Cuma hutbesinde 'kişinin hadini bilmesi' konusu işlencek

Ankara Müftülüğü, bu haftaki Cuma hutbesinin konusunu ‘kişinin sınırlarını bilmesi (Had)' olarak belirledi.

Google Haberlere Abone ol
Cuma hutbesinde 'kişinin hadini bilmesi' konusu işlencek

Ankara Müftülüğü, bu haftaki Cuma hutbesinin konusunu ‘kişinin sınırlarını bilmesi (Had)' olarak belirledi.

İslam dininin, bir ilim medeniyeti olduğu kadar, aynı zamanda bir irfan medeniyeti olduğu ifadesiyle başlayan hutbede, "Bu ilim ve irfanın öncelikli gayesi, insanı ve insanlığı yüceltmektir. İnsandaki tezahürü ise kişinin haddini ve sınırlarını bilmesi, ona göre davranışlar sergilemesi şeklindedir." denildi. 'Had' kelimesinin, insanın tabii hareket alanını, sınırlarını anlattığına vurgu yapılarak, bu sınırların Allah tarafından belirlendiği, gönderdiği vahiyler ve o vahiyleri açıklayan Hazreti Peygamber Muhammed (SAV) tarafından da açıkladığı belirtilerek, konuyla ilgili İsra suresindeki "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin." ayeti hatırlatıldı.

HUZUR VE MUTLULUK SINIRLARI

Söz konusu uyarının insanlara, yaşadığı hayat ve üzerinde maişet temin ettikleri dünya gibi, kendilerinin de sınırları olduğuna dikkati çektiği hatırlatılan hutbede, gerçekte bu sınırların, insanın hayattaki huzur ve mutluluk sınırları olduğu dile getirildi. "Bulunduğu konumu bilip ona göre davranan insan, haddini bilen insandır." cümlesiyle devam eden hutbe şöyle devam etti: "Haddini bilen insan, kimsenin hak ve sınırlarına tecavüz etmez. O, mütevazı, alçak- gönüllü, mutedil, saygı ve sevgi insanıdır. O, hiç kimseyi küçük görmez, kibirli ve kaba davranışlarda bulunmaz. Azgınlık ve sapıklığı, kendi sınırlarının altına düşmek olarak görür ve ona göre davranır. O, insan olarak kendisinden beklenen davranışları sergilediği gibi edep ve hayâ timsalidir. Kısacası o, hem kendine ve hem de içinde yaşadığı toplumuna faydalı olan, güven veren insandır. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV): 'Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayadır' buyurmaktadır."

"NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR"

"Nefsini bilen Rabbini bilir", "mütevazı olunuz ki, izzet sahibi olasınız", "ilim, ilim bilmektir, ilim, kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır" şeklinde sınırları çizilen bir ilim ve irfan medeniyetinin mensubu olunduğuna dikkat çekilen hutbede, bu sebeple, gerek Allah, gerekse diğer insanlar ve varlıklarla kurulacak ilişkilerde ölçülü olmak, haddi aşmamak, mensubu olunan medeniyetin asgari gereklerinden olduğunu kaydedildi. Ayrıca haram-helal, günah-sevap, doğru-yanlış ve güzel-çirkin gibi sınır ve ölçülerin Allah tarafından konulmuş ölçüler olduğu hatırlatıldı.

Bu ölçülere göre hareket etmek için mutlaka, her hakkı sahibine teslim etmek ve kendi sınırlarımızı bilip onları başkalarına çiğnetmemek ve bu sınırlar içerisinde hareket etmek gerektiği tavsiye edilen Cuma hutbesinde, "O halde kişinin haddini bilmesi, sanki yarın ölecekmiş gibi davranması ve hayatın sınırlarının farkında olması demektir. Yani Kuran ve sünnetin belirlediği sınırlar içerisinde bir hayat sürmesidir." temennisi iletildi.

Hutbe Kur’an-ı Kerim’deki "Ey mutlak güç sahibi olan Allah’ım, sen gücü dilediğine verirsin. Dilediğinden de çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin. Hayır, senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." ayeti zikredilerek sona erdi. CİHAN

Yorumlar