Bağımsız Türkiye Komisyonu: Emniyetteki atamalar, gerçekleri örtme hareketidir
Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) sürecini takip etmek için kurduğu Bağımsız Türkiye Komisyonu, üyelik sürecinin durumu ve geleceğine ilişkin rapor hazırladı.
Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) sürecini
takip etmek için kurduğu Bağımsız Türkiye Komisyonu, üyelik
sürecinin durumu ve geleceğine ilişkin rapor hazırladı. 'Avrupa'da
Türkiye: Değişimin Kaçınılmazlığı' başlıklı raporda, müzakere
sürecinin yeniden canlandırılması vurgusu yapılırken, yargı
bağımsızlığı, internet yasakları ve gösteri özgürlüğü gibi konulara
dikkat çekildi. Toplumda oluşturulan kutuplaşmanın bütün kesimler
için kaygı verici düzeyde olduğunun ifade edildiği raporda,
"Hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği açıktır ve
yüzlerce emniyet mensubunun görev yerlerinin değiştirilmesi,
gerçeklerin üzerini örtmek üzere yapılmış bir harekettir."
denildi.
Türkiye'deki siyasi ortamın yansımaları, AB ile ilişkilerin
zayıflaması ve müzakere sürecine ilişkin tespitler, hazırlanan
rapora girdi. Geçi Parkı sürecinden siyasi reformlara, internet
yasaklarından ordu-sivil ilişkilerine kadar pek çok konuda
tespitlerin bulunduğu rapor, Çırağan Sarayı'nda bir araya gelen
komisyon üyeleri tarafından basın mensupları ile paylaşıldı.
Komisyon toplantısına Türkiye'den pek çok gazeteci katılırken,
sunumu raportör Nathalie Tocci, eski Finlandiya Cumhurbaşkanı
Martti Ahtisaari, eski İtalya Dışişleri Bakanı Emma Bonino, eski
Hollanda Dışişleri Bakanı Hans Van Den Broek, eski Avusturya
Dışişleri Genel Sekreteri Albert Rohan yaptı. Siyasi reformları,
enerji, ekonomi, dış politika başlıklarının bulunduğu raporda,
"Türkiye’ye demokratikleşme sürecini yeniden başlatmasını ve siyasi
sorunlarını aşması çağrısında bulunuyoruz. Katılım sürecinin
inandırıcı bir şekilde yeniden canlandırılmasının Türkiye’nin iç
çatlaklarını giderebilmesine ve siyasi reformları
hızlandırabilmesine destek vereceğine kuvvetle inanıyoruz.”
ifadeleri de yer aldı.
Yargının bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, özgür medya, internet
erişim kısıtlamaları ile Gezi Parkı olaylarıyla kıvılcımlanan
düşünce, ifade ve gösteri özgürlüğü zaafiyetleri gibi konulara
dikkat çekildi. Komisyon, politik reformlara ilişkin
değerlendirmesinde, 2009 yılından itibaren sivil-asker
ilişkilerinin dengesinin yeniden oluşturulması gibi bazı alanlarda
kayda değer olumlu adımların atıldığını belirtirken, ifade
hürriyeti, yargı reformları ve Kürt sorununda barış süreci
açısından ise tam tersine geri adımlar gözlendiğini kaydetti.
Raporda; enerji (15), yargı ve temel haklar (23), adalet, özgürlük
ve güvenlik (24) ile dış güvenlik ve savunma politikaları (31)
fasıllarının müzakereye açılmasının, önümüzdeki üçlü seçim
süreciyle birlikte Türkiye’nin AB şemsiyesi altında sağlıklı bir
yol haritası çizmesi için kolaylaştırıcı olacağı kaydedildi.
SİVİL-ORDU İLİŞKİLERİ
Raporda, ordunun sivil otorite üzerindeki etkisinin özellikle
Ergenekon davası sürecinde kırıldığı ve bu gelişmenin askeri darbe
ve müdahale döneminin sonlandığını düşündürdüğü dile getirildi.
Sivil ordu ilişkilerinin geçmişe nazaran çok daha iyi durumda
olduğu belirtilerek, "Ordu üzerindeki sivil denetim açısından Batı
standartlarına yaklaşılmış durumda." tespitine yer verildi.
Raporda, bu tür davalarda bazı süreçler ise eleştirildi.
