Anayasa Mahkemesi, 10 yıl süren kamulaştırma davasında tazminata hükmetti
Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül 2010 referandumuyla sağlanan bireysel başvuruları bir bir sonuçlandırıyor.
Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül 2010 referandumuyla sağlanan
bireysel başvuruları bir bir sonuçlandırıyor. Yüksek mahkeme, 10
yıldır neticelenmeyen kamulaştırma davasında makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verdiği 2 kişiye ayrı
ayrı 6 bin 350 lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Muğla’nın Milas ilçesi Ören beldesi Kaklıç
mevkiindeki taşınmazın 315.12 metre karelik kısmı, Ören Belediye
Başkanlığı’nın 26 Mart 2003 tarih ve 26 nolu kararı ile
kamulaştırıldı. Taşınmazın sahipleri S.Ç. ve A.Ç., avukatları
aracılığıyla belediye başkanlığına hitaben 7 Ekim 2003’te dilekçe
yazarak, idare tarafından, taşınmazın kamulaştırma bedelinin
tespiti ve bedelin ödenmesi karşılığında idare adına tescili
istemiyle dava açılmasını talep etti. İlgili idare tarafından 10
Nisan 2004 tarihinde, Milas Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescil istemiyle dava açıldı. Milas 2. Asliye
Hukuk Mahkemesi’nin faaliyete geçmesi nedeniyle yapılan devir
sonucunda, yargılamaya Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam
edildi. Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18 Nisan 2007’de
davanın kabulü ile taşınmazın davalı idare adına tapuya tesciline
ve kamulaştırma bedelinin 17 bin 331,60 YTL olarak tespitine karar
verildi. Taşınmaz sahipleri tarafından kararın temyiz edilmesi
üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını
bozdu.
DOSYAYA BİR SÜRE ULAŞILAMADI
S.Ç. ve A.Ç., Yargıtay bozma ilamı üzerine
duruşma günü tebliğ edilmeyen dava dosyasının akıbetinin
araştırılması neticesinde elektronik ortamda veya fiziken dosyanın
bulunamadığını öne sürdü. İddialara cevap veren Milas 2. Asliye
Hukuk Mahkemesi, 7 Haziran 2013’te ilgili dava dosyasına ilişkin
bozma ilamının taraf vekillerine tebliğ edildiği, ancak dosyada
yeterli masraf bulunmadığından bahisle yeniden esasa
kaydedilmediğine ilişkin tutanak düzenlendiğini açıkladı. Daha
sonra yeniden ele alınan dava dosyasının mahkemenin esas 2013/640
sırasına kaydı yapılmak suretiyle duruşma günü tayin edildiği ve
masraflar suçüstü ödeneğinden karşılanmak üzere taraflara davetiye
tebliğ edildiği bildirildi. Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin
faaliyete geçmesine bağlı olarak yapılan devir sonucunda, dosya
Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne kaydedildi. Son celsesi 26
Aralık 2013’te yapılan dava hâlihazırda Milas 3. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde sürüyor.
"10 YIL OLDU AMA VERGİLERİ ÖDÜYORUZ"
S.Ç. ve A.Ç., ilk kamulaştırma kararının
verilmesinin üzerinden 10 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen davanın
henüz neticelenmediğini, mülkiyet haklarının ihlal edildiğini öne
sürerek, tazminat istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda
bulundu. S.Ç. ve A.Ç., hakkında kamulaştırma kararı alınan
taşınmazları ile ilgili olarak idare tarafından açılan kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescil davasının sonuçlandırılmaması ve
kamulaştırma sürecindeki yargılamaya bağlı belirsizlik nedeniyle,
adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri
sürerek, ihlalin tespitiyle uğradıkları zararın tazminine karar
verilmesini talep etti.
Yargıtay bozma ilamı sonrası duruşma günü
taraflarına tebliğ edilmeyen dosya hakkında yaptıkları araştırma
sonucunda dosyanın mahkeme kaleminde bulunmadığının bildirildiğini
belirten S.Ç. ve A.Ç., dosyanın kaydına elektronik ortamda da
(UYAP) ulaşamadıklarını, ayrıca kamulaştırma sürecine ilişkin
olarak belirtilen yargılamaya bağlı belirsizlik nedeniyle mülkiyet
haklarının da ihlal edildiğini ileri sürdü. Başvurucular,
Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal
edildiğini iddia etti. Başvurucular, yol ve park haline getirilen
taşınmazları üzerinde yaklaşık on yıldır idarenin fiili işgalinin
devam ettiğini ve kendilerinin halen hakimiyetlerinde olmayan,
ancak idarenin de kendi adına tescil ettirmediği taşınmazın
vergilerini ödemek zorunda kaldıklarını dile getirdi.
Kamulaştırma sürecine ilişkin olarak
belirtilen yargılamaya bağlı belirsizlik nedeniyle mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini ileri süren başvurucular, hakkında
kamulaştırma kararı alınan taşınmazları ile ilgili olarak idare
tarafından açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davasının halen neticelenmemesiyle makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini iddia etti. Yüksek mahkemeye görüş bildiren Adalet
Bakanlığı da, yargılamanın uzun sürmesindeki temel etkenin dava
dosyasının Yargıtay bozma ilamı sonrasında uzun bir müddet esasa
kaydedilmemesi olduğunun ve bu kapsamda 25 Haziran 2008 tarihli
bozma kararı sonrasında, dosyanın 7 Haziran 2013 tarihinde esasa
kaydedilmek suretiyle beş yıl üç aylık bir zaman diliminin
geçtiğinin nazara alınması gerektiğine dikkat çekti.
"ANAYASA'NIN 36'NCI MADDESİ İHLAL
EDİLMİŞTİR"
Başvurucular, adil yargılanma ile mülkiyet
haklarının ihlal edilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun bir tazminata
hükmedilmesini talep etti. Adalet Bakanlığı ise başvurucuların
tazminat taleplerine ilişkin görüş bildirmedi. Konuyla ilgili
hazırlanan raporu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, başvuruya konu
yargılamanın on yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun
makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal
bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında,
hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili
mahkemesine gönderilmesine karar verilmesine hükmetti.
Başvurucuların mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddialarının ‘başvuru yollarının tüketilmemesi’ nedeniyle kabul
edilemez bulan Anayasa Mahkemesi, başvurucuların makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının kabul
edilebilir olduğunu, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Yüksek mahkeme S.Ç. ve A.Ç.’ye ayrı ayrı 6 bin 350 lira manevi
tazminat ödenmesine karar verdi. CİHAN
Yorumlar