Bayrak yürüyüşü caddeye sığmadı

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği’nin düzenlediği bayrak yürüyüşü caddeye sığmadı. Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan basın açıklamasından sonra grup, Zafer ve İstanbul üzerinde yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte her iki caddede...

Google Haberlere Abone ol
Bayrak yürüyüşü caddeye sığmadı

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği’nin düzenlediği bayrak yürüyüşü caddeye sığmadı.

Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan basın açıklamasından sonra grup, Zafer ve İstanbul üzerinde yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte her iki caddede yoğun bir kalabalık oluştu.

Meydanda konuşan Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi A. Yücel Karabacak, iki gün önce PKK'lı teröristlerin Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki 2. Hava Kuvveti Komutanlığı'nda asılı bulunan Türk bayrağını indirdiğini hatırlattı. Karabacak, askeri bölgenin içine girip Türk bayrağını indiren hainlere güvenlik güçlerinin herhangi bir müdahalede bulunmadığını söyledi.

Bayrağın, bir milletin varlığı, bağımsızlığının sembolü ve tarihinin hatırası olduğunu ifade eden Karabacak, “Bayrağın değeri, yapıldığı kumaşla değil, dalgalanması için ödenen bedelle ölçülür. Türk bayrağı dışında rengini, milletinin kanından almış başka bir bayrak yoktur. Askeri olarak bayrak ve sancağına hakaret edilmesine göz yummak, en büyük milli şerefsizlik olarak kabul edilmiş, tarihte bayrağa hakaret, padişaha ve devlete hakaret suçu ile ayni derecede tutulmuştur. Bayrağın kutsallığı, savaş meydanında en yüksek derecesini bulur, bayrağı yere düşürmemek için en yüksek rütbeli askerlerin dahi en küçük bir tereddüt göstermeden şehitliği göze aldıkları görülürdü. Zira bayrağın düşmesi, mağlubiyetle eş değerdir.” dedi.

Karabacak, sözlerine şöyle devam etti: “Malazgirt'te, Kosova'da, Mohaç'ta, Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da bayrak yere düşmesin diye nice yiğitler canlarını seve seve vermişlerdir. 1984 yılından beri PKK terör örgütünün eli kanlı canileri, bayrağımızı indirmesinler, ülkemizi bölmesinler diye kuş uçmaz kervan geçmez dağlardaki karakollarda on binlerce evladımız toprağa düştüler ve bu kutsal bayrağı şimdiki nesillere, bugünkü iktidara selametle teslim ettiler. Biz, bayrak denince Ulubatlı Hasan'ı biliriz; kınalı kuzularımızı biliriz. Kurtuluş Savaşı'nda 'Ölürsem kefenim olur' diyerek göğsünde bayrak taşıyan kahramanlarımızı hatırlarız. 'Bayrak inmez, ezan dinmez' diye şehit olan yavrularımıza ağlarız. Bu millet, tarihin var olduğu günden bugüne değin kendisini, varlığını ve bağımsızlığını sembolleştirdiği ve kutsal bildiği bayrağı dalgalansın diye sayısız şehit vermiş, kan dökmüştür. Siyasi iktidarın yıllardır 'Analar ağlamasın' palavrasıyla devleti değersizleştirme; şehitlik, gazilik, bağımsızlık gibi kavramları milletimizin dimağından söküp atma, teröristle aleni, gizli pazarlık yapmak suretiyle, devletimizin varlığına kast edenlere İtibar kazandırma politikası, sonunda bayrağımızın indirilmesi noktasına kadar gelmiştir.”

Başbakan'ın yaptığı açıklamada bu işin sorumluları hakkında gerekenin yapılacağını söylediğini hatırlatan Karabacak, "Biz de diyoruz ki ey Başbakan sorumlu mu arıyorsun? PKK'ya Açılım adıyla yıkım projesini başlatan kim ona bak, PKK'yla pazarlığa oturarak Türk milletinin ve devletinin onurunu zedeleyen ve yaralayan kim ona bak. Şehirlerin merkezinde otobüsleri, itfaiye araçlarını yakan,yol kesen kimlik kontrolü yapan,daha dün otobüsü durdurup 23 öğretmenini kaçıran PKK'ya bu cesareti veren, şımartan ve azdıran kim ona bak, Kürdistana selam olsun diyerek PKK'nın hedeflerini kabullenen kim ona bak.Sorumlumu arıyorsun önce kendine bak Başbakan . Ve bu vebalde bir kez olsun sorumluluk al Hükümetinle birlikte istifa et.” şeklinde konuştu.

Karabacak, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu durum, AKP'nin iktidara geldiği dönemlerde dile getirdiği sindire sindire kabul ettirme stratejisinin, terör örgütüne karşı mağlubiyeti kabul ettirme aşamasıdır. Kutsal Türk bayrağını dahi seçim malzemesi yaparak milli değerlerimiz üzerinden siyasi rant elde etme peşinde koşan AKP iktidarı, bugün bayrağımızın yerlere atılmasının tek müsebbibidir. Bugün gördük ki bayrak, reklam filmleriyle değil; kararlılıkla, sarsılmaz bir iradeyle korunuyor. Bugün gördük ki bayrağı yükseklerde tutmak için söz vermek değil can vermek gerekiyor. Devletin bayrağı azdırılan, semirtilen, şımartılan, sırtı sıvazlanan terörist çapulcuların ayaklanma provası ile vatanı korumakla görevli askeri birliğe girilerek indirilmiştir. Askeri gözetleme kulesi darmadağın edilmiştir. Açılım sürecinde gelinen noktada tek bir silahlı kuvvetler mensubu bu menfur saldırıya cevap verememiştir. Teröristler askeri birliğimizden zafer işaretleri ile inlerine dönerken, milletimizin yüreğine kan damlamıştır. Gelinen durumun şerefi Başbakan'a, yardımcılarına, bakanlarına, hükümetin ve iktidar partisinin tüm yöneticilerine, Genelkurmay Başkanı'na, açılım düzeni içinde yer alan başta malum sendikacılar ve onların üyeleri ile olan biteni görmezden gelip iktidara güç ve kuvvet sağlamaya devam eden halkımıza aittir. Rengini sayısız şehidimizin kanından alan, varlığımızın ve bağımsızlığımızın sembolü bayrağımıza yapılan bu saldırıyı lanetliyor, bu rezalete seyirci kalan tüm kişi, kurum ve kuruluşları kınıyorum.” CİHAN

Yorumlar