Arınç'tan Dinleme Açıklaması
107 klasörde 2280 kişi..
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; "Şu anda inceleme konusu
yapılan 107 klasör var. 107 klasörde 2280 kişinin telefon
numaraları da dahil olmak üzere dinlendiği anlaşılıyor. 3 yıldan
beri devam eden bu soruşturma konusun, sadece ilgili savcıların
takibinde olduğu ve bunların bir ihbar mektubuna dayalı olarak
herkesi dinledikleri, bunların içersinde bilim adamları,
sanatçılar, yazarlar, siyasetçilerin bulunduğu ortaya çıkmış"
dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar
Kurulu sonrası açıklamalarda bulundu. Arınç, bazı gazetelerde yer
alan ve 7 bin kişinin dinlendiği iddialarına ilişkin şunları
söyledi; "Konu Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü. Adalet Bakanı konuyla
ilgili bilgilerini dinledik. Üzücü bir olay. Türkiye kamuoyu
oldukça duyarlı. İsimleri geçen bazı siyasetçilerin, yazarların, sanatçıların bu dinleme
sırasında bazen soyadları olmadani bazen rumuzlar verilerek
dinlenilmiş. Konu soruşturma kapsamı içersindedir. Maalesef çok
üzücü bir gelişme. Bugünkü haberlerle ilgili kısa bir bilgi
verebilirim. 2 savcının ismi geçiyor bildiğimiz kadarıyla.
Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan ve Adnan Çimen. İkisi de TMK 10'uncu
maddesine göre yetkili savcılardır. Bir hayali ihbar üzerine, 4
sayfalık. 'Selam ve Tevhid Terör Örgütü' ile ilgili bir soruşturma
başlatarak, aldıkları hakim kararlarıyla bazı dinlemeler yapmışlar.
Burada kapsamı, niteliği, şüphelilerin kimliği, çok sayıda kişi
hakkında teknik ve fiziki takip kararı alınmış. Dosya, ellerinden
alındıktan sonra, yerlerine gelen savcılar tarafından ortaya
çıkarılmış. Böyle bir terör örgütünün olmadığı, dosyanın
incelenmesinde de bir terör eylemi ya da terör planlamasının
olmadığı görülmesine rağmen, 2011'den bu yana, teknik ve fiziki
takiple birçok kişinin takip edilmesi sonunda, dosyaya dahil edilen
ve bir kısmı kamuoyunda tanınan kişiler olması sebebiyle, farklılık
arz eden ve başsavcılarının da haberi olmayan bu soruşturma her
yönüyle dikkat çekmiştir. Esas numarası 2011/762. Bu sadece bir
soruşturma dosyasıyla ilgili olan, diğerleri üzerinde incelemeler
devam etmektedir. Teslim alınan hard disklerin incelenmesinde aynı
zamanda mahkeme kararı alınarak, Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü'nün yaptığı tape dökümleriyle de bugün gazetelerde bir
kısmı neşredilen bir olay ortaya çıkmış bulunuyor. Şu anda inceleme
konusu yapılan 107 klasör var. 107 klasörde 2280 kişinin telefon
numaraları da dahil olmak üzere dinlendiği anlaşılıyor. 3 yıldan
beri devam eden bu soruşturma konusun, sadece ilgili savcıların
takibinde olduğu ve bunların bir ihbar mektubuna dayalı olarak
herkesi dinledikleri, bunların içersinde bilim adamları,
sanatçılar, yazarlar, siyasetçilerin bulunduğu ortaya çıkmış. Bu
klasörlerde ismi bulunanların sayısının daha da artabileceği
incelemeyi yapan savcılar tarafından, hakim kararıyla tapeleri
yapılan incelemeler sonunda anlaşılabilecek. Belki Adalet
Bakanımızın inceleme bittiğinde yapacağı geniş bir açıklamayla,
kim, niçin, ne maksatla bu işlemleri yaptığını kamuoyuna
açıklayabileceğiz. Bunlar tamemen kanunsuz dinleme talepleri ve
kararlarıdır. Demekki savcı ve hakim birlikteliğiyle hayali bir
örgütün, ilgisi yada ilintisi bulunabileği şu anda 2280 kişi ve
telefon dinlemesi üzerinde 3 yıldan beri dinlemeler yapıldığı, ve
bu dinlemelerden bazılarının bugüne kadar geldiği, bir kısmı
hakkında da geçmişte dinleme bitmesine rağmen yine kanun gereğince
herhangi bir bilgi verilmediği de ortaya çıkmış bulunuyor. Her
kişiden, o kişilerin yakınlarından ve bu konuya dahil edilen
isimleri belli her sahıştan özür dinlenmesi gerekiyor.
