Ali Bulaç: Bir kubbe altında yaşabiliriz

Diyarbakır’da düzenlenen Demokratik İslam Kongresi’nin ‘Medine Sözleşmesi’ adıyla yapılan ilk oturumunda Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç bir sunum yaptı. Bulaç, “Yeni bir Ortadoğu için Medine sözleşmesi” konulu konuşmasında Ortadoğu’nun...

Google Haberlere Abone ol
Ali Bulaç: Bir kubbe altında yaşabiliriz

Diyarbakır’da düzenlenen Demokratik İslam Kongresi’nin ‘Medine Sözleşmesi’ adıyla yapılan ilk oturumunda Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç bir sunum yaptı. Bulaç, “Yeni bir Ortadoğu için Medine sözleşmesi” konulu konuşmasında Ortadoğu’nun yeni bir kubbeye ihtiyaç duyduğunu belirtti. Bu kubbede ulus devletlerin yerinin olamayacağını anlatan Bulaç, “Bölgemiz tarih boyunca büyük devletler ve büyük imparatorluk tarafından yönetilmiştir. Din mezhep ve etnik gruplar iç içe yaşamışlardır. Bugün bize bir kubbe lazım. Biz bir kubbe altında yaşayabiliriz. Ulus devletler bu kubbenin dışındadır. Kubbenin de içinde Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler ve alt kolları, Ermeniler, Süryaniler ve diğer halklar eşit bir şekilde yer alabileceğini düşünüyorum” dedi.

Diyarbakır’da devam eden kongrenin ilk oturumunda bir sunum yapan Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç, Ortadoğu’da birçok alanda çatışmaların yer aldığını söyledi. Bulaç, “Bu çatışmalar bazı bölgelerde sıcak çatışmadır, kan dökülüyor. Bazı bölgelere soğuk savaş şeklinde devam ediyor. Bazı bölgelerde ise her an çatışmaya dönüşebilir. Ulusal, mahalli ve bölgesel güçler bu çatışmaları ayakta tutarak iktidarlarını koruyorlar. Küresel güçler bu çatışmaları körüklüyorlar bölgeyi birbirine çatıştırarak yeni bir düzen kurmaya çalışıyorlar. Çatışmaları önlemenin yolları vardır. Medine sözleşmesinde kullanılan yöntem üç anahtar kelime etrafında döndüğünü söyleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi 'muarefe' yani çatışan ve ayrışan tarafların birbirini anlaması ve birbirini tanıması. İkinci anahtar kelime 'müzakere' yani birbirlerini anladıktan ve tanıdıktan sonra karşılıklı müzakerede bulunması. Üçüncü aşama ise 'muaheze' yani sözleşme. Mesela bir kızla ile erkek evlenecekleri zaman önce birbirlerini tanırlar. Nikah akdini görüşürler sonra nikah yaparlar. Ticaret ve siyasi sözleşmelerde böyle olsa gerek. Peygamberimiz bu yöntemi kullanarak Medine’de bir sözleşme imzaladı.“ diye konuştu.

Hz. Muhammed’in 622 yılında Mekke’den Medine’ye Hicret edip geldiğinde ilk yaptığı iş muhacirleri Medine’ye yerleştirmek olduğunu anlatan Bulaç, “Ensar ile Muhacirler arasında bir kardeşleşme sözleşmesi yaptı. Bu şifahi bir sözleşmeydi. 45 Ensar ile 45 Muhaciri kardeş yaptı, 90 kişi buna katıldı. Bu sayı daha sonra 186’ya çıktı. Her Ensar bir kardeşini yanına alıyor, zirai ve ticari hayata ortak ediyor, hatta malını mülkünü miras kılıyor. Kadınlar hariç her şey ortaktır. İkinci yaptığı iş Efendimizin, Medine’nin sınırlarını belirlemektir. Medine sınırlarını belirlemesi oldu, Yesrip yerine Medine ismini koydu. Medine bir mahkemenin alanındaki yerleşim yeri demektir. Diğer yaptığı bir iş Medine’nin merkezini tespit etmesi oldu. Üçüncü yaptığı iş nüfus sayımı yaptırmasıydı. Medine’nin nüfusu o zaman 10 bin kişiydi. Müşrik Araplar 4 bin 500, Yahudiler 4 bin, Müslümanlar ise bin 500 kişi olarak tespit edildi. Medine çatışma ortamında olanlar ortak bir ittifakla birleşemiyorlardı. Araplar kendi aralarında, Araplar Yahudilerle çatışıyordu. Yani tam bir kaos hali vardı. Ne Yahudiler kendi aralarında birlik kurabiliyordu ne de Araplar. Bu savaşlar 120 sene sürüyordu. Medineliler bu kaostan çıkmak için bir krallık düşündüler. Medine böyle bir kaos ortamındayken Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ediyor. Sözleşmenin ortaya çıkışı şöyle oldu: Önce müzakere yapıldı. Önce Enes bin Malik’in evinde Müslüman grupları topladı. İlk 23 madde Müslüman ve Müslümanlarla ilgili. Yahudilerle iki toplantı yaptı. 24. ve 47. maddeleri ise Müslümanlarla Yahudiler ve müşrikler arasındadır. Efendimiz böylelikle yazılı bir anlaşma bir anayasa yapmış oldu.” ifadelerini kullandı. CİHAN

Yorumlar