Bursa Baro Başkanı: Bu kirlilik örtülemeyecek, hukuk, Anayasa ihlal ediliyor
Bursa Baro Başkanı Ekrem Demiröz, Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yürüten savcılara yönelik müdahalenin Anayasal suç teşkil ettiğini öne sürdü.
Bursa Baro Başkanı Ekrem Demiröz, Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve
rüşvet operasyonunu yürüten savcılara yönelik müdahalenin Anayasal
suç teşkil ettiğini öne sürdü. Savcı Muammer Akkaş'ın soruşturmadan
el çektiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın
Adalet Bakanı ile görüşmesinin de Anayasal suç olduğunu belirten
Demiröz, "Hukuk, Anayasa ihlal ediliyor. Bir Adalet Bakanı bunca
iddiaların, karmaşanın uçuştuğu sırada neden bir başsavcı ile
görüşür? Net söylüyorum; talimat vermek için. Çünkü HSYK’yı
toplamayı başaramadılar. HSYK’yı toplayıp o savcıların görevden
alınmasını başarsalardı o görüşme olmayacaktı. Bir Adalet Bakanının
Cumhuriyet Başsavcısı ile konuşması Anayasal suçtur. Aldığı
talimatları yerine getirmeye çalışan başsavcı da inanılmaz
bedelleri olan bir suç işlemiştir." dedi.
Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine ülkeyi sarsan soruşturma ve
yargıya müdahaleyi değerlendiren Bursa Barosu Başkanı Ekrem
Demiröz, hukukçular olarak; iddialar karşısında iktidarın, kendini
aklayabilmek için soruşturmanın yollarını ve önünü açmasını
beklediklerini, ancak tam tersinin yapıldığını söyledi. Demiröz,
istifa eden Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun
soruşturmada muhatap olduğunu, ancak Güler’in soruşturmanın
görevlilerini görevden aldığını hatırlattı.
ETHEM SARISÜLÜK ÖLDÜRÜLÜRKEN BABASINA HABER VERİLDİ Mİ?
Demokratik olduğunu iddia eden, hukukun gereklerini yapıldığını
söyleyen bir ülkede böyle bir şeyin yapılmasının mümkün olmadığının
altını çizen Baro Başkanı Demiröz, şöyle devam etti: "Doğru olan;
oğluyla ilgili doğru ya da yanlış haklı ya da haksız bir takım
suçlamalar karşısında üstelik ortaya çıkan delillerin de ciddi
olduğunu belirtelim, istifa etmeliydi. Ama ne yaptı? Hem iktidarı
korumak hem de oğlunu korumak için soruşturmayı yürütenleri
görevden aldı, 500’e yakın polis görevinden alındı. Biz, yine
iktidarın iddialar karşısında olumlu tavır alacağını, kamuoyunda
oluşan şüphelerin giderilmesi için soruşturmanın önünü açacağını
zannederken bunun kapatılması için tavır içerisine girdiler.
Hükümetin ilgilileri, Başbakan işin esasından bahsetmiyorlar,
efendim para kasaları bulunmuş, ayakkabı kutularından milyon
dolarlar çıkmış, yok bir vakıf üzerinden büyük yolsuzluklar
gerçekleşmiş, üstelik de Sayın Başbakanın oğlunun adı üzerinden
kurulmuş bir vakıf. Bunlara değinilmeden ‘bu nasıl olur?’ dendi.
İçişleri Bakanının oğlu gözaltına alınıyor, İçişleri Bakanının
haberi yok. Sanki bu ülkede gözaltına alınan her çocuğun babasına
haber verildi. Çocuklarımız öldürülürken, örneğin Ethem Sarısülük
öldürülürken babasına haber verildi mi? Haber verilseydi suç
olurdu."
'POLİSİ DEĞİL; İDDİALARI ANLAT'
Yargının bağımsız olması gerektiğini anlatan Bursa Baro Başkanı
Ekrem Demiröz’e göre; yargı idarenin denetimine de açık olmamalı.
Demiröz, "Bu mantık öyle noktaya taşındı ki, herkes algıyı bozmak,
mevcut yolsuzluğu unutturmak için birçok argüman kullandı. Bakan
çocuklarından birinin evinde arama yapılırken bir polis biraz
kaykılmış, elinde tespih, ayak ayak üstüne atmış. Sayın Başbakan
iki mitingde bu polisi anlattı. Orada olanları değil, polisi
anlattı. Sayın Başbakan şunu hatırlamalı; bir milletvekilinin
oğlunun karşısında polisler hazır ola geçti ve susta durdular.
