Acılı anne konuştu: Artık ben çocuklarıma bir cevap veremiyorum

Şırnak'ın Silopi ilçesinde 2001 yılında gözaltında kaybedilen HADEP Silopi ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in eşi Divan Deniz, gözyaşları arasında, "Şimdiye kadar çocuklarım küçüktü, babalarının nerede olduğunu anlamıyorlardı.

Google Haberlere Abone ol
Acılı anne konuştu: Artık ben çocuklarıma bir cevap veremiyorum

Şırnak'ın Silopi ilçesinde 2001 yılında gözaltında kaybedilen HADEP Silopi ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in eşi Divan Deniz, gözyaşları arasında, "Şimdiye kadar çocuklarım küçüktü, babalarının nerede olduğunu anlamıyorlardı. Ama şimdi çocuklarım büyümüşler. Bana diyorlar 'anne nerede bizim babamızın mezarı bayramlarda ziyaret edelim.' Artık onlara bir cevap veremiyorum. Daha önce cevap veriyordum. Diyordum evde değil, işe gitmiş. Ama artık öyle diyemiyorum." dedi.

Şırnak'ın Silopi ilçesinde 25 Ocak 2001'de gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz için Mardin'in Dargeçit ilçesindeki belediyeye ait Mıcır Sefa Mezarlığı'nda, Dargeçit Savcılığı gözetiminde kazı çalışması yapıldı. Kazı yerinde yapılan çalışmada kemik bulundu. Bulunan kemikler çıkarılarak, adli tıp uzmanlarına teslim edildi.

"BİZİM BİR MEZAR TAŞIMIZ BİLE YOK"

HADEP Silopi ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in eşi Divan Deniz, "Ölümünün üzerinden tam 13 yıl geçti. Herkes ölülerinin cenazesini yıkayıp gömüyor ve 3 gün taziyesini yapıyor. Ama bizimki tam 13 yıl geçti daha bizim ne cenazemiz var, ne kemiklerimiz var. Hiçbir şey görmedik. Türk devletinden şunu istiyoruz. Cesetlerimiz neredeyse, kemiklerimiz neredeyse çıkartsınlar, bize göstersinler. Biz de onların bir mezarını yapalım. Şimdiye kadar çocuklarım küçüktü anlamıyorlardı. Babalarının nerede olduğunu anlamıyorlardı. Ama şimdi çocuklarım büyümüşler. Bana diyorlar 'anne nerede bizim babamızın mezarı, bayramlarda ziyaret edelim'. Artık onlara bir cevap veremiyorum. Daha önce cevap veriyordum. Diyordum evde değil, işe gitmiş. Ama artık öyle diyemiyorum. Çocuklarım bana diyor ki 'anne nerede bizim babamızın cenazesi, hapiste olsa, yer altında olsa, kuyularda olsa, yakılmış olsa da bir kemikleri de yok mu ziyaret edelim." diye konuştu.

Devletten tek isteklerinin kemiklerinin bulunması olduğunu söyleyen Divan Deniz, "Biz şunu istiyoruz. Ebubekir ve Serdar'ın kemikleri nerede olursa, nereye atmışlarsa çıkartılmasını istiyoruz. Biz irademizden vazgeçmeyeceğiz. Kemiklerini bulana kadar da bu davamızdan geri adım atmayız. Bizim tek ümidimiz, umudumuz onları görmektir. O mezarda Serdar olsa, Ebubekir de aynı bölgede olsa, oradaki halktan ve Türk-Kürt halkından isteğim elini vicdanının üzerine koysun bir şey biliyorlarsa söylesinler. Görmüşlerse desinler evet orada mezar gördük, onları gördük. Yeter artık içinde saklamasın, artık söylesinler. Elbet bir gün ölecek. Allah'a nasıl hesap verecek. Levent Ersöz için de söylüyorum. Açıklama yapsınlar kim öldürmüşse, kime öldürtmüşse, bu emir kime verilmişse artık bu cenaze çıksın." şeklinde konuştu.

