Aktif Eğitim-Sen: Milli Eğitim, siyasi güç gösterisi için kullanılıyor

Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif Eğitim-Sen) Malatya Şube Başkanı Fatih Yanardağ, son dönemde milli eğitiminin bir eğitim meselesi olmaktan çıkarılarak siyasetin varlığını ispat ve güç gösterisi için kullanılarak yap-boz tahtası haline getirildiğini be.

Google Haberlere Abone ol
Aktif Eğitim-Sen: Milli Eğitim, siyasi güç gösterisi için kullanılıyor

Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif Eğitim-Sen) Malatya Şube Başkanı Fatih Yanardağ, son dönemde milli eğitiminin bir eğitim meselesi olmaktan çıkarılarak siyasetin varlığını ispat ve güç gösterisi için kullanılarak yap-boz tahtası haline getirildiğini belirtti.

    Aktif Eğitim-Sen Şube Başkanı Yanardağ, yaptığı açıklamayla kamuoyunda MEB Yasa Tasarısı olarak bilinen Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na tepki gösterdi. Son dönemde Milli Eğitim'in bir eğitim meselesi olmaktan çıkarılarak siyasetin varlığını ispat ve güç gösterisi için kullanılarak yap-boz tahtası haline getirildiğini söyleyen Yanardağ, bakanlıkla ilgili fişleme iddiaları, tasfiyeler, tayin ve terfilerin liyakat yerine siyasi referanslar ön planda tutularak yapılması, dershanelerin halka rağmen dönüştürme kılıfıyla kapatmaya çalışılmasına buna örnek olarak gösterdi. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla bir gecede, Meclis TV’nin kapalı olduğu saatlerde gizlice yapılan köklü sistem değişiklikleriyle eğitimin yapısını temelden sarsacak uygulamalarının şüphe uyandıran ve tartışılır olduğunu dile getiren Yanardağ, şöyle devam etti: "En az 4 yıllık fakülteyi bitirdikten sonra KPSS’yi kazanarak atanan öğretmen adaylarının, tasarıda kriterleri net olarak çizilememiş performans değerlendirmesine tabi tutulacak olmaları, ardından -objektif olmadığı gerekçesi ile- öğrencilere bile uygulanmayan sözlü sınava alınacak olmaları bürokratik kademelerde yüzlerce eğitimcinin maruz kaldığı tasfiye ve kıyımlara on binlercesinin daha ekleneceğinin işaretidir. Adaylığının birinci yılında başarısız olan öğretmenlerin ikinci yıl bir başka ilde görevlendirilmesi uygulamasının bir cezaya dönüşebilecek olması, göreve yeni başlayan öğretmenlere baskı yapılmasına ve mesleki heyecanlarının yok olmasına neden olacaktır. Göreve yeni başlayan öğretmenlere uygulanan adaylık eğitimlerinin niteliği arttırılmalı ancak kadroya geçişte yapılması öngörülen sözlü sınav uygulaması iptal edilmelidir."

    Yurtdışına gönderilecek öğrencilerin seçiminde yazılı sınav sonuçlarının yeterli görülmesi gerektiğinin altını çizen Yanardağ, sözlü sınav yapılması halinde; sınavın, soruları ve cevap anahtarları önceden hazırlanması gerektiğini, uygulamanın kamera ile kayıt altına alınmasının elzem olduğunu ifade etti.

    Dershaneleri kapatan maddeye de tepki gösteren Yanardağ, eğitim hakkı ile teşebbüs hürriyetinin yasa engelleyen Anayasa ve uluslar arası hukuk kurallarına aykırı düzenlemeden vazgeçilmesini istedi.
Sınavlar dururken ihtiyaç devam ettiği sırada dershane kapatmanın merdiven altı dershaneciliği tetikleyeceğini vurgulayan Yanardağ, “Ortaöğretime veya yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlık niteliğindeki öğretim faaliyetlerinin bakanlık gözetiminde açılabilecek çeşitli kurslar listesinden çıkartılarak yasaklanması, anayasamızın 48. maddesinde yer alan ‘Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme haklarına sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir’ hükmü ve 42. maddesinde yer alan ‘Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz’ hükümlerine aykırıdır. Ayrıca bu uygulama, bir üst öğrenime geçişte yapılan merkezi sınav sisteminin halen devam ediyor olması, bölgesel farklılıklar ve öğretmen açığı gibi nedenlerle eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamamış olması nedeniyle velilerin, çocuklarının akademik düzeylerini arttırmak için başka arayışlar içerisine girmesine sebep olacak, özel derslere olan talebi arttıracak ve merdiven altı dershaneciliği tetikleyecektir. Yüz binlerce insanı ilgilendiren düzenlemeler, milletin talep ve beklentileri doğrultusunda, hakkaniyet ilkelerine uygun olarak yapılmalıdır.” diye konuştu.

    ATAMA BEKLEYEN 300 BİN KİŞİ NE OLACAK?

    Yanardağ, MEB bünyesinde istihdam edilecek dershane öğretmenlerinin sözlü sınava tabi tutulacak olmalarının keyfi uygulamaları öne çıkaracağına işaret etti. Yanardağ, “Dershanelerin zorla dönüştürülmelerine karşı çıkan kurumlarda çalışan öğretmenlerin MEB tarafından cezalandırılabilecekleri endişesini arttırmaktadır” dedi.

    “YÖNETİCİLİK SİL BAŞTAN”

    Okul ile kurum müdürlerinin vali tarafından 4 yıllığına görevlendirilecek olmasının eğitim kurumlarında kaosa neden olacağını savunan Yanardağ, şunları söyledi: “Okul ve kurum müdürleri, il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından 4 yıllığına görevlendirilecek olması nedeniyle mevcut yöneticilerden bulundukları görevde dört yılını dolduranların derhal, 4 yılını henüz doldurmayanların da bu sürenin dolmasını müteakip görevleri sona erecektir. Böylece halen görevde olan yöneticilerin müktesep hakları ellerinden alınacak ve bu durum 100 binin üzerinde okul ve kurum yöneticisini etkileyerek eğitim kurumlarında büyük bir kaosa neden olacaktır. Bu durum yöneticilerin sürekli baskı altında tutulmasına, okul ve kurumların vesayet altına girmek zorunda kalmasına neden olacaktır. Aslında burada temel sorun, anılan düzenlemelerin kimlerin faydasına ve nelerin karşılığında yapıldığının net olarak açıklanamamış olmasıdır. Niyet milletin faydası ise bunun milletten gizli ve millete rağmen yapılması mümkün değildir. Millete rağmen ısrar edilmesi halinde ‘küçük bir müdahalenin birkaç nesli ilgilendirdiği’ eğitime yapılan usulsüz müdahalelerle ülkemizin yarınları karanlığa mahkum edilmiş olacaktır. Kaldı ki tasarının kamuoyunda tartışılmaya başlanması bile eğitim çalışanları arasında ötekileştirmelerin başlamasına, bakanlık merkez ve taşra teşkilatlarında çalışma barışının bozulmasına ve toplumun huzursuz olmasına yetmiştir. Aktif Eğitim-Sen olarak milletin vekillerini milletin menfaatlerini koruma, talep ve beklentilerini karşılama konusunda göreve davet ediyoruz.” CİHAN

Yorumlar