Barolar Birliği iptal davası açtı
TÜRKİYE Barolar Birliği, Soruşturma yetkilerinin mülki amirlerle paylaşılması yoluyla yürütmenin yargı alanına müdahalesine imkan sağlayan adli kolluk yönetmeliği değişikliğinin iptali amacıyla dava açtı.
"AÇIKLAMALAR VE İPTAL NEDENLERİ:
1-Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinde yer alan “c) En üst
dereceli kolluk amiri adli olayları, suç işlenmesini önlemek, kamu
düzen ve güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla
görevli ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir.ö hükmü
aşağıdaki nedenlerle hukuka aykırıdır:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinin ikinci
fıkrasına göre, Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve
adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk
görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan
delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin
haklarını korumakla yükümlüdür.
5271 sayılı Kanun'un 161. maddesinin ilk fıkrası uyarınca,
Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk
görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; ikinci
fıkrası uyarınca ise Adli kolluk görevlileri, elkoydukları
olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde
çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet
savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine
getirmekle yükümlüdür.
5271 sayılı Kanun'un 164. maddesinin ikinci fıkrasına göre,
Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları
doğrultusunda öncelikle adli kolluğa yaptırılır. Adli kolluk
görevlileri, Cumhuriyet savcısının adli görevlere ilişkin
emirlerini yerine getirir. Ayrıca bahsi geçen maddenin üçüncü
fıkrası uyarınca adli kolluk, adli görevlerin haricindeki
hizmetlerde, üstlerinin emrindedir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 12. maddesinin 1.
fıkrasına göre, Adli işlere mütaallik tahkikat; salahiyetli adli
otoritelerin direktifleri altında ve kanunlarına tevfikan yalnız
adli zabıtaya yaptırılır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157. maddesine göre ise
Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma
haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul
işlemleri gizlidir.
Gerek yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri incelendiğinde, gerekse
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 156. maddesine, 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer verilmediğinden dolayı,
Adalet Bakanı ve mülki idare amirleri de dâhil olmak üzere
Cumhuriyet savcıları dışında hiçbir makamın adli soruşturmalarla
ilgili talepte bulunma ve kolluğa emir verme yetkileri bulunmadığı
ve bir suçun işlendiğinin ortaya çıkması halinde adli kolluk
görevlileri ve sorumlularının, 5271 sayılı Kanun'a göre suçun
soruşturulmasında tek yetkili olan Cumhuriyet savcısının emri
altında oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Adli kolluk görevlileri, adli kolluk sorumlusu ve en üst dereceli
kolluk amiri, idari yönden mülki idare amirine karşı sorumlu iken,
adli soruşturmalar bir başka anlatımla adli kolluk görevi
çerçevesinde ise Cumhuriyet savcılarına bağlıdırlar. Mülki idare
amirlerinin adli soruşturmaların yürütülmesi bakımından herhangi
bir hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Mülki idare amirleri
Cumhuriyet savcılarına herhangi bir şekilde emir ve talimat
veremezler bu bağlamda adli işlemlere ve derdest soruşturma
dosyasına müdahale edemezler.
Bilindiği üzere; yönetmelik ile getirilen bildirme yükümlülüğü
kapsamındaki adli olaylar ceza soruşturmasına konu olup yargılama
faaliyeti içerisinde değerlendirilmektedir. Getirilen bu düzenleme
yargı yetkisinin yürütmede yer alan bir aktör ile paylaşılması
sonucunu doğurmakta dolayısıyla kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal
edilmektedir. En üst dereceli kolluk amirinin, adli kolluk görevi
yürütüldüğü sırada görev sebebiyle sahip olduğu bilgileri mülki
idare amiri ile paylaşmasına dair düzenleme, Anayasa'nın 9.
maddesinde hüküm altına alınan “yargı yetkisinin bağımsız
mahkemelerce kullanılacağıö ilkesine de aykırılık
oluşturmaktadır.
