Almanya'da transgenik domuz, 1 milyon dolara satılmış

Türkiye'de ilk kez transgenik (genetiği değiştirilmiş) kuzu, geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde dünyaya geldi.

Google Haberlere Abone ol
Almanya'da transgenik domuz, 1 milyon dolara satılmış

Türkiye'de ilk kez transgenik (genetiği değiştirilmiş) kuzu, geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde dünyaya geldi. Üniversitede transgenik araştırmaları yapan ekibin başında bulunan Prof. Dr. Sema Birler, transgenik hayvanların sütünden üretilecek ilaç ve ham maddelerin çok değerli olduğunu belirtti. Birler, “Almanya’da 10-15 yıl önce sütünden protein üretilen bir domuz, 1 milyon dolara satılmıştı. Buradan tahmin edebilirsiniz.” dedi.

Akademisyenler kadar bilim dünyası temsilcilerini heyecanlandıran haber, geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden geldi. Kısa zaman önce transgenik tavşan üreterek bilim dünyasının dikkatini çeken Prof. Dr. Sema Birler ve 20 kişilik ekibi, şimdi de aynı projenin devamında transgenik özellik taşıyan ve ismi ‘Çimen’ konulan kuzu üretmeyi başardı. Üretilen bu hayvanların sütünden kanser, alzhemier gibi hastalıklarda kullanılan ilaçların ham maddeleri üretilebilirse çok kritik bir aşama geride kalmış olacak. Birler, “Bu aşamayı 1 -2 yıl içinde ilaç ham maddesi üretebiliriz” sözleri ile açıkladı.

Projenin başında bulunan Sema Birler, transgenik hayvan üretiminin çok meşakkatli olduğunu şu sözlerle anlattı: “Biz, daha önce yaptığımız klonlama çalışmalarının hemen ardından başladığımız transgenik hayvan üretiminde binde bire düşen oranlar içinde başarılı olmaya çalıştık. Bizim için asıl önemli olanı sütünden ilaç üretilebilen çiftlik hayvanları üretebilmek. Çiftlik hayvanı bazında düşündüğünüzde transgenik hayvan üretmek oldukça zor, klonlama tekniklerinin gelişmesiyle birlikte başarı oranı yükseldi ama şu anda bile bu başarı oranı çok düşük. Doğumdan önce bir tedirginliğimiz vardı, doğumun sağlıklı olup olmayacağı ya da beklediğimiz nitelikte bir doğum olup olmayacağı ile ilgili. Doğumlar genelde hafta sonları ve sabah oluyor. Buraya gelip tek tek bütün yavruları kontrol ettik, yeşil parlama var mı diye. Son yavrumuz hariç diğerlerinde bir hayal kırıklığımız oldu. Transgenik teknolojinin başarı oranları düşünüldüğünde 5 yavru böyle bir çalışma için yeterli değil aslında ama son yavru doğduğunda dudağında bir yeşillik fark ettik. İlk doğduğunda gerçi daha azdı bu yeşillik. Bizim için çok sevindirici oldu özellikle ağzı ve dilindeki parlamayı görmek. Şu anda kuzumuz oldukça sağlıklı."

'İLAÇ ÜRETİMİ İÇİN SON BASAMAĞA GELDİK'

İlaç üretimi için son basamağa geldiklerini belirten Birler, “Yaptığımız çalışmalarda istediğimiz özellikte transgenik hayvan üretebilmemiz, son basamağı da geçmiş olduğumuz anlamına geliyor. Biz, eritropoietin maddesi üretmeyi amaçlıyoruz. Bu proteini seçmemiz ülke öncelikleri açısından oldukça önemli. Çünkü yıllık ithalatta bu maddeyi içeren ilaç önemli bir yer tutuyor. İthal ilaçların çoğunu biyoteknolojik ilaçlar oluşturuyor. Özellikle sağlık gibi bir alanda dışa bağımlı olunması üzerinde durulması gereken bir durum. Biz katma değeri yüksek olan ürünlerin üretimi ile bu duruma katkı sağlamak istiyoruz.” ifadesini kullandı.

Sema Birler, yapılan çalışmaların maddi getirisini Almanya’daki bir örnekle açıkladı. Üretilen maddenin gramlarla ifade edildiğini kaydeden Birler, “Bir litre sütte 1 - 2 gram bu maddeden üretmek bile büyük başarı. Almanya’da 10-15 yıl önce sütünden protein üretilen bir domuz, 1 milyon dolara satılmıştı. Buradan tahmin edebilirsiniz. Gerçekten değerli ilaçları üretebilir bir hayvanı üretmek, ülke ekonomisi için büyük fayda olacak.” dedi.

Birler, başarılı sonuçlara rağmen henüz ilaç sanayinin konuya ilgisini göremediklerini de ifade ederek, “Şu ana kadar işbirliği teklifi almadık. Hawaii Üniversitesi ile ortak bir çalışmamız var, onlarla devam edeceğiz çalışmalara, ancak sanayi açısından başlangıç seviyesinde bir şeyler oldu ama devamı gelmedi. Aslında çok büyük yatırım da gerekmiyor, bir çiftlik kurma yatırımı ile eşdeğer. Çünkü bizim İstanbul Üniversitesi olarak kurulu bir laboratuvarımız var. İlk ham madde üretimi için 1-2 sene içinde diyebilirim. Üretilen maddenin ilaçtaki ile eşdeğer olduğunu gösterebilirsek o zaman en azından ülkemiz ekonomisindeki bu büyük kaybın bir kısmını karşılayabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
CİHAN

Yorumlar