Anayasa Mahkemesi: 16 yılda biten davada makul süre ihlal edilmiştir
Bir vatandaş, 16 yıl süren taşınmazlarla ilgili açtığı şuf’a davasında (Öncelikli sahip olma hakkı) yargılama makamına sunduğu dilekçelerin dikkate alınmayarak yargılamanın adil olmadığı ve makul sürede tamamlanmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne mü.
Bir vatandaş, 16 yıl süren taşınmazlarla ilgili açtığı şuf’a
davasında (Öncelikli sahip olma hakkı) yargılama makamına sunduğu
dilekçelerin dikkate alınmayarak yargılamanın adil olmadığı ve
makul sürede tamamlanmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne
müracaat etti. Yargılamanın adil olmadığı yönündeki iddialarının
açıkça dayanaktan yoksun bulan yüksek mahkeme, başvurucunun makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının
kabul edilebilir olduğuna hükmederek başvurucuya 13 bin 950 lira
manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
12 Eylül 2010'da yapılan referandum sonrası
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurunun başladığı 2012 yılı Eylül
ayından bugüne kadar yüksek mahkemeye, yaklaşık 14 bin bireysel
başvuruda bulunuldu. Y.H., 3 Ocak 1997’de Çanakkale’nin Gelibolu
ilçesi Sütlüce Köyü Balıkçı Damı mevkiinde taşınmazlardaki dörtte
bir hissenin tapusunun şufa hakkına istinaden iptali ile adına
tapuya tescili talebiyle Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesi’ne dava
açtı. Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesi, 21 Temmuz 2008’de verdiği
kararda, Y.H.’in davasının reddine karar verdi. Y.H., yerel
mahkemenin kararını temyiz etti. Dava dosyasını yeniden ele alan
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 22 Mart 2012’de yerel mahkemenin
kararını onadı. Y.H.’in karar düzeltme talebi da Yargıtay 1. Hukuk
Dairesi tarafından reddedildi. Yargıtay kararı 13 Şubat 2013’te
Y.H.’e tebliğ edildi.
1997’de açtığı davanın yaklaşık 17 yıl
sonra karara bağlandığını ve yargılama makamına sunduğu
dilekçelerin dikkate alınmadığını belirten Y.H., Anayasa’nın 36.
maddesinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek,
ihlalin tespiti ile uğradığı zararın tazminine karar verilmesini
talep ederek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyla ilgili Şebnem Nebioğlu Öner tarafından rapor
hazırlandı.
Başvurucunun yargılamanın adil olmadığı
yönündeki iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar
verilmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda, yargılama süresinin
makul olmadığı iddiaları da değerlendirildi. Raporda, şu ifadelere
yer verdi: "Başvurucu, karar düzeltme yoluna başvurulmakla kanun
yollarının tüketildiğini beyan etmiştir. Başvuru evrakı
kapsamından, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de
bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki başvurunun, kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi gerekir. Davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul
işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu
ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında söz
konusu yaklaşık 16 yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması
ve adil olmaması nedeniyle 100 bin lira tazminata hükmedilmesini
talep etmiştir. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin
yaklaşık on altı yıllık yargılama süresi nazara alındığında,
başvurucunun yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında,
başvurucuya takdiren 13 bin 950 lira manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir."
Raportör tarafından hazırlanan raporu
değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Y.H.’in Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez
olduğuna oybirliği ile karar verdi. Y.H.'in makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının kabuledilebilir
olduğuna oybirliği ile karar veren yüksek mahkeme, Y.H.'in
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ise bir üyenin karşı oyuna
rağmen oy çokluğu ile karar verdi. Anayasa Mahkemesi, Y.H.’e 13 bin
950 lira manevi tazminat ödenmesine yine oy çokluğu ile karar
verdi. Y.H.'in tazminata ilişkin talepleri ise oybirliği ile
reddedildi. CİHAN
Yorumlar