Bahçe: Fatih Projesi’nde öğrencilerin yarısı tablet bilgisayar almak istemedi

Aktif Eğitimciler Sendikası Başkanı Osman Bahçe, 2011’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın, personeline yönelik yaptığı anket sonuçlarını açıkladı.

Google Haberlere Abone ol
Bahçe: Fatih Projesi’nde öğrencilerin yarısı tablet bilgisayar almak istemedi

Aktif Eğitimciler Sendikası Başkanı Osman Bahçe, 2011’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın, personeline yönelik yaptığı anket sonuçlarını açıkladı. Fatih Projesi’yle ilgili yapılan ankette eğitimcilerin yüzde 81’inin tablet uygulamasını istemediğini belirten Bahçe, öğrencilerin de ‘teneffüse çıkarsam çalınır’ endişesiyle yüzde 54’ünün tablet almak istemediğini söyledi.

İstanbul’da yapılan 31. Abant Toplantısı’nda konuşan Osman Bahçe, Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesi’yle (Fatih Projesi) ilgili Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2011’de kendi personeline yönelik yaptırdığı anketi açıkladı. Bahçe, Türkiye’de teknolojinin kullanılmasına destek sağalan bu projenin eğitimde bir numaralı ihtiyaç olmadığına dikkat çekti. Bakanlığın yaptırdığı anket sonuçlarından bir kısmını açıklayan Bahçe, “Tablet dağıtımı kısmı hariç akıllı tahta ve destek üniteleri uygulamalarında yüzde 80 beğeniliyor. Eğitimcilerin yüzde 81’i tablet uygulamasını uygun görmüyor. Öğrencilerin tamamı tablet uygulamasına evet der gibi düşünülse de öğrencilerin de yüzde 54’ü tablet uygulamasını tasvip etmediğini söylemiş. Öğrencilerin ankete verdiği bazı cevaplar ilginç. Öğrencilerin bir kısmı, ‘Çantamda tablet varken teneffüse çıkamıyorum, ya çalınırsa’ diye cevap vermiş ankete. Öğretmenlerin bir düğmeyle kontrol edemediği tablet sisteminin ne kadar eğitsel olacağı, pedagojik olacağı ise başka bir tartışmanın konusu. İhtiyaç ve maliyet analizleri yapılmadan, verilen kararların bir süre sonra çocukların ve gelecek nesillerin vicdanında mahkum olacağını da kabullenmek lazım.” diye konuştu.

Eğitim politikalarının belirlenmesinde, eğitimde köklü değişiklikler yapan uygulamaların hayata geçirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar olduğuna değinen Bahçe, şöyle devam etti: “Şu ana kadar problemlerin çözümünde kilitlenmemizin sebebi doğru teşhisi baştan yapmamak. Eğitim politikalarının ve köklü eğitim düzenlemelerinde, karar vericilerin çözmek istediklerine dair sorunları, çözülmesi gereken şekliyle çözme iradesini beyan etmeleri ve ortaya koymaları lazım. Eğitimle ilgili yapılan düzenlemelerde kamuoyunun sebebini, gerekçesini anlayamadığı, kamuoyunun ikna olmadığı hiçbir düzenleme nihayetinde başarılı olamıyor. Beraberinde yıkımlar, başarısızlıklar ve mutsuzluklar getiriyor.”

Eğitim sistemine getirilen 4+4+4 projesinin zorunluluğu 12 yıla çıkaran uygulamanın bir gece yarısı operasyonunla millete armağan edildiğini kaydeden Bahçe, “Uygulama kamuoyundan kabul görmemiştir. Ve nihayetinde uygulamaya konulduğu 2 yıldır mağduriyetlerle, personel açıklarıyla kendini göstermektedir.” diye konuştu.

Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili tartışmalara da değinen Bahçe, “Şu anda kamuoyu, dershanelerle ilgili tartışmalarda siyasi idarenin, karar vericilerin dershaneleri niçin kapattığı hususunda tatmin olmamıştır. Sayın Bakan ya da hükümetin herhangi bir yetkilisi kamuoyunun karşısına çıkarak makul ve mantıklı cümlelerle dershaneleri şunun için kapatıyoruz şeklinde bir ifade kullanamamışlardır. Her açıklama farklı mantıklar ve soruya göre cevaplarla kamuoyunu daha ziyade meşgul etmiş ve kafa karıştırmıştır. Nihayetinde eğitim politikalarının ve düzenlemelerin şeffaf bir ortamda yapılması kanaatimizi paylaşıyorum. Eğitim bütün milleti ilgilendiren bir husus. Eğitimle ilgili düzenlemeyi tek başına yapma lüksüne sahip değilsiniz. Hangi makamda mevkide olursanız olun. Eğitimle ilgili bir düzenlemede ben yaptım oldu mantığıyla tek başına karar veremezsiniz. Ülke eğitim paydaşlarının katılımını sağlamak, kabul etmek lazım.” ifadelerini kullandı.

Akademik dünyanın tasvip etmediği bir eğitim düzenlemesinin Türkiye’de ya da dünyada kabul görmeyeceğine dikkat çeken Bahçe, şöyle devam etti: “Bugün 1 milyon 100 bin eğitim çalışanının ikna olmadığı, kabul etmediği, başarı getireceğini düşünmediği bir düzenlemenin beraberinde başarı ve mutluluk getirmesi mümkün değildir. Sadece katılım almak yetmez. Kararlarda demokrasiyi işletmek gerekir. Katılımdaki iradeyi karara yansıtmanız halinde başarıya ulaşacak, toplumu mutlu edecek, aydınlık yarınlara mutlu bir şekilde güvenle bakabileceğinizi sağlayacak düzenlemeyi yapacaksınız demektir. Eğitimle ilgili verilecek karada, atılacak adımda milletin geleceğini düşünmek zorunluluktur. Benim iyiliğime benimle birlikte karar verirseniz bu bir anlam ifade edecektir. Aksi taktirde dayatmalarla eğitimin gönülle, kalple, akılla etkili olan eğitimin yönlendirilemeyeceği ülkemizin yakın tarih uygulamalarında açıktır.”
CİHAN

Yorumlar