"60 bin yolcu için yapılan İstanbul ve Ankara metrosu 10 bin yolcu taşıyor"

Fırat Kalkınma Ajansı tarafından gerçekleştirilen ‘Büyüyen Kentlerde Ulaşım’ çalıştayı sonuç bildirgesinde, saatte ortalama 50-60 bin yolcu taşıması planlanan Ankara ve İstanbul metrolarının saatte ortalama 10-15 bin yolcu taşıdığı,...

Google Haberlere Abone ol
"60 bin yolcu için yapılan İstanbul ve Ankara metrosu 10 bin yolcu taşıyor"

Fırat Kalkınma Ajansı tarafından gerçekleştirilen ‘Büyüyen Kentlerde Ulaşım’ çalıştayı sonuç bildirgesinde, saatte ortalama 50-60 bin yolcu taşıması planlanan Ankara ve İstanbul metrolarının saatte ortalama 10-15 bin yolcu taşıdığı, hedeflenen verimliliğin altında kalındığı belirtildi.

Merkezi Malatya’da bulunan Fırat Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu tarafından Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu'nda ‘Büyüyen Kentlerde Ulaşım’ temalı bir çalıştay gerçekleştirildi.

Kurul Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gezer tarafından yönetilen çalıştayda yerleşimler ve ulaşım ihtiyacı, kentlerin ulaşım sorunları, çağdaş ulaşım politikaları, ulaşım planlama süreçleri masaya yatırıldı. Yaklaşık 3 saat süren çalıştay sonuç bildirgesinde şehirlerdeki trafik ve ulaşım sorunlarına ilişkin önemli tespitler sıralandı. Kentlerde günlük ekonomik faaliyetler nedeniyle motorlu taşıt kullanımının arttığı belirtilen bildirgede, şehirlerde çevreden merkeze doğru konut yoğunluğu artarken yol genişliğinin azalmasıyla kentiçi trafik sorununun daha da ağırlaştığı vurgulandı.

Trafik sorununu çözmek için yerel yönetimlerin saatte 7 bin yolcu kapasitesi için tramvay, 10 bin yolcu için hafif raylı sistem, 15 bin ve üzeri yolcu sayısı için metro sistemleri inşa ettiği anlatıldı.

Trafik sorunu nedeniyle özellikle Avrupa’da bazı kentlerinde şehre girişlerin ücretli hale getirildiği veya bisikletli ulaşım sistemlerinin uygulandığına dikkat çekildi.

Türkiye’deki birçok kentte merkezi caddelerin yüzde 50’sinin otopark olarak kullanıldığına işaret edilen bildirgede, mevcut yolların yanlış kullanılması nedeniyle bu durumda trafikten şikayet etmenin anlamsız hale geldiği ifade edildi.

“Ülkemizde yerel yönetimlerin daha ucuz ve daha kolay tedbirlere başvurmak yerine daha pahalı ve yeterince üzerinde düşünülmemiş projelere yönelmekte, bu ise kaynak israfına, verimsizliğe ve çevre sorunlarına yol açmaktadır” denilen bildirgede, “Raylı sistem taşımacılığı ülkemizde hızla yaygınlaşmaktadır. Bununla birlikte Ankara ve İstanbul metroları da dâhil bu sistemler hedeflenen verimliliğin ve kapasitenin çok altında çalıştırılmaktadır. Örneğin Ankara ve İstanbul metroları saatte 50-60 bin yolcu için planlanmasına rağmen 10-15 bin kapasite ile çalışmaktadır. Bu yüzden nüfusu 1 milyonun altında olan kentlerin ulaşım sorunlarının çözümünde yüksek yatırım ve işletme maliyeti gerektiren sistemler yerine otobüslerin ayrılmış şeritlerde ilerlediği metrobüs sistemine öncelik verilmelidir. Zira otobüsler için şerit tahsisi uygulamasıyla 4 kat fazla yolcu taşınabilmektedir.

Türkiye’deki metroların çoğu saatte yaklaşık 10 bin yolcu kapasite ile çalışmaktadır. Oysa dünyada, raylı sistemler kadar yolcu taşıyan (saatte 48 bin yolcuya kadar) ve raylı sistemlere nazaran çok daha ucuz olan (5 kat daha ucuz) metrobüs (lastik tekerli otobüs) sistemleri mevcuttur. Bu sonuç, dünyada birçok şehrin metrobüs maliyetiyle metro kadar yolcu taşırken Türkiye’de ise metro maliyetiyle normal otobüsler kadar yolcu taşıdığımız anlamına gelmektedir. Bu uygulama fizibil değildir” ifadeleri kullanıldı.

Birçok kentte insanların raylı sistem talepleriyle birlikte aynı hatta paralel otobüs seferi istediği belirtilen bildirgede, şöyle denildi: “Oysa otobüs ve minibüslerin raylı sisteme paralel değil dikey yönde çalışması ve onu beslemeleri gerekir. Bu anlamda raylı sistem demek “aktarma” demektir. Bu sistemlerin paralel çalışması ve aynı yönde yolcu taşımaları halinde raylı sistemin rantabl çalışması mümkün değildir. Zira raylı sistem tarafından taşınması gereken yolcular diğer vasıtalar tarafından taşınıyor olacaktır. Birçok şehrimizde yaşanan ve uygulanan maalesef tam da budur. Bu sakıncalar dikkate alındığında gelecekte merkezi yönetimin, raylı sistem yatırımlarına izin vermeme eğilimine girmesi beklenebilir. Sonuç olarak; kentlerimizin ulaşım sorunlarının daha etkin bir şekilde çözümü için tüm ulaşım türlerini kapsayacak bütünleşik bir sistem oluşturulmalı, ulaşım planlaması şehirle ilgili bütün planların bir unsuru olarak ele alınmalı, planlar planlama ehliyetine sahip uzman kişiler tarafından ve katılımcı bir yaklaşımla hazırlanmalıdır. Bunun yanı sıra yapılan planlar herkes için bağlayıcı olmalı, rafta kalmamalı ve uygulanmak için yapılmalıdır.”

CİHAN

Yorumlar