"Bakanın görevinde olması kamuoyu vicdanını çok ağrıtıyor"
Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Öztürk, Türkiye’nin gündeminde olan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu sivil toplum kuruluşu olarak yakından takip ettiklerini açıkladı.
Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr.
Adnan Öztürk, Türkiye’nin gündeminde olan yolsuzluk ve rüşvet
operasyonunu sivil toplum kuruluşu olarak yakından takip
ettiklerini açıkladı. Öztürk, yaşanan gelişmelerin üzüntü verici
olduğunu aktararak, “Soruşturmanın selameti açısından, soruşturmayı
yapanların amiri konumundaki İçişleri Bakanı'nın oğlunun tutuklu
yargılandığı kamuoyu tarafından biliniyor. Bakanın bu durumda hala
görevinde olması kamu vicdanını çok ağrıtıyor.” dedi.
Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr.
Adnan Öztürk, öğretim üyeleri derneği olarak Türkiye’de son
günlerde yaşanan yolsuzluk iddialarını büyük bir hayretle
izlediklerini belirtti. Öztürk, şunları söyledi: “Kimsenin
masumiyet karinesine dokunmak mümkün değil. Herkese mahkeme
kararıyla suçlu denilmesi mümkündür. Suçlamalara bakılırsa,
televizyon ve gazetelerdeki görüntülere bakılırsa ortada
milyarlarca liralık yolsuzluk var. Hüküm sürmekte. Söylenmekte.
Bunlardan dolayı devletin üç önemli bakanı ve bir devlet bakanı
suçlanmaktadır. Bunların suçlu olup olmadığını bilmiyoruz. Ama
özellikle üç bakanın çocukları ile ilgili ciddi suçlamalar var.
Bunlardan ikisi tutuklandı cezaevine konuldu. Biri serbest
bırakıldı. Bizim için burada önemli olan, öğretim üyeleri, akademik
personel kişiler açısında önemli olan şudur: Bir ülkede
yolsuzluklar ne kadar çoğalırsa o ülkede sıkıntıların başlayacağı,
olduğu, devlet idaresinin kontrolü biraz daha elinden kaçırdığını
gösterir.”
“ORTAK DÜŞÜNCEMİZ BAŞBAKAN BAKANLARI GÖREVDEN ALMALIYDI”
Prof. Dr. Adnan Öztürk, özellikle soruşturma dosyalarına
bakıldığında bakanların çocuklarının suçlanması, bundan dolayı da
kuvvetli delilerin olmasıyla tutuklanmalarının hakikaten kamuoyunda
dehşetle karşılandığını dile getirdi. Öztürk, bilhassa devletin
emniyetinden, Türkiye’deki hırsızları yakalamakla görevli ana
mekanizmanın bakanından, yani İçişleri Bakanı'nın oğlundan söz
edilmesinin kamu vicdanını daha çok yaraladığını dile getirerek,
sözlerine şöyle devam etti: “Bize göre, öğretim üyeleri derneği
olarak, arkadaşlarla yaptığımız toplantılarda, yapılması gerekenler
noktasında ortak bir fikir oluşturduk. Ortak düşüncelerimiz şöyle:
Öncelikle bakanların istifa etmeleri gerek. 'İstifalarını sundular'
gibi söylemleri kamuoyunu yanıltıcı sözler olarak görüyoruz. İstifa
etmezlerse samimiyetine içtenlikle inandığımız Sayın Başbakan
tarafından mutlaka görevden alınmaları gerekirdi. Çünkü bu bakanlar
görevden alınmadığı sürece bu soruşturmanın hakkaniyet, hukuk,
adaletle yapılacağını düşünemiyoruz. Çünkü soruşturmayı yapacak
emniyet güçlerini, içişleri teşkilatının bağlı olduğu bakanın oğlu
da soruşturma içinde. Bakan da bu işin içinde olmadığını söylüyor.
Böyle bir durumda bakan göreve devam ediyorsa, atamalar yapıyor,
görevlendirmeler yapıyorsa, tayin yapıyorsa, soruşturmayı
yapanların özlük işleri ilgileniyorsa böyle bir soruşturmanın adil
ve Müslüman ülkenin adaletine yakışır olacağını düşünemiyoruz. Bu
bakanların görevde kalmasından dolayı kamuoyuna baktığımızda,
akademik personellerle ve vatandaşlarla yaptığımız görüşmelerde
anlıyoruz ki, bakanlar görevde kalıyor ve Başbakan ile yurtdışına
geziye çıkıyor olması kamu vicdanını oldukça çok etkiliyor. Bu
durum şaşırtıcı. Ve şaşırıyoruz. Yolsuzlukla mücadelede
kendilerinin esas tavırlarının olduğunu söyleyen hükümet tarafından
bunlar yapılıyor olması bizi üzüyor.”
“İÇİŞLERİ BAKANI'NIN YENİ EMNİYET MÜDÜRÜYLE GÖRÜŞMESİ BİZLERİ ÇOK
ÜZÜYOR”
Prof. Dr. Adnan Öztürk, soruşturmanın adil yapılması gerektiğine
dikkat çekerek, “Soruşturma sonrası İstanbul’a atanan emniyet
müdürünün, soruşturmaya dahil İçişleri Bakanı ile birlikte aynı
uçakta olması, hava limanının vip salonunda görüşüyor olmasını
basından izledik. Bu haberler bizleri çok üzüyor. Kamuoyunu çok
üzüyor.” dedi.
