Büyükada'daki toplantının perde arkası

Türkiye ile Almanya arasındaki krize tuz biber olan Büyükada'daki gözaltıların neden yapıldığı merak konusuydu. Konuyla ilgili Gerçek Hayat Dergisi'nde kaleme alınan Hamdi Koçoğlu imzasıyla yer alan yazıda toplantının perde arkası anlatıldı. Toplantının resmi adı, "Veri güvenliği"ydi diyen Koçoğlu, gerçekte ise konunun çok farklı olduğunu yazdı. Aynı toplantıda katılımcılardan birinin üzerinden 'bölünmüş Türkiye haritası'nın çıkması da dikkat çeken bir başka konu.

Google Haberlere Abone ol
Büyükada'daki toplantının perde arkası

Almanya’nın PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine verdiği açık desteğin ardından Türkiye ile gerilen ilişkiler, Büyükada operasyonu ile zirveye çıkmış durumda. Gündemin tam ortasına oturan Büyükada krizi, 5 Temmuz Çarşamba günü İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, Adalar ilçe ekipleriyle birlikte Büyükada’da bulunan Ascot Hotel’e düzenlediği operasyonla başladı. Savcılık sorguları tamamlanan 10 şüpheli, “silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçundan tutuklanmaları istemiyle nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edildi. Şüphelilerden Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Günal Kurşun, Özlem Dalkıran, Veli Acu, Ali Garavi ile Peter Steudtner tutuklanarak cezaevine gönderildi. Nalan Erkem, Şeyhmus Özbekli, Nejat Taştan, İlknur Üstün ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Konusu ‘veri güvenliği’

Büyükada’da 4 gün sürmesi planlanan fakat ikinci gününde çökertilen toplantıya, insan hakları örgütlerinde faaliyet yürüten kilit isimler katıldı. Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Nalan Erkem, Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nden İdil Eser, İnsan Hakları Gündem Derneği’nden Veli Acu, Günal Kurşun, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nden Nejat Taştan, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Özlem Dalkıran, HAK İnisiyatifinden Şeyhmus Özbekli, İnsan Hakları Eğitmeni İsveç vatandaşı Ali Gharavi ve Alman vatandaşı Peter Steudtner.

Toplantının görünürdeki konusu ‘veri güvenliği’ ile başlıyor. Operasyondan bir gün sonra bu kurumlardan yapılan açıklamalar ise veri güvenliğinden tamamen uzak, insan haklarının incelenmesiyle ilgili. Büyükada dosyasındaki çelişkiler yumağı işte ilk olarak burada gün yüzüne çıkıyor.

Kurumların toplantıdan haberi yok!

Toplantıya katılan isimler gizli bir faaliyet yürütmediklerini iddia etse de temsil ettikleri derneklerin hiçbiri toplantının önceden duyurusunu yapmamış. Güvenlik kaynaklarından öğrenilen bilgilere göre, söz konusu insan hakları örgütlerinin böyle bir toplantının varlığından bile haberi yok; o toplantıya temsilci gönderdiklerini dahi bilmiyorlar.

Finans kuklası araştırılıyor

Güvenlik güçleri, aralarında ajan olduğundan şüphelenilen isimlerin bulunduğu toplantıda Alman istihbarat örgütü BND’ye rapor sunmak için hazırlık yapıldığına dair şüpheleri derinlemesine inceliyor. Finansmanın BND tarafından sağlandığı düşünülürken, toplantı odasında bulunan isimlerden hangilerinin BND’ye çalıştığına dair soruşturma sürüyor. Toplantının tüm masrafları bir kişi tarafından ödenecekti, fakat ödeme yapılmayınca o kişi ortaya çıkmadı. Ayrıca toplantıya katılanların irtibatlı olduğu tek istihbarat biriminin BND olmayabileceği, başka ülkelerin istihbarat birimleriyle bağlantıların da araştırıldığı ifade edildi. Toplantıdaki isimlerin ayrıca, terör örgütlerinin tüm davalarını yakından takip ederek, Avrupa’nın yargılanma süreçlerine müdahale etmesi için girişimlere hazırlandığı da anlaşıldı.

Cihazlar polisin eline geçerse

İnsan hakları savunucularının yaptığı toplantının en önemli gündem maddesi, çantalarındaki dijital veriler emniyet güçlerinin eline geçerse, içerisindeki belgeler nasıl saklanacağı hazırlığıydı. Bu detay, Büyükada toplantısının aslında tüm şifrelerini çözecek kadar önemli. Operasyon sonrası ele geçirilen raporlardan öğrenilen bu bilgiler ve dijital verilerin çözülmesiyle ortaya çıkan gerçekler, toplantıda nelerin planladığını ve neden korunmak istediğini deşifre etti. Çünkü o dijital verilerde, ülkenin doğusunun Kürdistan olarak gösterildiği bir Türkiye haritası çıktı.

