Ali Fuat Yılmazer Cerrah ve Güler'i suçladı

Eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Yılmazer, Ergenekon kumpas ise, Cerrah ve Güler'in de sorumlu olduğunu söyledi

Google Haberlere Abone ol
Ali Fuat Yılmazer Cerrah ve Güler'i suçladı

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 35 kişinin yargılandığı davada savunma yapan tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, "Dink cinayeti Türkiye'nin istikrarına yöneltilmiş bir hedeftir. Hrant Dink, kendi yazılarında açıkça tehdit edildiğini yazmıştır." dedi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada savunmasına devam eden Yılmazer, terör örgütlerine yönelik operasyonlarda o dönem, başbakanla resmi makamların uygun görmesi sonucu periyodik olarak görüştüğünü belirterek, "2007 Haziran'ından önce hiçbir çalışmamızda bir tane 'Ergenekon' tabirini bulamazsınız. Dolayısıyla Ergenekon operasyonlarının alt yapısını hazırladığım iddiası tamamen düzmecedir. Eğer ki Ergenekon bir kumpas ise bu kumpasın mimarları, o yıllarda İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü olan Selim Kutkan, Emniyet Müdürü Celaleddin Cerrah ve Vali Muammer Güler'dir. Bunların sorumluları onlardır. Savcıdan talimat alan bunlar, operasyonları yürüten de onlardır." diye konuştu.

Görevli olduğu istihbarat şubede eleman istihdam etme yetkisinin bulunmadığını anlatan Yılmazer, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde kendi döneminde kadrolaşma iddialarının doğru olmadığını savunarak, şunları kaydetti:

"Benim görev yaptığım dönemde istihbarat şube müdürlüğünde tek bir kişiyi bile ben istihdam etmedim. Hangi cemaat yapılanmasından söz ediliyor ya... Ben, bir tek personel atamadım ve görevlendirmedim. Böyle bir yetki de yok ayrıca. Aksine benim dönemde 570 personelden oluşan istihbarat şubenin personel sayısı 165 kişi azaltılmıştı. Hem de İstanbul istihbarat şubenin muazzam iş yoğunluğu ortadayken. Hükümete, terör eylemleri üzerinden mesajlar verildiği bir dönemde İstanbul istihbarat şubenin personel sayısı azaltılmıştır."

"Canlı bombacıları yakalıyorduk"

Türkiye'nin, terör örgütlerinin açık hedefi haline geldiğini öne süren Yılmazer, İstanbul'da çok sayıda canlı bombacıyı tespit edip eylem hazırlığındayken yakaladıklarını kaydetti.

"Terör örgütü PKK ile mücadele verildiği bir dönemde istihbarat şube müdürü olarak görev yapıyordum." diyen Yılmazer, şöyle devam etti:

"Osla ve Kandil üzerinden terör örgütleriyle müzakereler yapıldığı dönemde bizim PKK ile nasıl mücadele ettiğimiz açık kaynaklardan görülebilir. Canlı bombacıları mühimmatlarıyla nasıl yakaladığımız ortadadır. Birilerinin Oslo'daki görüşmelerde internete sızan ses kayıtlarından 'metropollere bomba yığdınız' yönünde söylemleri var. Biz de o sırada Taksim'de bir canlı bombacıyı yakalamıştık. İstanbul'da eylem üzerinde olan 5 canlı bombacıyı biz yakaladık. Bizim dönemimizde mafya sokağa dahi çıkamazken, biz içeri girdik mafya liderleri 'akıttığınız kanda boğulacaksınız' diye meydanlarda miting yaptı."

"Ben teröristsem peki terörle kim mücadele etti"

Yılmazer, meslek hayatı boyunca aşırı sağ gruplar ve bu grupların eylemleri üzerine çalışmalar yürüttüğünü anlatarak, "Eğer terör örgütü mensubuysam peki o dönem de bu terör gruplarıyla kim mücadele etti." dedi.

Hrant Dink suikastının göz göre göre geldiğini dile getiren Yılmazer, faillerin suikasttan hemen sonra yakalandığını fakat o dönem bunu azmettirenlerin üzerine gidilmediğini savundu.

Yılmazer, Dink cinayetiyle Türkiye'nin istikrarının hedef alındığını iddia ederek, "Siyasi ve bürokratik yönden bu cinayetin engellenmesinin önü kapatılmıştır. Dink cinayeti, Türkiye'nin istikrarına yöneltilmiş bir hedeftir. Hrant Dink, kendi yazılarında açıkça tehdit edildiğini yazmıştır. Biz istihbari değerlendirme yapmışız. Aşırı sağ ve aykırı grupların faaliyetleri ve söylemlerini ortaya koymuşuz. Birileri de çıkmış 'somut hiçbir delil olmadığı için tedbir alma ihtiyacı duymadık' yönünde savunma yapıyor." diye konuştu.

Duruşma, Yılmazer'in savunmasını tamamlaması için yarına erteledi.

Yorumlar