“BAŞBAKAN'IN TAVRI BİZLERİN BEKLEMEDİĞİ BİR TAVIRDIR”
Soruşturmayı yapanlara karşı Başbakan'ın aldığı tavrın kendilerinin
beklemediği bir tavır olduğunu vurgulayan Dernek Başkanı Prof. Dr.
Öztürk, Başbakan'dan beklentilerini şöyle açıkladı: “Başbakan'dan
böyle bir tavır beklemiyorduk. Bizim beklediğimiz tavır
soruşturmayı duyar duymaz Başbakan'ın adımlar atması gerekirdi. İç,
dış güçler, şunlar bunlar yapıyor denebilir. Bunlar tekrar
araştırılabilir. Ama özellikle bakanlarını görevden alıp yenilerini
atarak, aziz milletimize 'Ben bu soruşturmayı yaptırıyorum.
Suçlular varsa cezasını çekecektir. Bunun için de görevden aldım'
deseydi daha iyi olurdu.”
“KAMUOYUNDA, YOLSUZLUK OLMADIĞINI İSPATLAMA GİRİŞİMİ BAŞBAKAN VE
BAKANLARI ÇAMURUN İÇİNE SOKUYOR”
Prof. Dr. Adnan Öztürk, soruşturma ile ilgili bazı müdahalelerin
olduğunu belirterek, bu yolsuzluğun olmadığı yönündeki bir iddiayı
ispatlamaya çalışmanın hükümeti ve Başbakanlık'ı, bakanlığı daha
çok çamurun içine soktuğunu ifade etti. Öztürk, “Belirtmek
istediğimiz bir şey var. Ekonomi bakan yardımcısı Mersin Büyükşehir
Belediye başkan adayı oldu. Bakanlığın özel kalem müdürü birkaç
bürokratı bu olayda soruşturuluyor. Ama bu süreçte bu adayın da AK
Parti tarafından gözden geçirilmesi gerekir. Yardımcı olması
nedeniyle bunu yapmalıdır. Bu arkadaşın bir yolsuzluğunu duymadım.
Soruşturmanın selameti açısından, soruşturmayı yapanların amiri
konumundaki İçişleri Bakanı'nın oğlunun tutuklu yargılanıyor
olmasının kamuoyu tarafından biliniyor olması, bakanın görevinden
olması kamu vicdanının çok ağrıtıyor.” şeklinde konuştu.
“HASTALAR YOL PARASI BULAMAZKEN 700 BİN LİRALIK KOL SAATİ UÇURUMU
GÖSTERİYOR”
“Devlet zarara uğratılıyor. Halk Bankası zarara uğratılıyor”
sözlerine de tepki gösteren Öztürk, bunun doğru olabileceğini ve
olmuş olabileceğini hatırlatarak, “Velev ki doğrudur. Hırsızın hiç
mi günahı yok. Devleti çarpanın, soyanların hiç mi günahı yok.
Hastaneye gelip eve gidecek parası olmayan insanlar varken 700 bin
lira saati alarak koluna taktığı söylenen bakan var. Kamuoyunda
duyuyoruz. Bu uçurum ne kadar devam edecek. Ramazan ayında bir
çorba içmek için uzun kuyruklarda insanlar bekliyor, iftarını
açıyor. Değişik vakıflar, hayırseverler tarafından verilen yemekler
için kuyrukta beklerken, sebillerin önünde beklerken bu kadar
trilyonların, milyarlarca dolarlık yolsuzluğun örtbas edilmeye
çalışılması gerçekten kötüdür.” diye konuştu.
"KAMUOYU BU SÜRECİ İZLİYOR, HERKES DİKKATLİ OLMAK ZORUNDA"
Özellikle yeni emniyet müdürünün, bir emniyet amirinin savcı
tarafından soruşturmaya çağrılması ve gönderilmemesini doğru
bulmayan Prof. Dr. Öztürk, gösterilen gerekçenin de haklı
olmayacağını açıkladı. Öztürk, şunları söyledi: “Kamuoyunun bu
olayı izlediğini herkes bilmeli ve herkesin dikkatli olması
gerekir. Yürütme, soruşturmaya müdahale etmemesi gerekir. Yargının
bağımsız olması ve kendi içinde çalışması gerekir. Yapılan
yönetmelik değişikliği ile bir soruşturmayı yapacak olan polis ya
da amirin, üst amirini bilgilendirmesi, valiye bilgi vermesi gibi
bir durum da gerçekten hukuka aykırıdır. Soruşturmayı yapacağınız
kişi, vilayet makamında çalışan, hükümete yakın birisi ise bu
soruşturma yapılamaz. Bunun engellenmesi gerekir.”
"BASINA GETİRİLEN KISITLAMA DOĞRU DEĞİL"
Prof. Dr. Adnan Öztürk, basının kamuoyunu aydınlatmaya çalıştığını
hatırlatarak, basının hükümete yandaşlık yapamayacağı gibi bu
olayda hükümetin düşmanı gibi de tavır almaması gerektiğini
belirtti. Basının daha rahat görev yaparak aydınlatma görevini
yerine getirmesi gerektiğini anlatan Öztürk, basın için yapılan
yasakları da doğru bulmadıklarını sözlerine ekledi. CİHAN
Yorumlar