Nitekim, 5271 sayılı Kanun'un 160. maddesinin gerekçesinde de
belirtildiği üzere “… soruşturma evresinde temel görevi yerine
getiren organın faaliyetlerinde üç ilke egemen olmalıdır: Bunlar
etkinlik, sürat, dürüstlük ve hakkaniyettir.ö Soruşturmanın etkin,
güvenilir ve hakkaniyetli yürütülmesi için yargılama yetkisini haiz
organ tarafından ceza yargılaması kurallarının tespit edildiği
yasaya uygun şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Getirilen
düzenleme öncelikle yetkiyi -adli olaylar ile ilgili bilgi, belge
devamında konu ile ilgili gelişmeleri- yürütme ile paylaşma sonucu
doğurmakta ve açıkça soruşturmanın gizliliği kuralını hiçe
saymaktadır.
Bundan başka; Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Adli kolluk ve göreviö
başlıklı 164. maddesinin son fıkrasında “Adli kolluk, adli
görevlerin haricindeki hizmetlerde, üstlerinin emrindedir.ö hükmü
uyarınca da adli görevler ile ilgili olarak kolluğun yalnızca
Cumhuriyet savcısından emir, talimat alma ya da ona bilgi verme
yükümlülüğü bulunduğundan getirilen düzenleme yasaya bu açıdan da
aykırılık oluşturmaktadır.
En üst dereceli kolluk amirinin adli olayları, mülki idare amirine
derhal bildireceğine ilişkin hüküm ise adli soruşturmalara ilişkin
bilgilerin adli soruşturmalar açısından yetkisi bulunmayan mülki
idare amirine bildirimi anlamına gelecek olup, başta Anayasa olmak
üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157. maddesinde
düzenlenmiş olan soruşturmanın gizliliği ilkesine aykırılık teşkil
edecektir.
2-Değişiklik Yönetmeliğinin 3. maddesinde yer alan “ve en üst
dereceli kolluk amirineö ibaresi aşağıdaki nedenlerle hukuka
aykırıdır.
Ceza soruşturması, 5271 sayılı Kanun'da yer alan hükümlere ve
benimsenen ilkelere göre yürütülmektedir. 5271 sayılı Kanun'un 161.
maddesinin 2. fıkrasına göre, “adli kolluk görevlileri,
elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri
emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu
Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini
gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürö. Kanunda adli kolluk
görevlilerinin adli soruşturmalara ilişkin bilgiyi emrinde
çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bildirecekleri açıkça
düzenlenmiş olup Kanunda bu bildirimin yapılacağı bir başka makam
ve merci düzenlenmemiştir.
5271 sayılı Kanun'un 164. maddesinin son fıkrasında “Adli kolluk,
adli görevlerin haricindeki hizmetlerde, üstlerinin emrindedirö
hükmü uyarınca adli görevler ile ilgili olarak kolluğun yalnızca
Cumhuriyet savcısından emir, talimat alma ya da ona bilgi verme
yükümlülüğü bulunmaktadır.
Adli kolluk görevlilerinin, kendilerine yapılan bir suça ilişkin
ihbar veya şikâyetleri; el koydukları olayları, yakalanan kişiler
ile uygulanan tedbirleri derhâl en üst dereceli kolluk amirine
bildireceğine ilişkin hüküm, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
161. maddesinin 2. fıkrasına, 164. maddesinin son fıkrasına, 5271
sayılı Kanun'un 157. maddesine ve kuvvetler ayrılığı ilkesine
aykırılık teşkil etmektedir.
