Abant Platformu'nun 3. oturumunda 'inanç ve vicdan özgürlüğü' konuşuldu

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Abant Platformu’nun 30. Toplantısı, ‘Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ başlığı ile devam ediyor.

Google Haberlere Abone ol
Abant Platformu'nun 3. oturumunda 'inanç ve vicdan özgürlüğü' konuşuldu

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Abant Platformu’nun 30. Toplantısı, ‘Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ başlığı ile devam ediyor. Toplantıya, Türkiye'nin önde gelen gazeteci ve yazarları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve siyasilerinden oluşan yaklaşık 160 katılımcı katılıyor. ‘İnanç ve Vicdan Özgürlüğü, Hak ve Hürriyetlerde Eşitlik’ konusunun masaya yatırıldığı oturumda, katılımcılar görüşlerini bildirdi.

    Büyük Abant Otel’de gerçekleşen toplantının ikinci gününde ‘İnanç ve Vicdan Özgürlüğü, Hak ve Hürriyetlerde Eşitlik’ konuları tartışılıyor. Toplantıya, Türkiye'nin önde gelen gazeteci ve yazarları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve siyasiler katılıyor.

    ALEVİ ÇALIŞTAYLARI RAPORUNA VAHİM KILAVUZ ELEŞTİRİSİ

    Üçüncü oturumun moderatörlüğünü Eski Kültür ve Turizm Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay yaptı. Oturumda, konuşmacılardan AK Parti eski milletvekili ve Tarihçi-Yazar Reha Çamuroğlu’nun Alevi çalıştayları raporuna gösterdiği tepki dikkat çekti. Dönemin Devlet Bakanı Faruk Çelik’in başkanlığında yapılan çalıştaylar sonrasında oluşturulan kılavuzu, ‘vahim kılavuz’ olarak adlandıran Çamuroğlu, “Aslında 7 alevi çalıştayından elde edilen kılavuz Alevilik ile ilgili olarak ne yapılmaması gerektiğini ortaya koyuyor. Vahim kılavuz.” dedi.

    Demokratikleşme paketine değinen Çamuroğlu, Alevi meselesinin bu raporda yer almadığını, farklı bir raporla daha geniş bir şekilde yer verileceğinin ifade edildiğini belirterek, şuanda böyle bir çalışmanın olup olmadığını sordu. Alevilik sorunun iç ve dış gelişmelere göre yeniden ele alınması gerektiğini belirten Çamuroğlu, Alevilerin aptal yerine konmasının son bulmasının önemli bir adım olacağını söyledi.

    Oturumda söz alan diğer katılımcılarda ilginç tespitlerde bulundu. Bir katılımcı Türkiye’nin demokratikleşmesinin önemine dikkat çekerek, Alevilerin belli başlı sorunlarının ancak bu şekilde ortadan kalkacağını belirtti. Başka bir katılımcı da Türkiye’de eşit yurttaşlığın söz konusu olmadığını savunarak, Türkiye’de Sünniliğin üst kimlik olduğunu, diğer grupların ise alt kimlik olduğunu ifade etti.

    ŞÜKRÜ KÜÇÜKŞAHİN: ÖNCE YAŞAM ÖZGÜRLÜĞÜ

    Hürriyet Gazetesi Yazarı Şükrü Küçükşahin ise konuşmasında “Kendi içimizde ciddi bir eleştiri mekanizması olduğunu düşünüyorum.” ifadesi dikkat çekti. Küçükşahin, din ve vicdan özgürlüğünden önce yaşam özgürlüğünün gelmesi gerektiğinin altını çizdi. Yaşam özgürlüğünün önemine verdiği örneklerle anlatan Küçükşahin, yaşam özgürlüğü olmaması halinde özellikle azınlıkların daha fazla sıkıntı yaşadığına işaret etti.

    Akademisyen Ali Yaman da din eğitimini sorguladı. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ne iş yaptığına katılan Yaman, ilahiyat ve diyanet camiasının bu konuda kendini sorgulaması gerektiğini belirtti.

    DİNÇER TÜRKMEN: ENGELLEYEN YAPILAR MI VAR?

    Katılıcılardan Hacı Bektaş-i Veli Kültür Vakfı Genel Başkanı Dinçer Türkmen de Alevilik sorunu ile ilgili olarak yapılan toplantılara değindi. Hükümetin öncülüğünde gerçekleşen birçok toplantılara katıldığını aktaran Dinçer, alınan kararların uygulana bilmemesini masaya yatırdı. Dinçer, toplantılarda Alevilerin taleplerine ‘evet’ dendiğini fakat kararların uygulanmasının engellendiğine işaret ederek, “Engelleyen yapılar mı var?” diye sordu.

    Toplantıya STK temsilcileri de katılıyor. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da toplantıda yer aldı. Gündoğdu, konuşmasında eşit yurttaşlığın ana konu olması gerektiğini dile getirdi. Sünnilik ve Alevilik üzerindeki bazı yanlış algıları sorgulayan Gündoğdu, 2010 referandumunun getirdiklerine de dikkat çekti ve referandum ile devletin meteorunun değiştiğini bildirdi.

    “BU DEVLET DÜZENİNDEN SÜNNİLER DE RAHATSIZ”

    Alevi kökenli olan siyasetçi Mustafa Timisi, bu devlet düzeninden sadece Alevilerin rahatsız olmadığını, Sünnilerin de bu devlet düzeninden baya rahatsız olduğunu gördüğünü ifade etti. Timisi, cumhuriyetin el birliği ile yeniden ele alınması gerektiğinin altını çizerek, dış ve iç sorunların Alevi meselesinin çözümünün gerekliliğini ortaya koyduğuna dikkat çekti.

    Alevi Dedesi Hüseyin Dedekargınoğlu da bu tür toplantılarda asıl konuşulması gerekenin Alevilerin talepleri olduğunu söyledi. Alevilerin taleplerinin gayet açık olduğunu vurgulayan Dedekargınoğlu, “Talepleri 3 başlıkta topluyorum; 1. Cemevlerinin hukuki statüde kabul edilmesi, 2. Zorunlu din dersleri, bugüne kadar okullarda Alevilik değil, Sünnilik okutuluyor. 3. Aleviler bugün hala kamusal alanda görev alamamakta, dışlanmaktadır.” ifadelerini kullandı.

    “DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA HAKSIZLIK YAPILIYOR”

    Bazı konuşmacılar Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili ifade edilen sözlerin haksız olduğunu belirterek, bilgi kirliliğine, yanlış bilgilerin söz konusu olduğuna işaret etti. Diyanet’in Aleviliğe ya da cemevlerine yönelik olumsuz bir tutumunun olmadığı belirtildi.

    160 katılımcının iştirak ettiği toplantı 3 gün sürecek. Toplantı, yapılacak 5 oturumun ardından pazar günü sonuç bildirgesi ile sona erecek. CİHAN

Yorumlar