Artık Her 10 Kanser Hastasından 8'i Kurtarılıyor
Deneysel Hematoloji Kongresi Başkanı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji –Onkoloji Hastanesi öğretim üyesi Prof.
Deneysel Hematoloji Kongresi Başkanı, Erciyes Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hematoloji –Onkoloji Hastanesi öğretim üyesi Prof. Dr.
Ali Ünal, kanser tedavisinde teşhisi konulan 10 hastanın 8’inin
yıllarca yaşayabildiğini söyledi. Ünal," Eskiden olduğu gibi
kanserli bir hasta 3 ayda veya bir yılda ölecek diye bir şey yok.
Kanser artık tedavi ediliyor. Lösemili hastalar artık 3 ayda, bir
yılda ölmüyor. Bunlar kök hücre tedavileriyle, kemik iliği
nakilleriyle çok daha iyi tedavi edilebiliyorlar." dedi.
Türkiye’de ilk olan, Deneysel Hematoloji ve EBMT Highlight 2014
Kongresi Nevşehir Avanos’ta başladı. Kongreyle ilgili açıklama
yapan Deneysel Hematoloji Kongresi Başkanı, Erciyes Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hematoloji –Onkoloji Hastanesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Ali Ünal, kanser tedavisinde dünyada çok büyük gelişmeler
olduğunu, artık kanserin erken teşhisi yanında tedavisinin de
yapılabildiğini söyledi. Ünal, artık kanser veya lösemi
hastalarının 3 ayda, bir yılda öleceği diye bir sözün geçerli
olmadığını ifade etti. Türkiye’de ilk olarak Kapadokya’da
gerçekleştirdikleri kongrede hematolojinin yeni tedaviler içeren,
hastalıkların moleküler temeline inen çalışmaların yapıldığı
deneysel hematoloji kısmını yapmaya çalıştıklarını belirten Ünal “
Burada moleküler olarak kanserin erken teşhisi ve deneysel olarak
kanserin tedavisini konuşuyoruz. Tedavi edemediğimiz kanserleri
hangi yollarla tedavi edebiliriz. Bu konuları daha çok
tartışıyoruz. İki ana hedefimiz var. Birincisi, kansere erken
teşhis koymak ve temeline inmek, ikincisi ise tedavi etmektir.
Amerika’da ve Avrupa’da kanserle ilgili çıkan en son yöntemleri
burada tartışıyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Ali Ünal, kanser tedavisinde gelinen noktada kanser
teşhisi konan 10 hastanın 8’inin yıllarca yaşayabilir hale
geldiğini ifade etti.
Kanserde artık teşhis yöntemleri çok geliştiğini kaydeden Ünal
şöyle konuştu “ Artık temeline iniyoruz. Hem teşhis ediyoruz hem de
kanserin çeşidi hangi ilaca duyarlı olabilir, cevap verebilir,
bunların temelini söyleyebiliyoruz. İkincisi de, tedavi ediyoruz.
Eskiden olduğu gibi kanserli bir hasta 3 ayda veya bir yılda ölecek
diye bir şey yok. Kanser artık tedavi ediliyor. Kanser teşhisi
konan 10 hastanın 8’i yıllarca yaşayabiliyor. Lösemili hastalar
artık 3 ayda, bir yılda ölmüyor. Bunlar kök hücre tedavileriyle,
kemik iliği nakilleriyle çok daha iyi tedavi edilebiliyorlar.
Sağlık altyapısı olarak ülkemiz dünya ile ölçülebilecek konuma
gelmiştir. Türkiye’de şu anda 61 tane hematolojik kanserlerin
tedavi edildiği merkez bulunuyor. Sağlık turizmi olarak öncelikle
Orta Asya ve Türki Cumhuriyetlerden gelen hastalarımız çok.
İkincisi bize yakın olan Arap ülkelerinden hastalar geliyor.
Temelde ise hastalarımızın çoğu Türk ama Avrupa’da yaşıyorlar. Yani
Avrupa’da değil Türkiye’de tedaviyi tercih ediyorlar.”
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı öğretim
üyesi, Deneysel Hematoloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Osman
İlhan, Türkiye’nin hematoloji alanında artık uluslararası bir
oyuncu durumuna yükseldiğini söyledi.
Son yıllarda kemik iliği naklinin üç binleri geçtiğini ve Avrupa’da
üçüncü sırada bulunduklarını kaydeden İlhan, bu nakillerin yüzde
10’dan fazlasının da yabancılardan oluştuğunu kaydetti.
Yıllardır özellikle kan hastalıklarında tedavi yaptıklarını ama bir
kısmında istedikleri sonuçları alamadıklarını belirten İlhan “ Bu
noktada kullandığımız ilaçlarda veya dozlarında değişiklik yapmak
gerekir mi? Kanda trombasit dediğimiz maddeyi yükselten ilacı
Türkiye’de 50 miligram olarak kullanıyoruz, Japonya’da ise 25
miligramdır. Bu ilaç niye Japonya’da düşük dozda etkili olurken
Türkiye’de yüksek doz kullanmak zorunda kalıyoruz” dedi.
Bir ilaç keşfinin bir milyar dolardan fazla para gerektirdiğini
anlatan İlhan şöyle konuştu: "Büyük masraf ama Türkiye’nin de
kendisine yönelik ilaçları yapması lazım. TÜBİTAK nihayet kanser
tedavisinde yenilikler adı altında bir çağrı yaptı. Bir tanesi
hücresel tedavidir. Buna 50’den fazla proje başvurdu. 10’dan
fazlası ise 2 milyon 500 bin lira desteğe layık bulundu. Bu da
gösteriyor ki, Türkiye artık kendi ayaklarının üzerinde durarak
kendisine ait tedavi yapması lazımdır. Kanser ilaçlarını üretmek
gerekiyor. Çok yüksek miktarlarda yurtdışına ödeme yapıyoruz.
Yabancılar kendi genetik özelliklerine göre ilaçlar yapıyorlar. Biz
de bu ilaçları Türkiye’de kullanıyoruz. Amerika’daki veya
Avrupa’dakilerle genetik yapımız aynı değildir. O zaman kendi
mutfağımızda kendi araştırmamızı yapmamız lazım. Deneysel
Hematoloji Derneği olarak Türkiye’ye özgü araştırmaların yapılması
için çalışıyoruz. TÜBİTAK hem hücre tedavisinde hem kök hücrede hem
de ilaç gelişmesinde destekler sağlanıyor. Sağlık otoritesi böylece
Türk halkı yanında dünya sağlık turizmi için adım atmıştır. Bu
kongrede enine boyuna tartışılan konular Sağlık otoritesine
sunulacaktır. Avrupa Hematoloji Birliği’nde Türk hematologlar
yönetim kadrosundadır. Kök hücre nakillerini denetleyen Ceysi adını
verdiğimiz bağımsız kuruluşun Türkiye Başkanı olarak yurt dışında
denetleme yapma durumuna geldik.”
Yorumlar