Aydın Üniversitesi 'Alevi Çalıştayı' bildirgesini açıladı

İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve ilk 'sivil' çalıştay olduğu belirtilen 'Alevi Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi okundu.

Google Haberlere Abone ol
Aydın Üniversitesi 'Alevi Çalıştayı' bildirgesini açıladı

İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve ilk 'sivil' çalıştay olduğu belirtilen 'Alevi Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi okundu. Daha önce hep devlet tarafından çalıştaylar düzenlendiği belirtilen açıklamada, konunun sivil kesim tarafından özellikle akademiya tarafından da ele alınmamasının eksiklik olduğu vurgulandı. Devletin yaptığı çalışmaların diyalog başlatması yönünden önemli olduğu kaydedilen bildirgede, ancak alınan kararların uygulanması noktasında aksaklıklar yaşandığı ifade edildi. Bildirgede sorunun çözümünde Alevilerin de kendi aralarında konuşup halletmesi gereken konular bulunduğu belirtildi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (İAÜ-TARMER) tarafından 6-8 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilen Alevi Çalıştay’ı tamamlandı. Çalıştayın sonuç bildirgesi de bugün açıklandı. Prof. Dr. Saim Yeprem’in okuduğu bildiride 12 madde yer aldı. Hükümet tarafından gerçekleştirilen çalıştayların sorunun kavranması ve soğukkanlı bir iklimde ele alınması açısından imkan doğurduğu belirtilen bildiride, bu çalıştaylarda dile getirilen sorun ve taleplerin rapor aşamasında kalmasının hayal kırıklığı yaşattığı kaydedildi. Din devlet ilişkilerinin inanç gruplarını mağdur edecek düzeyde yapılandırılmış boyutlarının sorgulanması gerektiğini ifade edilen bildiride, Alevi sorununun doğrudan Aleviler arasında konuşulup halledilmesi gereken boyutlarının da olduğu belirtildi.

Bildiride Aleviler, İslam geleneği içinde kendi dini ve kültürel koşullarını inşa eden tarihsel bir topluluk olarak nitelendi. Cem evlerinin statüsünün de sağlanması gerektiği vurgulandı.

Bildirinin okunmasının ardından Yeprem soruları cevapladı. “Alevilerin kendi aralarında konuşup halletmesi gereken konular nedir?” sorusuna Yeprem, “İnanç boyutları Alevilerin kendi aralarında konuşması gereken bir konudur. Alevilerin kırsal kesimdeki uygulamalarıyla kente döndükten sonra o uygulamaların nasıl yapılabileceği konusunda çözüm bulmak Alevilerin kendi işleridir. Bunu bir başkasının tanımlaması mümkün değildir. Bunu Aleviler kendilerine özel kendileri olma açısından kendi formüllerini kendileri bulacaklardır. Birileri kalkıpta ‘sizin hukukunuz böyle olmalı, fıkhınız böyle olmalıdır, inanç esaslarınız çağımıza göre şöyle olmalıdır’ gibi bir müdahale ve düzenlemeye girmemelidir.” cevabını verdi.

Aleviler arasında Aleviliğin, İslamiyet içinde veya dışında olduğu yönünde bir tartışmanın bulunup bulunmadığı sorusu üzerine Yeprem, “O da Alevilerin kendi problemleri. Bugüne kadar Alevilerin beyanları kendilerinin İslam dinine mensup kişiler olduğu şeklindedir. Kahir bir ekseriyeti aynen böyle ifade etmektedir. İslam dini de ‘ben Müslümanım’ diyene ‘hayır sen Müslüman değilsin’ yetkisini hiç kimseye vermemiştir.” dedi.

Bildiride ehlibeyt konusunun geçmediği sorusuna Yeprem, “Alevilik ve Aleviler konusundaki sorunları tartışan bir toplumda zaten olması gereken şey, Müslümanların en önemli şartını tekrar müzakereye konmasının bir anlamı yok. Ahiret inancı var mı Alevilikte, Allah’a inanırlar mı şeklindeki madde de yok. Ehlibeyt konusu bütün Müslümanların ortak konusudur. Ehlibeyt sevgisi Alevilere özel bir sevgi de değil. Bütün Müslümanların ittifak ettiği ortak bir sevgidir o bakımdan ayrı bir madde olarak yer almadı.” cevabını verdi.

“Devletin yaptığı çalıştaylara göre sizin yaptığınız çalıştayda farklı olarak ne çıktı?” sorusuna Yeprem şu cevabı verdi: “Çok başarılı çalıştaylar. Özellikle tarihte hemen hemen benzeri hiç görülmediği bir şekilde bir diyalog başlatılmış, problemler çeşitli kesimlerle birlikte 7 çalıştay halinde ortaya konmuş. Burada gördüğünüz kişilerin hemen hemen hepsi o çalıştaylarda da bulunmuştur. O çalıştaylar konunun siyasi tarafını, devletin ilgilenmesi gereken tarafını ortaya koymak ve bu cemaatleri konuşabilir hale getirmek, bugüne kadar diyalog eksikliğindeki kaynaklanan boşluğu bir nebze gidermek içindi ve bunda da başarılı olunmuştur. Hemen hemen bütün Alevi kesim de bundan memnuniyetini izhar etmişlerdir. Bunların hayata geçirilmesinde aksaklıklar olmuş ve umulduğu gibi çıkmamış, gerçekleşmemiş. Bir manada askıda kalmış. Bugüne kadar gelen noktada da bizim gördüğümüz ciddi bir eksiklik var. Hep resmi mercileri veya resmi mercilere yakın çevreler tarafından ele alınan bu konu sivil kesim tarafından da özellikle toplumun çok önemli bir unsuru olan akademiya tarafından da ele alınması, bilimsel araştırmalarla çözüm üretmesi eksik kalmış. Siyasete yol gösterici çalışmalar yapılması konusunda bir görev çıkardı üniversitemiz ve bunda da başarılı olduğumuz kanaatindeyiz.”

Çalıştayın katılımcılarından Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Türkiye’de sorunun Alevilerle Sünniler veya cami ile cemevi arasında olmadığını söyledi. Aleviler ve tüm inanç kesimlerinin sorununun anayasal ve yasal sorun olduğuna işaret eden Altun, “O bakımdan geçmiş çalıştaylarda da büyük emekler çekildi. Ama sonuca geldiğinde anayasadaki tekke ve zaviyeler kanunu, ibadethanelerin bizzat devlet tarafından şablon konması bunların hepsinin sorun olduğu ortaya kondu. O halde bizim sistemimizin yenilenmesi, din ve vicdan özgürlüğünün tesis edilmesiyle hem Alevilerin hem tüm inanç kesimlerinin sorunları çözüleceği gibi Türkiye de dünyada itibar görecektir.” dedi.

Alevilerin siyasal güçlerinin siyasete yansımadığını savunan Altun, “Şunu söyleyim bugüne kadar bir tek Alevi siyasetçisi hapse girmemiştir. O zaman bu dava nasıl yürüyecek. Çünkü olmamıştır, sistem bunları taşımamıştır. Hep böyle sistemin adamları, kenarda köşede çıkarcı Alevi unsurlar devam etmiştir. Onun için Alevilerin sorunu siyasaldır bunu çözecek de siyasi erkttir.” ifadelerini kullandı.
CİHAN

Yorumlar