3-Yönetmeliğin 3. maddesi ile Adli Kolluk Yönetmeliğinin 6.
maddesine eklenen “Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin
altıncı fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle yapılan soruşturmaların
aşamaları hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan veya
varsa ilgili Cumhuriyet başsavcı vekili aracılığıyla Cumhuriyet
başsavcısına yazılı olarak bilgi verilmesi zorunludur. Bu bildirim
yazıları görüldü şerhinden sonra soruşturma dosyasında muhafaza
edilir." şeklindeki fıkra aşağıdaki nedenlerle hukuka
aykırıdır:
Adli Kolluk Yönetmeliği'nin yasal dayanağı 5271 sayılı Kanun'un
“Yönetmelikö kenar başlıklı 167. maddesi olup bu madde aşağıdaki
gibidir:
"(1) Adli kolluk görevlilerinin nitelikleri ve bunların hizmet
öncesi ve hizmet içi eğitimi, diğer hizmet birimleri ile
ilişkileri, değerlendirme raporlarının düzenlenmesi, uzmanlık
dallarına göre hangi bölümlerde çalıştırılacakları ve diğer
hususlar; bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde
Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak
yönetmelikte belirlenir. Görüleceği üzere Adli Kolluk Yönetmeliği
ile Cumhuriyet savcılarının, Cumhuriyet Başsavcılığı ile
ilişkilerinin nasıl yürütüleceği konusunda idareye düzenleme yapma
yetkisi verilmemiştir.
Davalılar yetkisi olmadığı bir alanda düzenleme yaptığından,
belirtilen hüküm, açıkça kanuni dayanaktan yoksundur. Bu nedenle bu
düzenleme 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 167. maddesine
aykırıdır."
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİ
"Anayasanın 90. maddesinin son fıkrası gereğince usulüne uygun
olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Yasalara uygun olmak
koşuluyla düzenleyici işlem yapma yetkisi bulunan idarenin Ceza
Muhakemesi Kanunu'na olduğu gibi, İnsan Hakları Avrupa
Sözleşmesinin 6. maddesine de aykırı olarak düzenlediği “Adli
Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliköin
dava konusu ettiğimiz hükümlerinin iptali gerekmektedir.
Anayasanın 124. maddesinde de belirtildiği gibi; bakanlıklar kendi
görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla,
yönetmelikler çıkarabilmektedir. Normlar hiyerarşisinde Anayasa ve
yasaların altında yer alan yönetmeliklerin, yasal düzenlemeleri
genişletmek ve değiştirmek gibi bir işlevleri bulunmamaktadır. Yasa
hükümleri ancak bir başka yasa ile değiştirilebilir.
Normlar hiyerarşisi içinde daha üst nitelikte norm olan Anayasa ve
yasaya uygunluğu zorunlu bulunan Yönetmeliğin üst normun alttaki
normla etkisiz hale getirilemeyeceğine ilişkin hukuk ilkesine (lex
Superior) aykırı şekilde düzenlenen, hukukun üstünlüğü, hukuk
devleti ve savunma hakkına aykırılık teşkil eden iptal konusu
hükümler, yürürlükte kaldığı sürece, sanık ile diğer yargılama
sujelerine yasalarla tanınan hakların kullanılabilmesi
kısıtlanacağından; ileride toplumun adalet duygusunda telafisi
olanaksız zararlar doğacağından bu durumun önlenebilmesi için
yargılama sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulmasını talep
zorunluluğu doğmuştur."
SONUÇ ve İSTEM
"Yukarıda açıklanan ve tetkik esnasında da saptanacak nedenlerle;
21.12.2013 tarih 28858 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren“Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmeliköin 2. maddesinde yer alan “c) En üst dereceli
kolluk amiri adli olayları, suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve
güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli
ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir.ö, 3.
maddesinde yer alan “ve en üst dereceli kolluk amirineö ve “Ceza
Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasında sayılan
suçlar nedeniyle yapılan soruşturmaların aşamaları hakkında
Cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan veya varsa ilgili Cumhuriyet
başsavcı vekili aracılığıyla Cumhuriyet başsavcısına yazılı olarak
bilgi verilmesi zorunludur. Bu bildirim yazıları görüldü şerhinden
sonra soruşturma dosyasında muhafaza edilir." hükümlerinin İPTALİNE
ve iptali talep edilen düzenlemeler ile ilgili olarak dava sonuna
kadar YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA, vekalet ücreti ve yargılama
masraflarının davalı idarelere yükletilmesine karar verilmesini
vekaleten saygılarımızla dileriz."
Yorumlar