EMNİYETTEKİ ATAMALAR
Yargı alanındaki eksikliklerin 2009 yılında yayınlanan ve yargı
reformu yapılacağına ilişkin bildirinin ardından 2010 yılındaki
referandum sonucunda hayata geçen pek çok yeni uygulamanın hayata
geçirildiği belirtildi. Ancak 2013 yılında patlak veren yolsuzluk
soruşturmaları sonrasında hükümetin HSYK üzerindeki yetkilerini
ciddi şekilde artıracak bir yasa tasarının önerildiğini, adımların
toptan atılacak bir yargı reformu girişiminin gereklerini
karşılamadığı ifade edildi.
Türkiye'de şiddetli bir kutuplaşma ortamının oluştuğunun
belirtildiği raporda ayrıca, farklı siyasi güçler ve hükümet ile
sivil toplumun önemli kesimleri arasında şiddetli kutuplaşmanın
yaşandığı bir dönemden geçildiği anlatıldı. Bu tablonun ilk
kurbanının yeni sivil anayasa olduğu kaydedildi. Gezi Parkı
olaylarının ise İstanbul'un tam orta yerine bir AVM yapılması
planlarının tetiklemesiyle hükümet-sivil toplum kesimleri
arasındaki derin ayrılıkların simgesi olduğu görüşü dile
getirildi.
Raporda, hükümet ile Hizmet Hareketi'nin başta müttefik olduğu,
zamanla iki tarafın zamanla ayrıştığı belirtilerek, "Hukukun
üstünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği açıktır ve yüzlerce
emniyet mensubunun görev yerlerinin değiştirilmesi gerçeklerin
üzerini örtmek üzere yapılmış bir harekettir." denildi. Rapoda,
"Türkiye, reformların yarım kaldığı bir konjonktürde güçlü bir AB
çıpasının bulunmadığı bir ortamda mevcut kutuplaşma ve iç
çatışmalar, Türkiye'de demokratikleşme sürecini tehlikeye
atmaktadır." ifadelerine yer verildi.
Komisyonun raporunun sonuç bölümünde, özellikle AB ile Türkiye
arasındaki müzakerelerde 23 ve 24. başlıkların açılmasının iyi bir
başlangıç olacağına inanıldığı, bu kapsamda yargı, temel haklar ve
adalet, özgürlük ve güvenlik konuları için adım atılabileceği
kaydedildi.
TOCCİ: TÜRKİYE'DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GERİ GİDİYOR
Rapora ilişkin değerlendirme yapan raportör Nathalie Tocci,
Özellikle Türkiye’deki kutuplaşmaya dikkat çekti. Tocci,
“Türkiye’deki kutuplaşma önemli bir sorun. Avrupa Birliği’nin
temsilcileri Türkiye’deki güç mücadelesinden daha çok bunun
sonuçları ile ilgileniyoruz. Bunun medya üzerine, hukuk devleti
olma üzerine etkisi nasıl? Bunların da olumsuz yönde olduğunu
görüyoruz. Avrupa Birliği’nden gelen uyarılar da bu yönde ve
Türkiye’de iç siyaset malzemesi yapılıyor. İnsanlar ne görüyorsa
onu söylemesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Mahir Zeynalov isimli gazetecinin sınır dışı edilmesi konusunu da
yorumlayan Tocci, “Spesifik örnekler üzerinden gitmiyoruz. Bunun
gibi çok fazla örnek var. Türkiye’de ifade özgürlüğünün geri
gittiğinin hatta binlerce örneğin de olduğunu görüyoruz. Bu
özgürlüğün geriye doğru gittiğini söyleyebiliriz.” ifadelerini
kullandı.
AHTİSAARİ: KEŞKE TÜRKİYE'DE BİRAZ SÜKUNETE DÖNÜŞ OLSA!
Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari de, AB'nin
Türkiye'yi adil bir şekilde karşılaması ve adil bir muameleye tabi
tutması gerektiğini ifade etti. Bazı başkentlerde yaptığı
görüşmelerde örneğin Fransa'da yeni yönetimin konuyla ilgili
yaklaşım değişikliğine gittiğini belirten Ahtisaari, "Keşke
Türkiye'den de iyi haberler gelse, bu bizim elimizi güçlendirir.
Biraz sükunete dönüş olsa, bu iyi olacak." dedi.
Eski İtalya Dışişleri Bakanı Emma Bonino ise, bir soruya verdiği
cevapta, internet yasaklarına değindi. Siyasetin kırılgan olduğunu
ve bazen ileri giderken atılan adımların geriye gidişe neden
olabildiğini söyledi. Özellikle medyada insanların günde bir kaç
kez tweet attıklarını, kendisinin bunu kullanmadığını ancak
insanlar istiyorsa tweet atabilmesi gerektiğini, bunun özgürlük
olduğunu hatırlattı.
CİHAN
Yorumlar