Abartılı yaşamayın, duyguları dengeli yaşamak depresyonun önüne geçiyor
Depresyon en sık rastlanan psikolojik sorunlardan biri olduğuna dikkat çeken uzmanlar, özellikle son yıllarda değişen ve zorlaşan yaşam koşullarının yanında Türkiye’de de görülen depresyon hastalarının oranının gün geçtikçe arttığını hatırlatıyor.
Depresyon en sık rastlanan psikolojik sorunlardan biri olduğuna
dikkat çeken uzmanlar, özellikle son yıllarda değişen ve zorlaşan
yaşam koşullarının yanında Türkiye’de de görülen depresyon
hastalarının oranının gün geçtikçe arttığını hatırlatıyor. Türk
insanının, çeşitlilik gösteren sosyolojik ve kültürel konumu
nedeniyle duygularını daha yoğun yaşamaya meyilli olduğuna işaret
eden Acıbadem Bursa Hastanesi Psikiyatri Bölümünden Dr. Bekir
Tasalı, mutluluktan üzüntüye tüm duyguları normalden yoğun
yaşamanın depresyona neden olabildiğine dikkat çekerek, "Duyguca
yüksek toplumlarda depresyon daha sık gözleniyor. Bunun nedeni iniş
çıkışların psikolojik tutarlılığı olumsuz etkilemesi." dedi.
Depresyonun Türkiye’de de önüne geçilmesi zor bir hastalık olduğunu
anlatan Dr. Tasalı şunları kaydetti: "Günlük yaşamı olumsuz
etkileyen ve tedavi edilmediğinde çok daha ciddi ve kronik
psikolojik hastalıklara neden olabilen depresyon, duygularını daha
yoğun yaşayan toplumlarda daha sık görülüyor. Bunun en önemli
nedeni, duygusal iniş çıkışların psikolojik tutarlılığı bozması ve
mutlu anların yanında mutsuz anların da abartılı yaşanması. Akdeniz
ikliminin etkisinde olan ülkelerde yaşayan insanlar daha heyecanlı
bir karaktere sahip olabiliyor. Bu heyecan hali de tüm duyguların
olması gerektiğinden daha yoğun ve yüksek yaşanmasına neden oluyor.
Depresyonun önüne geçebilmek için duyguları orantılı yaşamak
önemli. Depresyon; her huzursuz, sıkıntılı ve mutsuz an için
kullanılmaya başlayan ‘moda’ bir tanım haline gelmeye başlasa da,
gerçekten varlığı söz konusu olduğunda ciddi bir hastalık.
Depresyon belirtilerinden şüphelenen bireylerin, kendi kendilerine
tanı koymadan önce mutlaka bir psikiyatri uzmanına görünmesi ve
gerekirse tedavi yöntemlerinin belirlenmesi gerekiyor."
Türkiye'de depresyonun klinik uygulamalarda sıklıkla gözden
kaçtığında ve psikiyatri dışındaki branşların da bilinçsizce tanı
koyabildiğine dikkat çeken Dr. Bekir Tasalı, "Doğru tedavi ile kısa
sürede üstesinden gelinebilecek bir depresyon vakası, yanlış tanı
ve tedavi uygulamaları yüzünden daha büyük psikolojik
hastalıklarına dönüşebiliyor ve çözümü zorlaşıyor. Bu gibi
sorunlarla karşılaşmamak için, alanında uzman bir doktor
gözetiminde olmadan bilinçsizce antidepresan kullanmamak gerekiyor.
Depresyon nedenleri; iç kaynaklı olabildiği gibi, bir olay
sonucunda tepkisel de olabiliyor. Bu tepkilerin en bilinenleri
arasında; ölüm, boşanma, romantik hayal kırıklığı, maddi yıkımlar,
alışılan bir çevreden ayrılma, önemli bir ayrılık ve sevgi duyulan
her türlü kayıplar sayılabiliyor." diye konuştu.
Yaşanan bu olayların tek başına depresyona neden olmadığını
belirten Dr. Bekir Tasalı, depresyonun görülebilmesi için, yaşanan
olaylarla birlikte bireyin depresyonu yatkınlığının da söz konusu
olması gerektiğinin altını çiziyor. Günümüzde depresyon
hastalarının yüzde 70-80 rahatlıkla tedavi edilebildiğini
vurgulayan Dr. Tasalı, "Bilim dünyasındaki hızlı gelişmeler ilaçlar
içinde geçerli. Depresyon hastaları; bilinçli ilaç tedavisi, uygun
meşguliyet tedavileri ve yeterli psikoterapötik yöntemlerle tedavi
olabiliyor. Tedavide kullanılan birçok ilaç, kişinin yaş, kilo gibi
özelliklerine göre yaşam konforunu etkilemeyecek şekilde
düzenlenebiliyor. Depresyon önemli ölçüde tedavi edilebilir bir
ruhsal hastalık olmasına rağmen yalnızca ülkemizde değil bütün
dünyada hastalarda yeterli tedavi arama eğiliminin olmayışı birçok
insanın hayatını mutsuz duygu ve düşüncelerle geçirmesine yol
açıyor." dedi.
Depresyonun psikolojik şikayetlerinin yanında vücutsal şikayetlere
de neden olabildiğinin altını çizen Dr. Tasalı, tedavilerle
fizyolojik şikayetlerin de ortadan kalkabildiğini belirtiyor.
CİHAN
Yorumlar