Askerler çiğnemesin diye Kur'anı yaktı, şimdi hayatını Kur'an öğretmeye adadı

Tek parti döneminde evlerdeki Kur'an-ı Kerim'lerin toplanarak askerler tarafından ayaklar altında çiğnendiğini gören Gaziantepli Hacı Ali Ateş, bu tabloya dayanamayarak evindeki onlarca dini eseri ve Kur'an-ı Kerim'leri toplayarak yakmış.

Google Haberlere Abone ol
Askerler çiğnemesin diye Kur'anı yaktı, şimdi hayatını Kur'an öğretmeye adadı

Tek parti döneminde evlerdeki Kur'an-ı Kerim'lerin toplanarak askerler tarafından ayaklar altında çiğnendiğini gören Gaziantepli Hacı Ali Ateş, bu tabloya dayanamayarak evindeki onlarca dini eseri ve Kur'an-ı Kerim'leri toplayarak yakmış. Askerler çiğnemesin diye Kur'an yakan 94 yaşındaki Hacı Ali Ateş, geri kalan ömrünü torunlarına Kur'an öğreterek geçiriyor.

Kur'an aşığı Ateş, "O karanlık yıllarda 'Allah' demek yasaktı. Evinde Kur'an bulunduranlar, okuyanlar, büyük cezalara ve baskıya maruz kalıyordu. Ahırlarda, samanlıklarda gizli gizli Kur'an okumaya çalışıyorduk. Asker bulduğu Kur'an'ları tuvaletlere atıyor, ayaklarının altına alıp çiğniyordu. Evde bulunan onlarca dini kitabı ve Kuran'ı alarak köyün yüksek bir yerinde yaktım. O yıllar aklıma geldikçe çok üzülüyorum." diyerek gözyaşı döktü.

İlerleyen yaşına rağmen bir gün olsun orucunu bırakmadığını anlatan 94 yaşındaki Çınar, 1942 ile 1946 yılları arasında 4 sene askerlik yaptığını, askerde bir avuç tahinle oruç tuttuğunu belirtti. Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde yaşayan Hacı Ali Ateş, İsmet İnönü’nün askeri olduğunu hatırlattı. 1942 ile 1946 yılları arasında 4 sene askerlik yaptığını, günde 600 gram tahinle idare ederek orucunu tuttuğunu söyledi.

AHIRLARDA KUR'AN OKUYORDUK

"O dönemde Kur'an-ı Kerim okuyanlar, evlerinde Kur'an bulunduranlar ceza görüyordu." diyen Ateş, jandarmaya yakalanmamak için ahırlarda, samanlıklarda Allah’ın kelamını okuduklarını dile getirdi. Ateş, "Allah demenin yasak olduğu yıllardı. Evde Kur'an bulundurmak kesinlikle yasaktı. Ahırlarda, samanlıklarda gizli gizli Kur'an okurduk. Bir kişiyi de kapıya gözcü olarak koyarak herhangi bir baskına karşı önlem alırdık. Kur'an okuyan insanlar ayin yapıyor diye nitelendirilerek çeşitli işkence ve cezalara tabi tutuyordu. Babamdan kalan birçok dini kitabı ve Kuran’ı Kerim'i alarak köyün yüksek bir yerinde yaktım. O zaman Kuran’ı yakmasaydım asker bulduğu kitapları tuvaletlere atıyor, ayaklarının altına alıp çiğniyordu. Bugün ise Allah’ın Kelam’ını yaktığım için çok pişmanım. Allah affetsin." diye konuştu.

ARAPÇA EZAN OKUYAN YAŞLI ADAMI TEKME TOKAT DÖVDÜLER

O yıllarda köyde bulunan imama yardımcı olmak için her gün camiye gittiğini dile getiren Ateş, şahit olduğu bir olayı şu şekilde aktardı: "Birkaç sefer ben de ezanı Türkçe okudum, başka şansımız yoktu, okumak zorundaydık. Eğer Arapça okursak hemen jandarma gelip tekme tokat döverek götürüyordu. Bizim orada yaşlı bir adam vardı. Bir şekilde camiye girerek ezanı Arapça okudu. Jandarma köye gelerek o kişiyi çok feci bir şekilde dövdü. Ayrıca o yaşlı amca 2 ay da hapiste yattı. Bunun yanında Kur'an okuyan 15 kişi de zorla köyden götürülerek onlar da 4 ay hapis yattı."

O karanlık, baskı yıllarının Menderes'in gelmesi ile son bulduğunu söyleyen Ateş, "Şu an herkes istediği şekilde ibadetini yerine getiriyor. Artık insanlar rahatlıkla ibadetini yapıyor, Kur'an’ını okuyor. Bu zamana ne kadar şükür etsek azdır. Küçücük çocuklar camileri tıklım tıklım doldurup Kur'an öğreniyor." şeklinde konuştu.

Ömrünü Kur'an ve sünnetlerin ihyasına adayan Ateş, zamanın büyük çoğunluğunu torunlarına Kur'an öğreterek geçiriyor. CİHAN

Yorumlar