Cüneyt Özdemir: Tehdit edildim; bir köşe yazarı ‘Paralellere çakmamı’ istedi
Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, yakın zamanda iki farklı köşe yazarı tarafından tehdit edildiğini söyledi.
Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, yakın zamanda iki farklı köşe
yazarı tarafından tehdit edildiğini söyledi. Özdemir, bir yazarın
“Bu paralel yapıyı yazmalısın yoksa…” diye kendisini tehdit
ettiğini belirtti. Cüneyt Özdemir'in Radikal gazetesinde "Alo,
BÜF!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
“Peki, itiraf edeyim, yakın zamanda tehdit edildim. Bir gazetenin
köşe yazarı tarafından açıktan ‘paralellere çakmam' istendi.
Telefonun ucundaki köşe yazarı hakkımda dosyalar olduğunu ve
bunları bizzat kendisinin gördüğünü söyledi. O dosyaların ortaya
çıkması durumunda zor durumda kalacağımı söylerken tatlı tatlı
tehdit ediyordu. Baktı ben tınmıyorum ve ortada durmaya kararlıyım
bu sefer benim adımın Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda geçtiğini
söyledi. “Nasıl geçiyor” diye sordum. “Cemaatin seni kafeslediği
yazıyor o raporlarda ben gördüm” dedi. “Bu nasıl bir Başbakanlık
Teftiş Kurulu raporu ki hem benim için ‘kafeslenmek' gibi bir
kelimeyi kullanıyor hem de sen görüyorsun” dedim. Sessizlik
oldu.
“Bu paralel yapıyı yazmalısın yoksa…”
“Yoksa…” dedim.
Yoksasını geçen gün gördüm… İktidara yakın bir gazetede benim
hakkımda sağdan soldan ne topladıysa yazılmaya başlanmış.
Bir varoluş savaşına tutuşmuş bu insanları bizim tarafsız
olduğumuza ikna etmemiz imkânsız. Zaten onlar da tarafsızlık
istemiyorlar. En şahin adamlarını ekrana çıkartmamızı, onlar ne
istiyorsa yazmamızı, aklımızı ve vicdanımızı rafa kaldırmamızı
talep ediyorlar.
Benzer bir başka ‘uyarı'yı başka bir yazardan bir süre önce
almıştım. Telefonuma mesaj atıp komplo teorileri ile ünlü bir köşe
yazarını
CNNTÜRK'e çıkartmamı istiyordu. Gelin görün ki karşıt görüşten
kimse o köşe yazarı ile ekrana çıkmayı kabul etmiyordu. Saygınlığı
sıfırın altındaydı. Bunu söyleyince mesajlar sıklaşmaya, ‘uyarılar'
artmaya başladı. Sonuçta değişen bir şey olmadı. Aynı konuları daha
düzeyli ifade eden köşe yazarları programa çıktı, o köşe yazarı
benim programa çıkmadı.
Baktım geçen gün ‘benim artık tarafsızlığımı yitirdiğim' yazıları
bir başka köşeden yazılmaya başlanmış bile…
Ben bu tehditlerden sonra çıtanın daha da düşeceğinden, her türlü
itibarsızlaştırma taktiğinin uygulanacağından eminim.
“Peki bu insanlar bu cüreti nereden alıyorlar?” derseniz, nereden
aldıklarını yayımlanan telefon sızdırmalarından anlıyoruz.
Türkiye bugün basın özgürlüğünde dünya liginde Gambiya veya Irak'ın
bile gerisindeyse bu öyle durup dururken bir günde olmadı.
Sadece ben bile geçmişe baktığımda onlarca gazeteci gibi daha önce
bizzat Başbakan Erdoğan tarafından ‘uyarıldığımı' görüyorum.
Ama öyle geceyarısı gelen bir ‘Alo Cüneyt!' telefonu ile değil.
Güpegündüz, binlerce kişinin izlediği bir mitingde her zamanki gibi
16 kanal canlı yayına geçmişken, milyonların huzurunda! Başbakan
Erdoğan Radikal'de yazdığım bir yazıyı beğenmemiş bizim patrona
fırça atıp işten atılmamı istiyordu. Beni gazetede tuttuğu için
‘Yazıklar olsun'du. Daha önce programa çıkarttığım tinerci konuğu
beğenmediğinde yaptığı gibi ya da öncesinde yine defalarca medya
karşısında başka haberlerden dolayı ‘uyardığı' gibi…
Şu anda Başbakan Erdoğan'ın yayımlanan diğer ‘uyarı' ses
kayıtlarına baktığım zaman kendimi hâlâ şanslı hissediyorum. Zira
uyarılar kapı aralarında, gece yarısı telefonları ile değil açıktan
yapılmış. Bizim patron ve yöneticiler her şeyi göze alarak ben ve
benim gibi gazetecilerin işten atılmaması için direnmişler. Diğer
gruplarda ortaya saçılanları görünce “Helal olsun Doğan Grubu'na”
diyorum…”
CİHAN
Yorumlar