'HABERLİ OLMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL'
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını eleştiren Arınç;
'Kılıçdaroğlu, kendisince mükemmel bir açıklama yapmış 'bunlar
dinlenirken hükümet neredeydi?" diye. Hükümet buradaydı. Ama bu
dinlemeyi talep eden savcı ve kararı veren hakime bizim etki
yapmamız ve haberli olmamız mümkün değil. Yasama, yürütme, yargı
birbirinden bağımsız hareket eder. Ortaya çıkan bir tek büyük
gerçekte budur; HSYK değişikliğinin özellikle bu gelişmeler
karşısında ne kadar acil, önemli ve haklı olduğu ortaya çıkmıştır.
İnternet kanunu ve MİT kanunuyla ilgili tartışmaları, kimlerin daha
çok yaptığını ve kimlerin daha çok zarar görebileceklerini
düşünerek kimlerin yurtiçinde ve yurt dışında ihbarlarla
bulunduklarına dikkat edersiniz, bu konuda birilerinin büyük bir
telaş içersinde olduğunu gösteriyor' diye konuştu.
"HER İKİ SAVCININ BUNUN REDDETMESİNİ OLUMLU GÖRMEK LAZIM"
Arınç, HSYK'nın bugün yaptığı açıklamayla bu konuyla ilgili bir
inceleme başlatacağını açıkladığını söyleyerek; "Bunu hayırlı bir
gelişme olarak görelim. Ama bugüne kadar bunların yapıldığından
eğer haberleri var ve kılları kıpırdamamışsa, elbette bunların
sorumluluğunun dalga dalga kimlerin üzerinde kalacağını da hepimiz
göreceğiz.
Bir gazetecinin 'Bu dinlemelere darbe girişimi olarak bakıyor
musunuz?' sorusuna Arınç; "Başbakanımız, 17 Aralık öncesi ve
sonrasında yaşananların, AK Parti hükümetine darbe olduğunu ifade
ediyor. Burada yapılan işin bir darbe girişimi olup olmadığını
elbette yargı bilir. Ancak şu haliyle bile, bu izinsiz
dinlemelerin, bunların mutlaka birilerine karşı kullanılabileceğini
ortaya koymaktadır. Suç vasfını mahkemeler tayin eder"
dedi.
MİT Kanunu teklifinin bu hafta yasalaşabileceğini dile getiren
Bülent Arınç; "30-40 yıllık MİT yasasını, bugünün şartlarına uygun
hale getirmek, daha güçlü ve teşkilatı kendi içinde daha barışık
bir hale getirmek için bir yasal düzenleme yapılırken, bir
istihbarat örgütünün güçlü olmasını içe ve dışa karşı, kim istemez.
MİT kanunu teklif olarak gelmişti, 3-4 madde de komisyonda
değişiklik yapıldı. Genel Kurulu bekleyelim, oradan olumlu bir yasa
çıkacaktır" diye konuştu.
"HER İKİ SAVCININ BUNUN REDDETMESİNİ OLUMLU GÖRMEK LAZIM"
Arınç, 2 savcının 7 bin kişinin dinlendiği iddialarına şöyle yanıt
verdi; "Herkes her şeyi söyleyebilir. Bizim ilk incelememizde 207
klasör ve 2280 kişinin dinlendiği ortaya çıktı. Savcın ve hakim
derken yasadışı dinlemelerden bahsetmemiz gerekir. Burada ortaya
çıkan bir olay var inceleme yapılıyor. Ama diğer dosyalar üzerinde
de inceleme yapılacaktır. Her iki savcının bunun reddetmesini
olumlu görmek lazım. Ama reddi savunmaya yönelik olarak da
düşünebiliriz. Herkese saygı gösteririz ama ortada bir de gerçek
var."
Başbakan Yardımcısı Arınç, Hizmet Hareketi'ne ilişkin Başbakan
Erdoğan ile üslup farkları olduğu yönündeki soruya şöyle yanıt
verdi; "İyi ki bu soruyu bana soruyorsun. Doğrudur ben İngiltere’de
faydalı temaslar yaptım. Ben bir siyasetçiyim ve AK Parti hükümetinin üyesiyim. Sayın
Başbakanımızın yanında olma ve her yönüyle bu hükümeti savunmak
durumundayım. Evet bazı konularda üslup farklılığımız olabilir. Ben
bir başkasının üslubunu kendime benimseyerek konuşmak zorunda
değilim. Esasta ve özde ayrılmayız ama bazen kelimeleri seçerek
kullanırız bazen de iyi netice almak zorundayız. Siyasetçi
ütmekle meşgul olur kaybetmekle değil. Benim de o kişilere gönül
açmak zorundayım. Ama bugün öğrendiğim bu olaylar sayın
başbakanımızın bu konularda ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Ama
ben buna rağmen aynı kelimeleri kullanır mıyım? Onları da bir
kenara koymanız lazım."
Yorumlar