Askeri okul öğrencilerine FETÖ usulü “fişleme“

TSK'dan Ayrılan ya da Atılan Öğrenciler Platformu sözcülerinden endüstri mühendisi Özer: "Şok mangasına dayandım ama ailem ile şu an gözaltında olan bir komutan görüşmüş, anneme 'Çocuğunuzu okuldan alın, yoksa 8. kattan atlayabilir ya da tuvalette kendini jiletleyebilir' tehdidinde bulunmuş"

Google Haberlere Abone ol
Askeri okul öğrencilerine FETÖ usulü “fişleme“
TSK'dan Ayrılan ya da Atılan Öğrenciler Platformu sözcülerinden endüstri mühendisi Mengü Çağatay Özer, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi subayların yaptığı "şok mangası" zulmüne dayandığını ancak komutanlardan "çocuğunuzun ölüsünü alırsınız" tehdidi alan ailesinin de isteğiyle subaylık hayaline veda ettiğini söyledi.

TSK'dan Ayrılan ya da Atılan Öğrenciler Platformu adına AA muhabirine açıklamada bulunan endüstri mühendisi Özer, vatanı savunmak için canlarını vermeye hazır oldukları halde, çeşitli yöntemlerle askeri okullardan uzaklaştırıldıklarını savundu.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu subayların "gelecekte kendilerine engel olabileceklerini düşündükleri öğrencilerin yolunu kesmek için uyguladığı psikolojik ve fiziksel işkencenin" şok mangası adı altında gerçekleştirildiğini anlatan Özer, şunları kaydetti:

''Bölüğümüze 12-13 kilometre uzaklıktaki eğitim alanlarına giderken ağır yükle ya sürünüyorduk ya da koşuyorduk. Diğerleri bizim gibi değildi. Adil olmayan, hak etmediğimiz bir tutumla karşı karşıya kaldık. Bizler can çekişiyorduk, onlara yakın öğrenciler kantinde dondurma sırası bekliyordu. Ekip olduklarını biliyorduk. Belli bölük komutanları belli tabur komutanlarına bağlıydı. O komutanlar da şimdi FETÖ'nün darbe girişimi dolayısıyla gözaltında. Bize iyi davranan, halimizden anlayan komutanlarımızı da uzak şehirlere gönderiyorlardı. Yine de birbirimizi motive etmeye, yılmamaya çalışıyorduk."

"8. kattan atlayanlar var"

Kara Harp Okulu 3. sınıf öğrencisiyken kendisini ziyarete gelen ailesiyle görüştürülmediğini kaydeden Özer, şöyle devam etti:

"Şok mangasına dayandım ama ailemle şu an gözaltında olan bir komutan görüşmüş, anneme 'Çocuğunuzu okuldan alın, yoksa 8. kattan atlayabilir ya da tuvalette kendini jiletleyebilir' tehdidinde bulunmuş. Bunu söyleyen komutan şimdi gözaltında ve atlayabileceği bir balkon bile yok. Psikolojik olarak yorulmuştuk. Bu söylediği bir tehditti. Bizim hayatımıza soru işaretleriyle son verebileceğimiz anlamına geliyordu. Belki de başkaları tarafından hayatımıza son verilecekti. Ailem de 'bu çocuğu buraya sağlam verdik, sağlam alacağız' dedi. 8. kattan atlayanlar da oldu, aylarca GATA'da yatanlar da oldu, kendini jiletleyenler de vardı. Bunlara neden olan insanların hepsi şimdi gözaltında, nasipse tutuklanacaklar. Biz de davalarda müdahil olmak istiyoruz."
TSK'dan ayrıldıktan sonra Pamukkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünü kazandığını, 2 yıldır İzmir'deki bir şirkette çalıştığını dile getiren Özer, yüzlerce FETÖ mağduru askeri okul öğrencisinin yeniden vatanları için TSK'ya dönmeye, vatanı savunmaya hazır olduğunu belirtti.

"Bizi etiketlediler"

Bir devre arkadaşının kendisini aradığını ve etiketlenmiş dosyalardan haberdar ettiğini aktaran Özer, "Öğrencilerin dosyalarını, kırmızı, sarı ve yeşil olarak etiketlediklerini biliyorduk. Benim gibi kırmızı etiketli olanları yıldırmaya çalışıyorlardı, sarı etiketlilerin gönderilmesini istediklerini, yeşil etiketli dosyaların sahiplerinin de kalmasını istediklerini biliyorduk. Yeşil etiketli dosyaların sahiplerinin üzerinde sınav sorularını buluyorduk ya da sık sık komutanların odalarını ziyaret ediyorlardı." dedi.

Mengü Çağatay Özer, TSK'dan Ayrılan ya da Atılan Öğrenciler Platformu olarak iade-i itibar davası açmaya hazırlandıklarını da dile getirdi.

"Tükenmişlik sendromu yaşıyorduk"

Tayfun Özcana da Kara Harp Okulu 3. sınıftan FETÖ mensubu öğrenci ve komutanların iftirası sonucu ayrıldıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandığını söyledi.

TSK'dan uzaklaştırılmak istediklerini anladıkları anda okulu bıraktığını dile getiren Özcana, "Bir hekim adayı olarak söyleyebilirim ki 20'li yaşlarda hayattan beklentisi kalmamış insanlardık. Tükenmişlik sendromu yaşıyorduk. Olayları bu çerçevede değerlendirmek en doğrusu olacaktır. Biz askeri okullarda en ön sıralarda yer alan başarılı öğrencilerdik. Bu olaylar bizim yüksek kademelerde bulunmamızı istemeyen insanlar tarafından bir tasfiye programı olarak gerçekleştirildi." ifadesini kullandı.

Yorumlar