Belgeyi Büyükerşen Kitabında Yazmıştı
Bildirinin ayrıntıları Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in 'Zamani Durduran Saat' adlı kitabında yer alıyor.
Büyükerşen o dönem 23 yaşında akademi öğrencisi ve aynı zamanda
sansür nedeniyle matbaası mühürlenen yerel Sakarya Gazetesi'nin
yazı işleri müdürü olduğunu söyledi. Büyükerşen, bildiriyi
ayaklanma olmasın diye Tuğgeneral Kireçtepe'nin kaleme aldığını,
kendilerinin de bu bildiriyi bastıklarını, ancak Milli Güvenlik
Komitesi'nin bildiriyi tasvip etmediğini belirtti.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Yılmaz
Büyükerşen, Başbakan Erdoğan'ın gündeme getirdiği 'Eskişehir Örfi
İdare Kumadanlığı Tebliği' başlıklı bildirinin 27 Mayıs 1960
İhtilalinde Eskişehir ve Kütahya illeri Sıkıyönetim Komutanı
Tuğgeneral Bedii Kireçtepe tarafından yazıldığını anlattı. O
yıllarda kendisinin halen yayınını sürdüren yerel Sakarya
Gazetesi'nde yazi işleri müdürü olarak görev yaptığını belirten
Büyükerşen, ihtilal öncesi gazetelerin büyük bir baskı altında
olduğunu ve sansüre maruz kaldıklarını söyledi.
İHTİLAL ÖNCESİ SANSÜR
Sansür nedeniyle Sakarya Gazetesi'nin de 1 ay süreyle
kapatıldığını, kendisinin de mahkemelerde yargılandığını ifade eden
Büyükerşen şöyle devam etti:
"Muhalefet liderlerinin susturulması için sansür uygulanıyordu.
Sansür uygulamalarında gazeteler bugünkü teknolojileriyle sayfaları
anında yenilenmediği için, sansüre uğrayan haberlerin olduğu
sütunlar boş kalırdı, beyaz çıkardı. Herkes de merak ederdi. Burada
ne haber var diye. Genellikle İsmet Paşa'nın, Osman Bölükbaşı'nın
ve diğer muhalefet liderlerinin beyanlarına konulan yasaklardı.
Daha sonra gazetelerin yüzölçümünden belli ölçüler beyaz çıkarsa o
gazetenin SEKA'dan kağıt tahsisi ve bir de resmi ilanını
keserlerdi. Yetmedi, bir de matbaaları mühürlerlerdi. Sakarya
Gazetesi'nde de İsmet Paşa'nın bir beyanatı vardı. Gece yarısı saat
23.00- 23.30 gazete baskıya girerken yasak kararı geldi.
İmzalattılar, yazı işleri müdürü de bendim. Ondan sonra biz de
tuttuk o sayfada boş kalırsa kağıt ve resmi ilan kesilir diye o
yere Demokrat Parti'nin duvar ilanlarındaki el işareti ve altında
da 'Yeter artık söz milletin' sözlerini koyup baskıya verdik.
Böylece kurtulduk atlattık dedik. Ancak sabah geldiğimde matbaanın
mühürlendiğini yayının yasaklandığını öğrendik. Bir ay çıkmadı
gazete."
BENİ EVDEN ALDILAR
Gazete matbaasının mühürlü olduğu dönemde 27 Mayıs 1960 ihtilalinin
olduğunu belirten Büyükerşen, bu konuya 'Yılmaz Büyükerşen. Zamanı
Durduran Saat' adlı kitabında da yer verdi. Büyükerşen kitabında,
yaşadıklarını şöyle anlattı:
"27 Mayıs sabahı bir askeri cipin bizim evin önünde durduğunu
gördüm. Bir astsubay indi içinden, sağa sola bakınırken, pencerenin
bir kenarından onlara bakan babama doğru 'Yılmaz Büyükerşen'in evi
burası mı?' diye sordu. Babamla birlikte, ben de doğruldum ve
pencereyi açarak 'Evet burası' dedim. Astsubay 'Sizi Merkez
komutanlığından istiyorlar. Hemen hazırlanın sizi götüreceğiz'
dedi. Ben hemen giyinip aşağıya inerken annem ve babam endişeli
gözlerle bana bakıyorlardı. Cip, Merkez komutanlığı bahçesine
girerken, yakinen tanıdığımız ve Güzeliş Kitapevi'ndeki kulisin
müdavimlerinden merkez komutanı havacı albay Muammer Atayurt beni
sevinçle kucakladıktan sonra 'Cipe tekrar bin ve matbaa
mürettipleri ile makinistleri, git evlerinden derhal al getir ve
matbaanızın mühürlerini koparak içeri girin. Ben size acele
basacağınız bir şey getireceğim, o şeyin dağıtımını da sizin Türk
Devrim Ocağı üyeleri yapacak. Onu da hemen örgütle' dedi. Ben de
herhalde gazete basacağız' diyordum. Az sonra Merkez Komutanı
Muammer Atayurt da elinde bir yazıyla geldi ve 'Bu el ilanından
yüzlercesini acele basın, çünkü şehirde her yere dağıtılacak.
