"Basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki olağanüstü hal kalkmalıdır"
Gazetecilere Özgürlük Plaftormu (GÖP) Dönem Başkanlığı’nı yürüten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti; son internet düzenlemeleri, Azeri gazetecinin attığı Tweetler nedeniyle sınır dışı edilmesi ve Başbakan'ın medyaya direkt müdahale örneklerinin basın ve ifade.
Gazetecilere Özgürlük Plaftormu (GÖP) Dönem Başkanlığı’nı
yürüten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti; son internet düzenlemeleri,
Azeri gazetecinin attığı Tweetler nedeniyle sınır dışı edilmesi ve
Başbakan'ın medyaya direkt müdahale örneklerinin basın ve ifade
özgürlüğü üzerindeki olağanüstü hali ağırlaştırdığına dikkat
çekti.
Gazetecilere Özgürlük Plaftormu Dönem Başkanı Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti’nin açıklaması şöyle: “Son günlerde Türkiye’de basın ve
ifade özgürlüğü üzerindeki olağanüstü hali de ağırlaştıran adımlar
atılmaktadır. TBMM Genel Kurulu’ndan geçen internet düzenlemeleri
bunun en önemli örneğidir. Bu yasal düzenleme, basın ve ifade
özgürlüğü ile kişisel verilerin korunması hakkına müdahaledir.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), tüm içerik
sağlayıcılardan hiçbir sınırlama olmaksızın bilgi isteyebilecek,
içerik sağlayıcılar da TİB’in istediği tedbirleri uygulama
yükümlülüğü altında olacaktır. Yasal düzenlemenin Anayasa ile
korunan kişisel veriler ve Basın Kanunu çerçevesinde korunan
gazetecilerin haber kaynaklarını koruma hakkını ne kadar
etkileyeceği ise henüz belli değildir. Bu konudaki kuşkularımız da
sürmektedir.
Tüm erişim sağlayıcıların birer sansür aracı olarak mahkeme
kararlarının dahi ötesine geçebilecek uygulamalar yapmasının önü
açılmıştır.
İçeriğin yayından çıkarılmasına ilişkin düzenlemede cevap hakkı
kaldırılmış, TİB başkanının iki dudağı arasına çıkacak söze
bağlanmıştır. TİB’e başvuru sonucunda özel hayatın gizliliğine
ilişkin içeriklere erişimin engellenmesi kararlarının önü
açılmıştır. Özel hayat kavramı birçok hukuki menfaatle
yarışabilecektir. Kamu görevlileri söz konusu olduğunda, ifade
özgürlüğüne ağırlık verilmesi gerekecektir. Böyle bir tartma
mekanizması olmadan erişimin engellenmesi kararı verilebilmesi
ifade özgürlüğü önünde ciddi bir tehdittir.
Sosyal medyayı ustalıkla kullanan Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün bu yasaya onay vermeyeceği umudunu taşıyoruz. Azeri
gazetecinin sınır dışı edilmesi ifade özgürlüğü üzerinde baskıdır.
Azeri gazeteci Mahir Zeynalov’un sınır dışı edilme kararı ifade
özgürlüğünü kullanan bir gazeteci üzerinde baskı kurulmasıdır.
Tahammülsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün bir örneğidir. Bu karar,
Türkiye’de görev yapan yerli ve yabancı tüm gazeteciler için bir
tehdit oluşturmaktadır. Bu karardan ivedi olarak dönülmesini ve
uluslararası alanda insan hakları ve iletişim hakları açısından
düşürüldüğümüz ayıplı duruma son verilmesini istiyoruz. Başbakan'ın
medyaya müdahalesi malumun ilanıdır. Başbakan ve çevresinin uzun
süredir bazı gazetelerin patronaj kesimine baskı yaptığı, haberler
ve köşe yazıları dolayısıyla müdahalelerde bulunduğu kamuoyunca
bilinmekteydi.
Son olarak Habertürk’e yapılan müdahale de iktidarın medyaya
müdahalesinin sürdüğünün bir kanıtıdır, malumun ilanıdır. Bağımsız
ve bağlantısız bir gazeteciliğin Türkiye’de yeniden yeşermesi için
parlamentoyu, iktidarı, ana muhalefet partisini ve
meslektaşlarımızı çaba göstermeye çağırıyoruz."
CİHAN
Yorumlar