Bakan Eker: Anadolu 'buğday ile koyun gerisi oyun' sözünü kavrayamamış
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Anadolu'nun ‘buğday ile koyun gerisi oyun’ sözünün hikmetini kavrayamadığını belirterek, küçükbaş hayvancılıktaki düşüşe dikkat çekti.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Anadolu'nun ‘buğday
ile koyun gerisi oyun’ sözünün hikmetini kavrayamadığını
belirterek, küçükbaş hayvancılıktaki düşüşe dikkat çekti. Keçinin
de düşman ilan edildiğine işaret eden Eker, koyun ve keçinin
kendilerinden önce hiç destek kapsamına alınmamasından yakındı.
2002 yılına kadar küçükbaş hayvan sayısında ciddi bir düşüş
yaşandığını kaydeden Eker, “1984 yılında 53 milyon olan küçükbaş
hayvan sayısı 2002 yılında 31.9 milyona inmiş. 1984-2002 döneminde
yüzde 40 düşüş olmuş. Biz küçükbaşı hayvancılığı destekleme
kapsamına aldık ve 2012 yılında küçükbaş hayvan sayısı 36 milyona
çıktı. Yüzde 12’lik bir artış oldu." dedi.
Bakan Eker, İçişleri Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı'ndaki 99.
Dönem Kaymakamlık Kursu Töreni'ne katıldı. Eker, ‘2003-2013
döneminde Türkiye tarımındaki gelişmeler’ konulu bir sunum yaptı.
Kaymakam adaylarından tarımın tanımını yapmasını isteyen Eker,
tarımın bir kültür olduğunu söyledi.
HİKMET'İ ANLAMAK
Tarım sektörü dendiğinde üç ana unsurun söz konusu olduğunu
kaydeden Bakan Eker, bunların biyoloji, ekonomi ve ekoloji olduğunu
bildirdi. Buna bir de ‘hikmet’i ekleyebileceklerini aktaran Eker,
tarımı anlamaya çalışırken hikmeti anlamadan doğru yerine
oturtulamayacağını belirtti. Yoksa tarımın tabiatı sömürme
faaliyeti olacağı uyarısında bulunan Eker, yoksa bugün olduğu gibi
kendi nesline zarar verir hale gelinebileceğini söyledi. Eker, şu
bilgileri verdi: “Bugün dünyada olan da bu. Dünyaya yetecek kadar
gıda üretiliyor. Fakat 900 milyon insan açlıktan kıvranıyor, 5
milyon insan da açlıktan ölüyor. Bir yandan 1 milyar 300 milyon ton
gıda çöpe atılıyor, bir yandan da 1 milyar 500 milyon insan obezite
ile mücadele ediyor. İşte burada da karşımıza hikmet çıkıyor. Bilgi
ve hikmet ile ilişkiyi doğru kurduğumuzda meseleleri daha iyi
kavrarız.”
Türkiye tarımı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Eker,
Türkiye’de yaklaşık 100 kişiden 25’inin tarımda çalıştığına işaret
ederek, bu rakamın Avrupa’da ortalama 4-4.5 kişi olduğunu ifade
etti. 24 milyon hektar alanda tarım yapıldığını anlatan Eker,
Türkiye’nin biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin bölgesinde
yer aldığını belirterek, “Biyoçeşitliliğiniz ne kadar fazla ise
gıda üretme potansiyeliniz o kadar büyüktür. Batımızdaki ve
doğumuzdaki ülkeler bu kadar zengin değil. Demek ki bu coğrafi
özelliğinden kaynaklanıyor.” şeklinde konuştu.
"TARIM KANUNU 20 YIL ÖNCE ÇIKSAYDI TÜRKİYE ÇOK FARKLI OLURDU"
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Tarım Strateji Belgesi’ni
kendilerinin hazırladığını vurgulayan Eker, tarımı günübirlik
politikaların ağı olmaktan çıkardıklarını, kalıcı, derin,
olabildiğince geniş bir perspektifle ele aldıklarını ifade etti.
