Abant Platformu sonuç bildirgesi açıklandı
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Abant Platformu’nun ‘Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ başlıklı 30.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Abant Platformu’nun ‘Aleviler ve
Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ başlıklı 30.
toplantısı sona erdi. Toplantı sonunda bir sonuç bildirgesi
açıklandı. Alevilerin ve Sünnilerin barışı ve geleceği birlikte
inşa etmelerinin önündeki en büyük engelin travmatik bir tarihsel
geçmiş olduğunun vurgulandığı bildirgede, siyasi ve ideolojik
tartışmaların inanç zeminine taşınmasının yanlışlığına işaret
edildi.
Büyük Abant Otel’de gerçekleşen toplantının sonuç bildirgesi
açıklandı. Bildirgede, şu ifadelere yer verildi:
"- Alevilerin ve Sünnilerin barışı ve geleceği birlikte inşa
etmelerinin önündeki en temel engel geçmişte yaşanan çatışmalı
tarihin yarattığı psiko-sosyal kollektif travmadır. Travmatik tarih
güncel sorunları çözmede engel oluşturmaktadır. Tarih
araştırmaları, ortak travmatik geçmişin daha iyi anlaşılmasına
katkı sağlayacaktır.
- Ülkemizde de mevcut olan ve yakın coğrafyada yaşanmakta olan dini
sorunlarda endişe verici boyutlarda dışlayıcı bir dil hâkimdir.
Mezhepler üzerinden, mezhepçi bir dile savrulmamak gereklidir. Bu
çatışmaların ülkemizdeki sorunları daha da ağırlaştıran bir
potansiyel taşıdığını gözden kaçırılmamalıdır.
- Siyasi ve ideolojik tartışmaların inanç zeminine taşınması
yanlıştır. Kimse kimsenin inancını onun adına tanımlamamalıdır.
Hiçbir inanç grubu diğerini kendisine benzetmeye çalışmamalıdır.
Devlet inançları düzenleyemez, ne olması gerektiğini belirleyemez.
Din ve inanç gruplarına hak öznesi olarak 1966 ikiz sözleşmeler ve
Venedik komisyonu prensipleri gereğince tüzel kişilikleri
verilmelidir.
- Devlet, birey ve toplulukların inanç-ibadet
farklılıklarını-hürriyetlerini anayasal eşitlik temelinde hem
hukuki hem fiili güvence altına almalı ve siyasal aktörler buna
saygı göstermelidir. Hak ve eşitlik, bireyin özgürlüğü içinden
değerlendirilmelidir.
- Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Ancak, bu farklılıklara dayalı
kutuplaşmalar, her seviyede demokratikleşme çabalarına zarar
vermektedir. Ötekini anlamaya ve de anlatmaya çalışmak, böylece,
sadece kendi inanç kimliğimizi savunmanın ve dışa vurmanın ötesine
geçmek, kutuplaşmayı azaltır.
- Geçtiğimiz yıllarda çalıştayların yapılmış olması Alevi
camiasında ciddi bir umut doğurmuş, ancak toplantılarda dile
getirilen ve ortaklaşa alınan taleplerin hayata geçirilememesi ise
ciddi bir hayal kırıklığına yol açmıştır.
- Siyasal karar alıcılar, Cemevlerinin ibadethane statüsünü dini
bir mesele olmanın ötesinde toplumsal bir öznellik talebi olarak
ele almalı ve bu talepleri acilen yasal düzenleme ile
karşılamalıdır.
- Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi anayasal zorunluluk olmaktan
çıkarılmalıdır. Örgün eğitimde, bu derse ilişkin yeniden
yapılandırmaya yönelik olarak nesnel ve çoğulcu bir anlayışla,
Alevilikle birlikte diğer inançlara yeterince yer verilmelidir.
Aleviliğin ve diğer inançların eğitime konu edildiği din dersleri
seçmeli olmalıdır.
- Din hizmetlerinde ayrımcılık yapıldığı algısını önleme yolunda
Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili şu öneriler toplantıda dile
getirilmiştir:
1- Diyanet tamamen bağımsız vakıf statüsünde olmalı, diğer inanç
grupları da devlet katkısı ile aynı şekilde vakıflar
kurulabilmelidir.
2- Diyanet tamamen özerk statüde olmalı, isteğe bağlı inanç vergisi
ile finanse edilmelidir. Farklı inanç grupları için de benzer özerk
kurumlar kurulabilmelidir.
3- Diyanetin mevcut durumu devam etmeli, diğer inanç gruplarına da
hizmet verilmelidir.
4- Bu konu tamamen sivil topluma bırakılmalıdır.
- Alevilerin ve Sünnilerin ortak sorunları ancak adalet ve
hakkaniyet kavramları merkeze alınarak çözülebilir. Alevilerin ve
diğer inanç gruplarının el konulmuş olan inanç ve ibadet merkezleri
ve kurumları iade edilmelidir.
- Alevilerin kamuda yaşamakta oldukları ayrımcılık sorunları çözüme
kavuşturularak kendilerini güven içinde hissetmeleri
sağlanmalıdır."
CİHAN
Yorumlar