜNAHLARI TEMİZLEMEZ"
Seçim sonuçlarını değerlendiren Demirtaş, halkın iradesine saygı
gösterdiklerini dile getirdi. Demirtaş, şöyle dedi: "Fakat devletin
kurumları sınıfta kalmıştır. Yeni TRT’sinden Anadolu Ajansı’ndan
TEDAŞ’ına kadar. Seçim kampanyası boyunca AKP’nin kazanması için
elinden geleni yaptılar. AKP’nin oylarını artırmak için elinden
geleni yaptılar. Fakat seçim sonuçları AKP’nin bulaşmış olduğu
suçları günahları temizlemez, ortadan kaldırmaz. Yani İnsanlar
AKP’ye destek verdi diye hırsızlık, yolsuzluk iddialarına ya da
yapılmış hırsızlığa destek verdiği anlamı çıkmaz. Hırsızlık ve
yolsuzluktan mutlaka hesap sorulması için gereğini yapmak lazım.
Ama bununla mücadele ederken de ilkesiz davranarak belden aşağı
yöntemlerle de sonuçlar alınamayacağını birilerinin görmesi lazım.
Bugün AKP’nin oyunun artırması ya da korunmasının en önemli nedeni
AKP karşıtı cenah olarak adlandırılan topluma hiçbir umut vermeyen
cenahtır. Biraz ilkeli siyaset yapılsa biraz ilkeli ittifaklar
yapılsa ortak mücadele ve projeler üzerinden seçim kampanyaları
üzerin yürütülse kasetler yerine halka bel bağlansa etkili sonuçlar
alınır. BDP’nin yaptığı buydu. Bunun sonuçlarını aldığımızı
düşünüyoruz.”
Demirtaş, ilkeli siyaset yapana halkın sahip çıktığını belirterek,
şöyle devam etti: “Halk, hırsıza, yolsuzluk yapana sahip çıkar diye
bir şey yoktur. Bunun hesabını AKP’ye oy verenler de soruyor,
soracaktır, bunu biliyoruz. Benin hesabının verilmesini AKP’ye oy
veren seçmen de biliyor. Ortada bir yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet
varsa bunun üzerinin örtülmemesi gerektiğini AKP’li seçmen de
söylüyor. Ama AKP’nin karşısına bizler ciddi bir muhalef bloğu
çıkaramadığımız için bugün AKP dışında, işte Türkiye’nin doğusunda
BDP alternatif görülüyor ve BDP bir yoğunlaşma yaşanıyor. Ama batı
olmadığı için AKP oylarını koruyor.”
"HALK ÖZERKLİĞE OY VERDİ"
BDP’nin Diyarbakır’da oy düşüklüğünü değerlendiren Demirtaş, “Bu
bir mesajdır, seçmen niye sandığa gitmez. Veya niye bize oy vermez,
bütün bunları sormamız ve sorgulamamız gerekiyor. Seçmenin
iradesine ve bize verdiği mesaja saygı duyarız. Demek ki daha çok
çalışmak ve daha çok hizmet etmemiz lazım. Demek halkı daha çok
dinlememiz lazım.” dedi. Demirtaş, Türkiye geneli BDP oylarının
düştüğü şeklindeki değerlendirmeye ise “Bugün düşüşten daha çok,
beklenen artış olmadı dense daha doğru olur. Batıdaki oylarımızın
yeterince sandığa yansımadığını düşünüyorum. Bunun nedenlerini
tartışacağız. Mutlaka yetersizliklerimiz olmuştur. Daha iyi sonuç
alabilirdik. Ortada bir başarı ama çok daha iyi bir başarı fırsatı
vardı.” diye konuştu.
Demirtaş, seçimden sonra özerkliğin inşa edileceği söylemleriyle
ilgili soruya da şöyle cevap verdi: “Yerel hizmetlerin her alanda
kaliteli hizmete getirilmesi gerekiyor. Çok dilli, çok kültürlü
hizmetlerin verilmesi. Anadilde eğitimden anadilde sağlık
hizmetlerine kadar her yerde bunun altyapısının oluşturulması
konusunda belediyelerimiz çaba sarf edecektir. Bu, belediyelerin
yetkisindedir ve görevidir aynı zamanda. İnsanlar belediyeye oy
verirken kendilerine yaşamlarına tarihlerine yaşadığı yere uygun
hizmet etsinler diye verir. Bize oy veren insanların Alevilerin
çoğunlukta yaşadığı yerde alevi gibi yaşamak istedikleri için
vermişlerdir ve biz bunun gereğini yapacağız. Biz cemevini
resmileştireceğiz, hizmet edeceğiz. Araplar, Süryanilerden oy
aldık. Onların da inancına göre hareket edeceğiz. Bunu Kürtçe için
de yapacağız. Kürtçenin lehçeleri için de. Ders kitaplarının
basılmasından ücretsiz dağıtılmasına başka dillerde öykü roman
kitaplarının basılıp ücretsiz halka dağıtılmasına ne varsa elimizde
bunları kullanacağız. Anadilde eğitimin yapılması için örnek model
sınıfların açılması için uğraşacağız. Bunların hepsi demokratik
özerklik dediğimiz halkın yerelde ihtiyaçlarının ve sorunlarının
çözümünün parçasıdır. Biz bunu halka söz olarak verdik, halk da
buna oy verdi. Bu proje halktan destek gördü ve gereğini
yapacağız.”
CİHAN
Yorumlar