Türkiye tarımda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri’ tabirinin
yanlış olduğunu anlatan Eker, şu ifadeleri kullandı: “Bu şekilde
sözü edilen ülkenin 2006 yılına kadar bir Tarım Kanunu olmadı. Biz
2004 yılında tarımın temel sorunlarını çözen kanunlar çıkardık. Bu
kanun 20 yıl önce çıksa Türkiye bugün çok farklı olurdu. Bütün bu
kanunları biz çıkardık ve bir strateji belirledik.”
"LİSEYİ BİTİRDİM TARIM BAKANLIĞI'NA GİRDİM"
Liseyi bitirdikten sonra Tarım Bakanlığı’na girdiğini, bakanlığın
bütün kademelerinde çalıştığını ve 24 yılda 14 hükümet gördüğünü
aktaran Bakan Eker, kendi dönemlerindeki tarımsal desteklere dikkat
çekti. 2000’deki ekonomik krizde IMF ile Dünya Bankası’nın
Türkiye’deki tarım politikasını belirlediğine işaret eden Eker,
IMF’nin ‘tarımda üretimi destekleyici destek vermeyeceksiniz,
doğrudan gelir desteği vereceksiniz; parayı vereceksiniz çiftçi ne
yapacaksa yapsın’ şeklinde yön verdiğini kaydetti. Bunların
belgesinin kendinde olduğunu Dünya Bankası’na kim hangi taahhütte
bulunduğunun belgelerde yer aldığını anlatan Eker, hükümetleri
döneminde bütün bu sistemi değiştirdiklerini dile getirdi.
HAYVANCILIK DESTEKLERİ
Hayvancılık konusunda ‘buğday ile koyun gerisi oyun’ sözünün
hikmetini Anadolu’nun kavrayamadığını ifade eden Eker, buğday ve
küçükbaş hayvancılığın kendilerinden önce hiç desteklenmediğine,
keçinin ise zaten düşman ilan edildiğine işaret etti. Hayvancılık
desteklerine ilişkin rakamlar veren Eker, “Küçükbaş hayvan sayısı
1984 yılında 53 milyon, 2002 yılında 31.9 milyona inmiş. 1984-2002
döneminde yüzde 40 düşüş olmuş. Biz küçükbaş hayvancılığı
destekleme kapsamına aldık ve 2012 yılında küçükbaş hayvan sayısı
36 milyona çıktı. Yüzde 12’lik bir artış oldu.
Büyükbaş hayvan sayısı ise 84’te 12.9 milyon iken 2002 yılında 9.9
milyona düştü. Bu sayısı 2012 yılında 14 milyona çıktı. Bu
dönemdeki artış yüzde 41 olarak gerçekleşti. Yüksek verimli saf ırk
sığırın toplamdaki oranı da yüzde 19’dan 2012 yılı rakamı ile yüzde
41’e çıktı. Bu da süt, kırmızı et ve beyaz et verimliliğinde
Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırıldı.”
Yine tarımsal destek rakamlarını da paylaşan Eker, 2002 yılında
tarımsal desteğin 1 milyar 868 milyon 856 bin TL olduğunu, bunun 1
milyar 558 milyonu doğrudan gelir desteği olduğunu belirtti. Eker,
2013 yılında ise toplam tarımsal desteğin 8 milyar 748 milyon 800
bin TL olduğunun altını çizerek, bunun 2 milyar 189 milyon 675 bin
lirasının mazot, gübre, organik tarım, toprak analizi ve fındık
desteği olduğunu söyledi.
"GÜBRENİN TAMAMINI İTHAL EDİYORUZ"
Mazot ile gübre desteğinin kendilerinden önce yapıldığı bilgisini
veren Eker, kullanılan gübrenin tamamının ithal olduğunu,
Türkiye’de üretilen gübrenin yüzde 95’inin de ham maddesinin ithal
olduğuna dikkat çekti. Kimyasal gübre üretiminde doğalgaz, petrol
yada kayagazı kullanıldığını ifade eden Eker, Türkiye’de bu
kaynaklar olmadığı için gübre desteği verdiklerini bildirdi. Eker,
bu ay içerisinde çiftçiye gübre ve mazot desteği verecekleri
bilgisini de verdi. CİHAN
Yorumlar