"13 YILDIR BU DAVAMIZI SÜRDÜRÜYORDUK"

13 yıldır bu davayı sürdürdüklerini söyleyen Ebubekir Deniz'in Abisi Mehmet Ata Deniz de "Bu davamıza bugün başlamadık. Tam 13 yıldır bu davamızı sürdürüyoruz. Ama 2 yıl önce bize bir duyum geldi. Cesetler, Dargeçit'te şehit edilmiş. 2 yıldır hep oraya gidip geliyor, hep söylemler orda olduğunu gösteriyordu. Bu mezarları biz yeni belli etmemişiz, 2-3 senedir belli etmişiz. Önceki gün gittik mezarı açtık. Her kazma vurulduğunda biz daha çok seviniyorduk. Çünkü kemiklerimize kavuşacaktık. Sonra mezarlık açıldı, kemikleri gördük. Bu kemikler adli tıp kurumuna gönderildi. Biz inanıyoruz ki bu kemikler onlara aittir, başka kimseye ait değildir. Çünkü biz mezarı ezberlemiştik orada olduğunu biliyorduk. Oradaki cesedin Serdar Tanış'a ait olduğu kanaatindeyiz. Bizim isteğimiz adli tıpın erken bize cesedin kime ait olduğunu söylemesidir. Eğer Adli Tıp derse ceset Serdar'a aittir.” dedi.

"EBUBEKİR'İN GÖMÜLDÜĞÜ YER DE BELLİDİR"

Zaten Ebubekir'in gömüldüğü yerin de belli olduğunu ifade eden Mehmet Ata Deniz, cesedin aynı bölgede Çelga Ali'ye Ramu'da gömüldüğünü iddia etti. Mehmet Ata Deniz, şunları söyledi: "Devlet nerede gömüldüğünü biliyor. Çünkü ikisini beraber götürmüşler, öldürmüşler. Bu memleket herkes biliyor beraber götürülmüş ayrı ayrı götürülmemiş. Ebubekir de o bölgededir. İsteğimiz, çıkartılan bu cesetten sonra bize de kararın gelmesi ve Ebubekir'in kemiklerini bulmasıdır. Bize gelen duyumlar ve söylemlere göre Ebubekir'in de o bölgede bulunan Çelga Ali'ye Ramu'da olduğunu söylüyorlar. Dargeçit kazısındaki görgü tanığının söylediklerin çoğu doğru çıktı. Bize dedi ceset battaniyenin içindedir. Aynı öyle çıktı. Eğer bu çıkartılan ceset Serdar Tanış'a ait çıkmasa bu devlet önceden onun cesedini çıkartmışlar onun yerine başka kemikler koymuştur. Yoksa illa ki Serdar'ın cesedi ordadır."

“KEMİKLERİN SERDAR TANIŞ’A AİT OLDUĞUNU UMUT EDİYORUZ”

Kemiklerin Serdar Tanış’a ait olduğunu umut ettiklerini söyleyen Serdar Tanış’ın kardeşi ve aynı zamanda avukat Hakim Tanış ise “Söz konusu kazı çalışması yoğun çaba ve uzun süreden sonra, yetkili Diyarbakır savcısı ikna edilip uzun uğraşlar sonucu, Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı'na talimat göndererek ve dosya söz konusu yapılan kazıya ilişkin daha önce duyumlarıyla dile getirilen Hacı Akar'ın (görgü tanığı) bu kez resmi kanallarla da Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki talimatlarda yer alan beyanları dikkate alınarak söz konusu yere gidildi. Aynen Hacı Akar'ın dediği şekilde orada bir mezarın mevcut olduğu gözlemlendi. Bu mezara yapılan kazı çalışması sonucu yine Hacı Akar'ın beyanda dile getirdiği gibi battaniyeye sarılı şekilde bir cesedin olduğu ortaya çıktı. Bu da bizim söz konusu Serdar Tanış'ın cesedi olduğuna ilişkin bizde umutlar yeşerdi.” diye ifade etti.

“ALINAN KAN ÖRNEKLERİ ADLİ TIP’A GÖNDERİLDİ”

DNA testi için alınan kan örneklerinin Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini ifade eden Hakim Tanış, “Daha önceki süreçte orada yapılan kazı sonucunda adli tıp bilirkişi uzmanı ve Dargeçit talimat dosyasıyla yetkili Dargeçit Cumhuriyet Başsavcısı, Şırnak Barosu'ndan oluşan avukatlar heyeti ve Mardin İnsan Hakları Derneği'nden ve Mardin Barosu'ndan oluşan birkaç avukat heyetle orada bulunduk. Söz konusu yapılan kazıda DNA testi için 2 tane örnek alındı. DNA testleri kıyas yapılmak üzere Dargeçit Devlet Hastanesi'nde Serdar Tanış'ın babası Şuayp Tanış, annesi Rabia Tanış ve Ebubekir Deniz'in olma ihtimaline binaen kızı Ceylan Deniz'den kan örnekleri alındı. Alınan kan örnekleri önceki gün itibariyle Dargeçit Başsavcılığı'na dosya ile birlikte verildi. O kan örnekleri ve çıkartılan kemikler İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilecek. Orada yapılacak tahliller, analizler sonucu söz konusu şahsın Serdar Tanış veya Ebubekir Deniz olma ihtimaline binaen netlik kazanacaktır. Umutlarımız bu yönde.” diye konuştu.