Bölünmüş Türkiye haritası

Skandal Türkiye haritası, sözde insan hakları savunucusu İsveç Uyruklu Ali Ghravi’ye ait dijital verilerden çıktı. Haritada, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri bölünmüş gösteriliyor. Haritanın tam halinde bütün Asya yer alıyor. Asya haritasında adeta, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünme planı bulunuyor. Türkiye sınırları içinde yer alan Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nin büyük bir bölümünün çizilen sınırla, Kuzey Irak ve Suriye’de Kürtlerin yaşadığı alanlarla birleştirildiği görülüyor.

PKK ile dirsek teması

Toplantıya katılan isimlerden bölücü terör örgütü PKK ve Fetullahçı Terör Örgütü ile bağlantıları olanlar da var. Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser’in telefon ve bilgisayarında yapılan incelemelerde, örgüte üye olmak isteyen bir PKK’lı doktorun mesajı bulundu. Mesajda, PKK’lı terörist “Uzun yıllar PKK’nın gerilla doktoruyum. Önümüzdeki yıllar Rojava’da DEAŞ’a karşı YPG bünyesinde cephede olacağım. Üyeliğim mümkünse AF Örgütü’ne üye olmak istiyorum. Bu ideolojime ters bir durum olmaz. Aksine onur duyarım.” diyor.

Toplantının FETÖ ayağı

Toplantıda yakalanan ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan FETÖ’nün yayın organlarından Today’s Zaman yazarı Günal Kurşun’un da ByLock kullanıcısı FETÖ’cülerle irtibatı belirlendi. Yrd. Doç. Dr. Günal Kurşun, KHK kapsamında FETÖ bağlantısı nedeniyle Çukurova Üniversitesi Ceza Hukuku öğretim üyesi iken ihraç edilmişti. Kurşun, hakkında açılan davadan dolayı FETÖ üyeliği suçlamasıyla Adana’da yargılanıyor. İnsan Hakları Gündemi Derneği üyesi Günal Kurşun’un Today’s Zaman gazetesinde FETÖ ve elebaşı Gülen’i koruyan yazılara imza attığı da ortaya çıktı. FETÖ’yü koruyan yazıları, terörist Gülen’in kendi resmi internet adresinden yayınladı. Kurşun, Today’s Zaman’daki 24 Aralık 2014 tarihli yazısında 17-25 Aralık’ın ardından o dönem İçişleri Bakanlığı’nın, Gülen hakkında INTERPOL’e gönderdiği elebaşının ABD’den iadesine yönelik kırmızı notayı eleştiriyor.

Toplantıda konuşulduğu belirlenen bir diğer detay ise, yakalandıkları takdirde güvenlik güçlerinin hangi yöntemlerle kolayca kandırılacağı noktasında. Stres yönetimi adı altında yapılan konuşmalarda, polis tarafından gözaltına alındıkları zaman, nasıl soğukkanlı davranıp, emniyet sorgusundan pot kırmadan kurtulmanın yöntemleri işlenmiş.

Merkel panik halinde

Türkiye’de terör faaliyeti yürüten her örgüte verdiği destekle Türk-Alman ilişkilerine büyük zarar veren Merkel hükümeti, Büyükada’da gözaltına alındıktan sonra ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla tutuklanan 6 şüpheliyi de savunarak büyük bir skandala imza attı. Almanya’nın Büyükada’da gözaltına alınan Alman vatandaşı Peter Steudtner’in tutuklanması üzerine Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın’ı Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak nota verdi.

Tutuklamaların ardından sert bir açıklamaya imza atan Almanya Başbakanı Angela Merkel, verilen kararın “tamamen haksız” olduğunu ileri sürdü. Merkel, “Alman hükümeti olarak bunu kınıyoruz” dedi. Merkel, Steudtner ve tutuklanan diğer şüphelilerle dayanışma içinde olacaklarını söyledi ve açıklamasını “Alman hükümeti, salıverilmesi için her düzeyde, yapabileceği her şeyi yapacaktır” diyerek bitirdi.

Niye Büyükada?

Toplantı için Büyükada’nın seçilmesi basit bir tercih mi, yoksa özellikle mi orada yapıldı? Bilindiği gibi, 15 Temmuz Fetullahçı darbe girişiminin yaşandığı gece Büyükada’da 2 gün boyunca gizli toplantılar yapıldığı ortaya çıkmıştı. Darbe girişiminin yaşandığı gün Türkiye’ye giriş yapan ve sır toplantı sırasında sık sık ABD ile telefonda temas kuran Barkey, hain kalkışmanın başarısız sonuçlanmasıyla 19 Temmuz’da Türkiye’yi terk etmişti. Barkey, grupla birlikte otelden çıkış yaptığı 17 Temmuz’da otel görevlilerine, üzerinde “Pensilvanya” yazan bir çan bırakmıştı. Bu detay sonrası operasyon düzenlenmiş ve soruşturma açılmıştı.

Yorumlar

asım alman gavuru ajanı ile suç üstü yakalandı bağırması ondan