Basın Konseyi'nden Konya polisinin tavrına tepki

Konya Basın Konseyi Başkanı Ahmet Hakan Bahçıvan, bir öğretmenin, eşi ve çocuklarının gözleri önünde güpegündüz kelepçelenerek gözaltına alınması ve bir tartışmayı yatıştırmak isteyen gazetecilerin biber gazı sıkılarak gözaltına...

Google Haberlere Abone ol
Basın Konseyi'nden Konya polisinin tavrına tepki

Konya Basın Konseyi Başkanı Ahmet Hakan Bahçıvan, bir öğretmenin, eşi ve çocuklarının gözleri önünde güpegündüz kelepçelenerek gözaltına alınması ve bir tartışmayı yatıştırmak isteyen gazetecilerin biber gazı sıkılarak gözaltına alınmalarına tepki gösterdi.

Konya Basın Konseyi Başkanı Ahmet Hakan Bahçıvan, konuyla ilgili Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) yaptığı açıklamada, ilde iki gündür yaşanan olayların üzücü olduğunu belirtti. Gerçekleşen son olayda bazı basın mensuplarının yüzlerine ve gözlerine yakın mesafeden biber gazı sıkıldığını söyleyen Bahçıvan, "Tabi bunun araştırmasını yaptığımız zaman ve maalesef görüntülerden de bu olayın gerçekleşmiş olduğunu gördük. Esasında Konya'da asayiş olarak kontrollerin gerektiğince yapılmadığı için cezalar sadece trafik üzerinden gidiyor. Bu yüzden sıkıntılı günler geçiriyor. Emniyet açısından, emniyet olarak haber çekim durumumuz kısıtlanıyor, fotoğraf ve video kısıtlanıyor. Biz zaten basın olarak mağdur oluyoruz. Artık bizi taşıran damla dün arkadaşlarımıza yapılan uygulamaydı. Bunu esef ile kınıyorum ve Sayın Emniyet Müdürümüzün, Sayın Valimizin bu olayın sadece trafik yönü araştırmalarından vazgeçip daha çok uyuşturucu üzerine ve Suriye’den gelen insanların Türk vatandaşına davranışlarına ve fuhuşun üzerine gitmeleri gerektiğine inanıyorum. En büyük suç trafik suçu işlemek değildir. Bundan daha önemli suçlar vardır. Uyuşturucu, kadın ticareti hassasiyetle bu konular üzerine gidilip daha fazla başarılı olmaları gerektiğine inanıyorum." diye konuştu.

Kendisinin olayın görgü tanıklarından biri olduğunu dile getiren Bahçıvan, "Basındaki arkadaşlarımız aracı olmak istemelerine rağmen 'Siz kim oluyorsunuz' diyerek üzerlerine yürüdüler ve onların yüzlerine, gözlerine biber gazı sıktılar. Ayrıca vatandaşın tartaklanma olayları da var, bir trafik polisinin vatandaşı neden tartaklamış olduğunu da anlamış değilim. Hırsıza, soysuza dokunamayan polis trafikte yanlış park için vatandaşı dövmeye kalkarsa, bunun gideceği yer çok merak konusu olur. Onun için bu konularda ve özellikle Ramazan gününde biraz daha hassas olmaları gerektiğine inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

AVUKAT GÜRLER: BİBER GAZI SON DÜZENLEMELERDE SİLAH OLARAK KABUL EDİLDİ

Önceki gün güpegündüz eşi ve çocuklarının önünde kelepçelenen öğretmen ve yakın mesafeden yüzlerine biber gazı sıkılan gazetecilerin savunmasını üstlenebileceğini söyleyen Avukat Özlem Gürler, polislerin basına saldırdığını dile getirdi.

Gürler, şöyle konuştu: "Daha önce vatandaşa yapılan eylem bu kez de basına yönelmiş. Orada görevini ifa etmek için bulunan basın ekiplerine karşı direkt biber gazı uygulaması yapılmış. Polis kimliğini gösterip, polis olduğunu söyleyip olması gerektiği gibi uyarı yapıp dinlenmiyorsa eğer kanun çerçevesinde görevini yerine getirmek zorundadır. İlk aşama uyarı, daha olmazsa direnme ile karşılaşılırsa, önce bedeni güç ama gördüğümüz gibi bedeni güç olmadan direkt biber gazı var. Daha sonra maddi güç, basınçlı su gibi maddi güçler kendisine tanınan haklar doğrultusunda. Silah kullanma, tabi bununda bir sınırı vardır. Direkt karşısındakini silahla durdurma yoluna gidemez. Dur ihtarından sonra vatandaş durmazsa havaya ateş etme durumu vardır. Bu da uyarı atışıdır, buna rağmen vatandaş durmaz kaçmaya ya da harekete devam ederse vücudun hayati olmayan bir tarafına örneğin ayak olabilir, zarar vermemek gözetilerek ateş açılabilir. Direkt hayati organlara ateş açmak hiçbir kanunda yoktur. O ancak daha ileri seviyelerde olabilecek bir şeydir."

Son dönemlerde çıkan kanunlar biber gazının silah olarak kabul edildiğini hatırlatan avukat Güler, sözlerine şöyle devam etti: "Çünkü verdiği ve daha sonraki vereceği zararlar, etkisiz hale getirme oranı olarak biber gazı silah olarak kabul edilir ve var olan cezalarımız da silahmış gibi değerlendirilerek cezalar ona göre verilir. Burada polis maddi gücü ve bedeni gücü direkt atlayıp son yoluyla silah kullandığı için kesinlikle sınırı aşmış. Bir bakıma kanunu hiçe sayarak suç işlemiştir. Bu durumda orda biber gazına mağdur kalan kişilerin basın ekiplerinin şikayet hakkı, tazminat talep etme hakkı vardır."

Biber gazına maruz kalan gazetecilerin arasında astım hastalığı bulunan biri olabileceğini, bunun da hayati tehlike arz edebileceğini kaydeden Gürler, "Gazın çoğu insan için özellikle bu durumda olanlar astım ve çok yoğun maruz kaldığında kansere neden olduğuna dair bilgiler var. Bu nedenle kullanımın sınırlanması gerekir. Bu kadar basit şeyler için kullanılmaz. Bu yüzden kullanılmış olması polisin kanunu hiçe sayıp suç teşkil eden eylemler içine girdiğini gösterir. Bir hukuk adamı olarak bu tip olaylara maruz kalan basın görevlisi veya normal vatandaşın kanunen kendisine tanınmış haklarına başvurması ve sonuna kadar giderek bu işlemlerin sonucunu almasını tavsiye ederim." diye konuştu. CİHAN

Yorumlar