ÇHD: İş cinayetlerine zemin hazırlayan hükümet bunların hesabını vermelidir

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi üyesi avukatlar, Soma'da yaşanan facia nedeniyle ilçeye giden meslektaşlarına yönelik müdahaleyi kınadı. Adana Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında ÇHD Şube Başkanı Sefa Aydoğan,...

Google Haberlere Abone ol
ÇHD: İş cinayetlerine zemin hazırlayan hükümet bunların hesabını vermelidir

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi üyesi avukatlar, Soma'da yaşanan facia nedeniyle ilçeye giden meslektaşlarına yönelik müdahaleyi kınadı. Adana Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında ÇHD Şube Başkanı Sefa Aydoğan, Soma’da gerçekleşen maden kazasında 301 işçinin yaşamını kaybetmesini “göz göre göre gerçekleşen bir katliam” olarak değerlendirdi. Bu katliamın önlenmesi için gerekli tedbirleri almayan, buna uygun yatırımlar yapmayan işverenlerin Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlanan “Olası kastla birden fazla kişinin ölümüne neden olmak suçundan” yargılanmasını isteyen Aydoğan, “Soma’da karşılaştığımız tablo işçilerin yaşamında istisnai bir durum değildir. Sadece son on yılda 14 binden fazla işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Her gün yeni bir işçi ölümü haberi ile sarsılmaktayız. Soma’nın ardından İstanbul’da bir rezidans inşaatında çalışan işçi 7. kattan düşerek feci şekilde can verdi. Bu sabah Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde çalışan bir taşeron işçinin intihar haberini aldık. Sürdürdükleri ekonomik sosyal politikalarla iş cinayetlerine zemin hazırlayan hükümet siyasi ve adli olarak bunların hesabını vermelidir.” dedi.

AK Parti iktidarının maden kazası sonrası uygulamaları ile “despotik politikalarında” kendisini aştığını ve Türk halkıyla birlikte tüm dünyanın tepkisini çektiğini savunan Aydoğan, hükümetin Soma’da yaşamını kaybeden madenci yakınlarının feryadına dahi tahammül edemediğini ileri sürdü. Aralarında ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu avukat, sendika ve demokratik kitle örgütü yöneticilerine hukuksuz bir saldırıda bulunulduğunu iddia eden Aydoğan, demokratik tepkisini gösterenlerin hukuksuz olarak ve insafsızca darp edilip, kelepçelendiği ve yerlerde sürüklendiğini kaydetti.

Meslektaşlarının Soma’daki faciayla ilgili süreci izlemek ve ailelere destek vermek istemelerinin hukuk dışı bir şekilde engellendiğini vurgulayan Aydoğdu, şöyle devam etti: “Meslektaşlarımıza yapılan bu vahşi saldırıyı kınıyoruz. Maden sahasında gerekli önlemleri almakta ağır davranan Cumhuriyet Savcılığı, meslektaşlarımızın uğradığı saldırıya da sesini çıkarmamıştır. Olay yeri hukukun egemen olduğu bir alan haline getirilmeliydi. Bunun böyle olmadığı, şüphelilerin olay yerinde her şeye hakim oldukları, tedbir amaçlı olarak ilk andan itibaren gözaltına alınması gerekenlerin olaydan ancak 5 gün geçtikten sonra gözaltına alınmaları, delillerin karartılmaması için tedbir alınması gerekirken bunların yapılmadığı anlaşılmıştır. Acılı yurttaşların acısını yaşamasına dahi tahammül edemeyen iktidar, acıya; dayak, yasak, gaz, tazyikli su, TOMA ve gözaltı ile; yani gözdağı ile karşılık vermektedir. Bu tahammülsüzlüğün başbakandan başlayıp dalga dalga yayıldığı görülmektedir. Acılı insanların her türlü tepkisini hoşgörü ile karşılaması gereken başbakan, tamamen kontrolünü yitirmiş ve hoşgörü ile yurttaşları bizzat darp etmiştir. Hiçbir kolluk yetkisine sahip olmayan başbakanın müşaviri acımasızca yerdeki vatandaşı tekmelemiştir.”

BARO BAŞKANI ÇITIRIK: SİYASİ İKTİDAR AZGINLAŞMIŞTIR

Eyleme destek veren Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, siyasi iktidarın ‘azgınlaştığını’ öne sürdü. Meslektaşlarına yönelik saldırılarla topluma gözdağı verilmek istendiğini aktaran Çıtırık, “Artık saldırganlık başbakan ve onun emrindeki müşavirleri tarafından yerine getirilmektedir. Eleştiriye, hoşgörüye, tahammüle sabrı olmayan; tamamen ‘dediğim dedik’ anlayışı ile bu uygulamaların en ağır şeklini bizzat yerinde gördük. Soma’da bir işçinin kaderi olan iş kazası değildir. Soma’da yaşanan bir iş cinayetidir. Ve ‘bu işin fıtratında da vardır’ diyerek, geçiştirilecek niteliği de o kadar düşük değildir. Verilmesi gereken tutuklama kararları 6. günün sonunda yine ‘yasak savma’ babıyla ve beli isimler üzerinden verilmiştir. Aslında burada yargılanması gereken özelleştirmedir, taşeronlaşmadır, esnek ve kayıt dışı çalışmadır, sendikasızlaştırmadır. Baro olarak hukuki sürecin her aşamasını sonuna kadar takip edeceğiz.” şeklinde konuştu. CİHAN

Yorumlar