Komutanın emri' dedi."EL İLANI DENİLEN YAZI BİLDİRİYDİ
Büyükerşen, el ilanı denilen yazının Eskişehir ve Kütahya illeri
Sıkıyönetim Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe'nin Eskişehir halkı
için kaleme aldığı bildiri olduğunu belirtti. Altında Tuğgeneral
Bedii Kiteçtepe imzası bulunan 'Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı
Tebliği' başlıklı bildiride şunlar yazıyordu:
"Ankara'daki bütün hükümet erkanı ve Demokrat Parti başkanları
yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberinde 12 uçak
dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar.
Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Reisi cumhur Celal Bayar
Askeri Kumandanlık tarafından tevki edilmiştir. Eskişehir'de
matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır. Dikkat
Dikkat Dikkat. Vatanseverliğinize hitap ediyoruz D.P. İl İlçe ve
Bucak Başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini
ve askeri kuvvetleri gelinceye kadar salınmamalarını rica
ederim."MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ'NİN DUYURUSU VE YEMİN
Bastırdıkları bildirilerin görevli bir astsubay nezaretinde
dağıtıldığını kaydeden Büyükerşen öğleden sonra radyodan
Alparslan'ını sesi ile Milli Birlik Komitesi'nin yeni duyurusunun
okunduğunu anlattı. Büyükerşen kitabında bununla ilgili şu
ifadelere yer verdi:
"Anons 'Dikkat dikkat sayın Eskişehir halkına' diye başlıyordu ve
'Eskişehir'de bir takım art niyetli kişilerin bildiri dağıttıkları
haberi alınmıştır. Kendileri görüldükleri yerde askeri güçlere
derhal haber verilmesi' diye devam ediyordu. Hepimiz birbirimize
baktık. 'Vay canına demek karşı bildiri dağıtanlar da var' dedi
başçavuş. Ardından ilave etti 'Arkadaşlar gözümüzü dört açalım'.
Daha Merkez komutanlığı bahçesine girer girmez Muammer Albay dışarı
fırlayarak 'Çocuklar ben de sizleri bekliyordum. Komutan acele sizi
istiyor. O arabadan inip şu inzibat cipine binin, doğru garnizona.
Garnizonda Tuğgeneral Kireçtepe bizlere 'Genç arkadaşlar, sabık ve
sakıt iktidar mensuplarından kazasız belasız kurtulduk.
Biliyorsunuz burası DP'nin kaleci, hükümet mensuplarını burada
yakaladık. Ancak halkın bu 27 Mayıs harekatına karşı çıkması ve kan
dökülmesi ihtimali vardı. Ben psikolojik savaş olarak, basıp
dağıttığınız tebliği kaleme aldım. Ama Ankara bunu doğru bulmadı.
Zaten adamları da yakaladık. Sizlerden ricam var. Size dağıttırdım
bu bildiriyi, en az beş yıl aramızdaki 'Bir sır' olarak saklamanız
için sizden yemin etmenizi istiyorum. Biz askerler silah ve bayrak
üzerine yemin ederiz. Siz sivilsiniz onun için şu bayrağı tutarak
yemin edebilir misiniz?' dedi. Makam odasındaki bayrağın ucunu
tutarak yemin ettik ve beş yıl boyunca kimseye tek bir söz bile
söylemedik."
Yılmaz Büyükerşen, "Beş yılın sonunda ilk olarak Prof.Dr.Orhan
Oğuz'a söyledik. Bilinsin ki tarihin bu noktası karanlık kalmasın
istedik. Celal Bayar'a da kendimiz söyleyecektik. Görüşmenin
olacağı gün hastalandı. Daha sonra da vefat etti, kendisine
söyleyemedik" dedi.
İHTİLAL KÖTÜ
Bildirinin sadece kendi kitabında değil, kendisinden öne başka
kitap ve belgelerde de yer aldığını söyleyen Büyükerşen şunları
kaydetti:
"Ben olayın içyüzünü anlatıyorum kitabımda. Özellikle basına sansür
ihtilal sebeplerinden bir tanesiydi. Basın susturulmuştu. Basına
sansür vardı. Gazetelerin sayfalarında diğer muhalefete ait
haberlere sansür konulurdu ve çıkarılan haberlerin sütunları boş
kalırdı. Komutan bu bildiriyi kendisi hazırlamıştı. Karşı ayaklanma
olmasın, halk ayaklanması olmasın ihtilale karşı diye. Kendisi
düşünüyor, kendisi yazıyor, kendisi bastırıp dağıtılmasını istiyor.
Fakat Ankara'ya da bildiri dağıtılıyor diyor. Ben yazdırdım
demiyor. Ankara tasvip etmiyor, Milli Birlik Komitesi tasvip
etmiyor. Milli Birlik Komitesi 'Derhal bunları dağıtanlar
yakalansın' diyor ki. Ama bizi yakalamadılar. Çünkü onların
emriydi, sıkıyönetim komutanının emriydi. Kendisinin isteği üzerine
oldu zaten. Kendisi yazmış, kaleme almış onu. 27 Mayıs sabahı biz
ne olduğunu bilmiyoruz ki. Bilsek de bir şey diyemezsin ki adam bas
diyor. Ben de bunlara kitabımda yer verdim. Tarihin o noktası gizli
kalmasın diye. İhtilal ne kadar kötü. Bir sıkıyönetim komutanı
neler yapabiliyor."
Yorumlar