Tabii ki o polisin kaykılmasını ayıplayabiliriz ama yine de o
polisi milletvekilinin oğlunun karşısında hazır ola geçen polislere
tercih ederim. Sayın Başbakan dün bunu eleştirmemiş, böylelikle
dikkatimizi polisin oturma şekline yönlendiriyor." diye
konuştu.
'NEDEN GÖREV YAPAN BİR SAVCININ ELİNDEN DOSYAYI ELİNDEN
ALIRSINIZ?'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan dönüşü soruşturmada adı
geçen bakanlarla el ele poz vererek, ‘yol arkadaşı yoksa, yol neye
yarar’ dediğini hatırlatan Demiröz, ertesi gün bakanların istifa
ettiğini söyledi. Demiröz şunları söyledi: " 'Bu insanlara sahip
çıkıyor’ diye düşündük. Ertesi günü istifa etti bakanlar. Daha 36
saat geçmeden, ‘kötüleri aramızdan ayıkladık’ dedi. Kesinlikle
dengesi bozulmuş, ne bir hukuksal kavrama ne bir siyasi kavrama
oturmayacak müthiş bir dengesizlik yaşanıyor. Adalet Bakanı gitti
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile görüştü. Bir
Adalet Bakanı bunca iddiaların, karmaşanın uçuştuğu sırada neden
bir başsavcı ile görüşür? Net söylüyorum; talimat vermek için.
Çünkü HSYK’yı toplamayı başaramadılar. HSYK’yı toplayıp o
savcıların görevden alınmasını başarsalardı o görüşme olmayacaktı.
Bu görüşmenin sonuçlarını hep beraber gördük. Ne yaptılar?
Soruşturmayı yürüten savcının elinden dosyayı aldılar. Şimdi, siz
kuşku duymaz mısınız? ‘Dere geçerken at değiştirmek’ benzeri durum
yaşanmıyor mu? Neden görev yapan bir savcının elinden dosyayı
elinden alırsınız? Onun takip ettiği işleri denetim altına almak
için. Hükümet şunu niye yapmıyor; Bilal Erdoğan’ın taraf olduğu
vakıfla ilgili yolsuzluk iddiaları mı var? Sayın Başbakan çıksın,
‘vakfın tüm hesaplarını açın’ desin. Bunu yapmıyor. Bütün gizlilik
esası olan soruşturmayı bir kenara koyuyorum, diğer konularda halkı
doğru bilgilendirme yapsınlar."
'HALK BANKASI GENEL MÜDÜRÜ SAFMIŞ, KEŞKE HERKES ÖYLE SAF OLSA'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Halk Bankası Genel Müdürü için
‘saf’ kelimesini kullandığını belirten Bursa Baro Başkanı Ekrem
Demiröz, "Saf olmanın bedeli 4-5 milyon dolarsa, keşke tüm
insanlarımız saf olsa. Para sayma makineleri, kasalar, ayakkabı
kutuları. Açıklamaya bakın, ‘Efendim dış mihraklar, yok Gezi’yi
başlatanlar, yok ABD, yok İsrail.’ Siz, işin esasını
gizleyemezsiniz, işin esasını konuşursunuz, ondan sonra bir
operasyona, kirli tezgaha dönüşmüşse onu da sergilemeyi ihmal
etmezsiniz."
'BU OLAYLAR DOĞRU MU, DEĞİL Mİ? MİLLİ İRADE BUNU MERAK EDİYOR'
Başbakan Erdoğan’ın ‘Bu, milli iradeye saldırıdır’ sözünü de
değerlendiren Demiröz, "Doğruysa tabi bakan çocuklarının çaldığı
paralar milli iradeyle bir ilgisi yoktur. Milli irade şunu istiyor;
bu olaylar doğru mu, değil mi? Milli irade bunu merak ediyor. Algı
yönetimini bozmaya çalışıyorlar. Milli irade diyorlar, barış
sürecini anlatıyorlar. Bunların hepsi doğru ama sen bana
kasalardan, tapelerden, yolsuzluklardan, çıkar örgütlenmesinden söz
et. Paralel devlet ama asıl devletimin sorgulamama izin
vermiyorlar. İddiayı söylüyorum, asıl devletim ne yapmış; çalmış.