"BUGÜNE KADAR SÖYLENMEMESİ O DÖNEMDEKİ KORKU İMPARATORLUĞUNDAN KAYNAKLANIYORDU"

Yapılan kazı sonucunda çıkartılan cesedin kesin o olup olmadığına dair sorulan soruya cevaben Hakim Tanış, şöyle konuştu: "Görgü tanığının anlattığına göre ve aldığımız duyumlara göre Dargeçit halkının neredeyse yüzde 80'i insanın bildiği duyumlarını aldık. Biz bu gerek avukatlar olarak gerekse de Tanış ve Deniz ailesi olarak defalarca sürekli Dargeçit'e gidiyorduk ve aldığımız duyumlar sürekli o yöndeydi. Halkın da bugüne kadar söylememesi ister istemez o dönemde var olan bir korku imparatorluğundan kaynaklı bir durumdur. Herkes son zamanlarda Hacı Akar'ın çıkıp bunu söylemesi, zaten 2009'da da bu söylendi. 2009'da dosya o zaman Silopi Başsavcılığı'nda, Silopi'nin tozlu raflarında duruyordu. 2009'da olmasına rağmen yine biz Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı'na gittik ailenin avukatları olarak talimat verdik. Yalnız herhangi bir mezar açma olayı olmadı. Daha önce dosyada var olan birkaç resim gösterildi."

“İNSANIN EN AZINDAN İKİLİ TAŞ MEZARINDA OLMASI İNSANI BİR NEBZE DE RAHATLATIR”

İnsanın en azından ikili taş mezarında olması bir nebze de olsa insanı biraz rahatlattığını dile getiren Hakim Tanış, şöyle devam etti: “İnsani olarak bir insanın abisini kaybetmesi çok zordur. Hele hele bu durum bir anne, bir baba olarak bakıldığında kabul edilebilir bir durum değil. Hatta o kemikler orada çıkartıldığı zaman insani hamle olarak kendini o mezarın içine atması gibi bir refleksler doğdu. Ondan sonra akşam eve geldiğimde saatlerce yatağıma uzandım ağladım. Ağabeyimin hayali geliyordu önüme. En son gördüğüm an geldi önüme. İnsanın en azından sahip olacağı ikili bir mezar taşı da bir nebze de olsa insanı rahatlatır. Sonuçta bir öldürdüklerinden eminiz. Onların sağ olması bir mucize gibi bir şey. Sağ olmadıkları kesindir. Ama her sene sürekli ağlayıp, sürekli birinin bir şey söylemesiyle oradan buraya koşmamız gidip aramamız insana çok acı veriyor, çok trajik bir durumdur. Hele hele bu bir anne veya baba gözüyle bakıldığı zaman çok daha farklı duygular yeşertiyor insanda. Hani bu duygu anlatılmaz deniliyor ya hakikaten anlatılmaz yaşanır. Kazı yapılırken, Serdar Tanış'ın büyük oğlu Heja Tanış'ın öyle mezara bakışı, Heja babasını kaybederken 2 yaşındaydı. Daha yeni kundaktan çıkmış, daha yeni anne sütünden neredeyse yeni kesilmişti. Zaten diğer oğlu Diyar neredeyse babasını hiç görmedi. Bundan daha trajik bir şey olamaz. Bir evladın babasının kemiklerini araması. Bir yazarın bir söylemi vardı. Diyordu ki bir komutan birisine söylemişti ki 'ben babanı tanırım oğlunun cesedini göremeyecek kadar şanslı bir insan' yani bu denli zor bir şeydir. Bir evladın babasının kemiklerinin olduğu mezarı açması, açılması, bakması kabul edilebilir, tarif edilebilir bir durum değildir.” ifadelerini kullandı.



CİHAN

Yorumlar