"Büyükşehir Yasası'yla tarım alanları ve ekosistem tahribata uğrayacak"
Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, 30 Mart 2014 tarihinden itibaren fiilen uygulanacak Büyükşehir Yasası'nın tarım alanlarına ve kırsala olan etkisini anlattı.
Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent
Gülçubuk, 30 Mart 2014 tarihinden itibaren fiilen uygulanacak
Büyükşehir Yasası'nın tarım alanlarına ve kırsala olan etkisini
anlattı. Doğal varlıklar ve kır yaşamının, ekosistem dengesi
gözetilmeksizin tahribata uğrayacağını vurgulayan Gülçubuk, tarımı
ve kırsalı meşakkatli yılların beklediğini ifade ederek burada
yaşayanları uyardı.
Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi tarafından düzenlenen,
'Büyükşehir Yasası'nın Tarım Alanlarına ve Kırsala Olan Etkisi'
konferansında konuşan Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, köylerin idari
olarak şehir nüfusuna dönüştürülebileceğini, ancak bin yıllık yaşam
geleneğinin devam edeceğini ifade etti. Prof. Gülçubuk, “Bunu
koparmak bu kadar kolay olmamalıdır. Kanun sadece ekonomik boyut
ile ön plana çıkmaktadır. Bireyi, kültürü, sosyolojik bakış açısını
dikkate almamaktadır. Bu haliyle tarımı, kırsalı meşakkatli günler,
yıllar beklemektedir. Yerel halka sorulmadan çıkarılan Kanun,
yerelin değerlerini ve sosyoekonomik yaşam biçimini etkileyecektir.
Katılımcılığı, karar almada yönetişimi göz ardı eden Kanun, birçok
soruna gebe görünmektedir.” diye konuştu.
Kanunun 14 ili kapsadığını ve ülke nüfusunun üçte birini
etkilediğini aktaran Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, şunları dile
getirdi: “Türkiye açısından çok önemli bir konu gündemde kendisine
zor yer buluyor. Kırsalın, çiftçinin ve tarımın geleceğini
ilgilendiren ve de biçimlendirecek olan Büyükşehir Kanunu gündemden
uzak tutulmaya çalışılıyor. Özellikle kırsaldakiler, kanun ile
geleceği biçimlenecek çiftçiler konuyu tam olarak ele alamadı,
kavrayamadı. Kırsaldakiler, tarım ile uğraşanlar kanunun kendileri
açısından gelecekte neler getireceğinin ya farkında değiller ya da
kestiremiyorlar. Oysa kanunda o kadar açık esaslar var ki, bunlar
doğrudan veya dolaylı neredeyse nüfusun üçte birini doğrudan
etkileyecek."
BİR GECEDE ŞEHİRLEŞTİLER
Kanun ile bir gecede kır nüfusunun yüzde 50’den fazla azaldığını
vurgulayan Gülçubuk şunları söyledi: “2011 yılında nüfusun yüzde
23,2’si kırsalda yaşıyorken, 2012 yılı sonu itibarıyla bu oran
yüzde 9’a düştü. Tabi bu azalış sadece idari bir tanımlamadan
kaynaklanan azalış, oysa kır nüfusu halen yerinde oturuyor,
yaşamına ve üretime devam ediyor. Tabi, bu azalış kır nüfusu için
iyi mi oldu, yoksa olumsuz mu? Bunu zaman gösterecek ama görünen
köydeki kılavuz bugünden de bazı ipuçları veriyor. Buradan şöyle
bir çıkarımda da bulunabiliriz: Kanun ile kentleşen bir ülke
durumuna geldik. Türkiye’de kırsal nüfusun en fazla olduğu iller
aynı zamanda büyükşehir kapsamına giren illerdir. Bu illerdeki
kırsal nüfusun artık kırsallık tanımı kalmamıştır. Mahalle
statüsüne dönüştürülen buralardaki köy ve kasabalar artık
geleneklerini, ortak kullanım alanlarını, mezarlıklarını,
çeşmelerini, maddi manevi değerlerini yitirme noktasına
gelmiştir.”
16 BİN KÖY MAHALLEYE DÖNÜŞTÜ
Kanun ile birden bire 16 binden fazla köyün mahalleye dönüştüğüne
dikkat çeken Prof. Dr. Gülçubuk, “Yüzlerce kasaba belediyesi
kapatıldı. Bundan sonra bu yerleşimlere hizmet nasıl gidecek, ne
kadar gidecek, uzaklık kavramı hizmet sunumunda ve hizmete erişimde
ne kadar etkili olacak belirli değil. Aslında kanunda yer alan ve
kırsalı, tarımı ilgilendiren maddeler üzerinden değerlendirme
yapmada ve temel çıkarımlarda bulunmada yarar vardır.”
açıklamasında bulundu.
Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde, 'Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Merkezi (YİKM)' adıyla bir kurum oluşturulduğuna
dikkat çeken Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, yasadan örnekler verdikten
sonra ortaya çıkan kaygıları da şöyle sıraladı: “Kanun bu hali ile
bazı uygulamalara, kullanımlara fırsat yaratacak bir düzenleme
niteliğini içinde barındırmaktadır. Aşağıdaki hassasiyetler
kırsalı, tarımı tedirgin etmektedir. Kanun; yeni rantlar
yaratabilir, meralar amaç dışı daha rahat kullanılabilir, doğal
kaynaklar üzerinde baskı artabilir. Kırsaldan yeni göç dalgası
ortaya çıkabilir. Süreçte sermaye için yeni ucuz işgücü ortaya
çıkabilir. Kırsal arazi kentsel arsaya dönüşecektir ve de kırsal
bölge topraklarının imara açılması kaçınılmaz olacaktır. İşte, bu
kaygılar kırsalda yaşayanları, tarım ile uğraşanları, geçmiş
izlerini kırsalda arayanları ve statüsü değişen yerleşimleri
tedirgin ve de tehdit etmektedir."
DOĞAL VARLIKLAR TAHRİBATA UĞRAYACAK
Yasa ile tüzel kişiliği sona eren köylerde rantçıların gözünü
diktiği kıyı alanları ve meralar korunamayacağı için amaç dışı
kullanıma açılacağına dikkat çeken Gülçubuk, “Böylece doğal
varlıklar ve kır yaşamı, ekosistem dengesi gözetilmeksizin
tahribata uğrayacaktır. Gelinen noktada haritalar değişti, kır
nüfusumuz azaldı, kentleşme arttı, kırda oturan kentli arttı,
kentte yeni kır sınıfı ortaya çıktı, kır-kent kaynaştırıldı. Kanun
bu hali kır nüfusunu azaltmakta, tarımsal üretim maliyetini ve
kırda yaşama maliyetini yükselmektedir. Köyler idari olarak şehir
nüfusuna dönüştürülebilir ama 1000 yıllık yaşam geleneği devam
ediyor. Bunu koparmak bu kadar kolay olmamalıdır. Kanun sadece
ekonomik boyut ile ön plana çıkmaktadır. Bireyi, kültürü,
sosyolojik bakış açısını dikkate almamaktadır. Bu haliyle tarımı,
kırsalı meşakkatli günler, yıllar beklemektedir. Yerel halka
sorulmadan çıkarılan Kanun, yerelin değerlerini ve sosyoekonomik
yaşam biçimini etkileyecektir. Katılımcılığı, karar almada
yönetişimi göz ardı eden Kanun, birçok soruna gebe görünmektedir.”
şeklinde sözlerini tamamladı. CİHAN
Yorumlar