Ne yapmış; tezgah kurmuş. Asıl devleti konuşmayacaksın, işin
esasını konuşmayacaksın, mazrufa gelmeyeceksin, zarf üzerinden
algını değiştireceksin. Anayasal suç işliyorlar. Başsavcı da aynı
şekilde. Böyle bir sorgulamada, soruşturmada hiçbir gerekçe
gösterilmeden dosyadan savcının anlatımıyla, savcıyı görevden
alıyorsun." şeklinde konuştu.
Soruşturmayı yürüten savcıya ilave olarak 2 savcının daha
görevlendirilmesinin ‘yoğun soruşturmada yardımcı olsunlar’ diye
algılanmasına rağmen gerçeğin öyle olmadığını savunan Demiröz,
Başsavcı Turan Çolakkadı’nın genelge yayınlayarak iki imza şartı
getirdiğini hatırlattı. Demiröz, açıklamasında şu ifadelere yer
verdi: "O zaman ağır ceza mahkemesindeki heyetlerde 3 kişi var,
oraya dört kişi daha atayalım. Sonra diyelim ki ‘Çoğunluğa göre
karar verilecek.’ Hukuk, Anayasa ihlal ediliyor. Bir Adalet
Bakanının Cumhuriyet Başsavcısı ile konuşması anayasal suçtur.
Aldığı talimatları yerine getirmeye çalışan başsavcı da inanılmaz
bedelleri olan bir suç işlemiştir. Adli Kolluk Yönetmeliği,
soruşturmadan önce valiye bilgi verilmesini öngörüyor. Ben valiyim,
örneğin Adana Valisi öğrenci evleri konusunda ‘Başbakanın
açıklamaları benim için talimattır dedi. Ben bunu talimat olarak
algılarım. Hiçbir zengini, milletvekilinin, hiçbir başbakan
hakkında yolsuzluk yapamazsınız, kasalar da uçardı, ayakkabı
kutuları da uçardı. İnanılmaz telaş içerisinde iktidar. Sürekli
meşruiyet kaybeden bir durumdalar. Kötü bir algı vardır, ‘Yapanın
yanına kar kalıyor.’ Umut ediyorum bu soruşturmalar eğer gerçekten
ki yapılan yolsuzlukları, hırsızlıkları, kayırmaları ortaya
çıkarsın, bu kötü ilişkilerin taraflarını cezalandırsın, onlara
bedel ödetsin. Yeni Türkiye’nin ve temiz siyasetin bir şansı
olabilir bu. İnsanlar artık şuna inanır, ‘Evet, bir gün gerçekler
ortaya çıkar, hırsızlıkların, namussuzlukların hesabı sorulur’
denirse o zaman bu eğilimi olan insanlar bile çok dikkatli olmak
zorundalar ya da deveyi amuduyla değil küçük parçacıklar halinde
götürür. Hırsızlığa tanınan meşruiyet kültürü biter. Hırsızlıkları
doğal buluyorlar. Elbette kimsenin felaketinden mutluluk çıkarmam.
Umarım bu gelişmeler yeni Türkiye’nin yolunu açsın."
'SAVCILAR CESUR OLSUN; ARKALARINDAYIZ'
Soruşturmadan el çektirilen Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın
‘hukukçular sahip çıksın’ açıklamasını da değerlendiren Bursa Baro
Başkanı Ekrem Demiröz, "Sonuna kadar arkasındayız. Hiç tanımam o
savcıyı, ne tür düşünceler taşıdığını bilmem. Ama bir soruşturmada
bizi ikna edecek yasal dayanakları olmayan, ahlaki dayanakları
olmayan görevden alınmalara sonuna kadar karşıyız. Bağımsız
yargının ne olduğunu, ne olması gerektiğini kirli durum gösteriyor.
Umarım, halk bunu görür ve bağımsız yargı için verdiğimiz
mücadelede artık hukukçuların yanında yer alır. Başaramayacaklar,
bu kirlilik örtülemeyecek. O savcıların yanındayız, tüm savcı ve
hakimlere şunu öneriyorum; cesur olun, iktidarı taliplerine göre
değil hakkın ve hukukun gereklerine göre davranın tüm barolar,
Barolar Birliği, tüm hukukçular olarak yanlarında olmaya söz
veriyoruz." dedi. CİHAN
Yorumlar