3 Kafadar 3 Şaşkın Ördek Oldu
Erdoğan, "Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. 3 kafadar, 3 şaşkın ördeğe döndü" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin
mitingine ve Suruç Tüneli'nin açılış törenine katılmak üzere
Şanlıurfa'ya geldi. Saat 13.40'ta özel 'Ana' uçağı ile eşi Emine
Erdoğan ve Orman ve İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile birlikte kente
gelen Başbakan Erdoğan'ı GAP Havalimanı'nda, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi
Eker ile bürokratlar karşıladı. Havalimanında bir süre dinlenen
Başbakan Erdoğan burada Kürt sanatçı Şivan Perver'in babası Yunus
Aygün ile ayak üstü görüştü. Başbakan Erdoğan, bu görüşmenin
ardından helikopter ile kent merkezine hareket etti.
'SADECE RÜKUDA EĞİLİRİZ'
Başbakan Erdoğan, Topçu Meydanı'nda toplanan yaklaşık 85 bin kişi
tarafından coşkuyla karşılandı. Yoğun ilgiye, 'Urfalıyım ezelden'
türküsünün sözleriyle teşekkür eden Başbakan Erdoğan, 'Dik dur
eğilme, bu millet seninle' sloganı üzerine de "Biz Allah'tan başka
kimsenin karşısında eğilmeyiz. Sadece rükuda, başka yok" dedi.
Şanlıurfa'nın peygamberler, ilim ve sanat şehri olduğunu söyleyen
Erdoğan, konuşmasında kentte yaşadığı söylenen peygamberler ile
Şanlıurfalı sanatçılar İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses, Şivan
Perver ile Kazancı Bedih'i hatırlattı. Erdoğan, Şanlıurfa'nın aynı
zamanda merhum Bediüzzaman Saidi Nursi'nin vefat ettiği memleket
olduğu için de önemli bir şehir olduğuna vurgu yaptı.
'BU ACI MESELEYİ ÇÖZECEĞİZ'
Konuşmasına 'çözüm süreci' ile bölgede oluşan bahar havasından
bahsederek başlayan Başbakan Erdoğan, 3 Kasım 2002'de iş başına
gelince en önemli sorun olarak gördükleri terörü çözmek için
çalışma başlattıklarını söyledi. Terör nedeniyle çok büyük acılar
çekildiğini; polis, asker ve korucuların şehit verildiğini anlatan
Erdoğan şöyle konuştu:
"Ocaklar söndü, yürekler yandı, huzurumuz kaçtı. Bunun yanında
maddi olarak çok ağır bedeller ödedik. Doğu ve Güneydoğu'daki
şehirlerimiz hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldı. Buralara yol
yapılmadı, okul yapılmadı, hastaneler yapılmadı, üniversiteler
yapılmadı. Biz geldikten sonra şu ana kadar Şanlıurfa'ya yapılan
yatırımların toplam bedeli 18 katrilyon. Cumhuriyet tarihindeki
yapılan yatırımları toplayın bunu bulmaz. Biz terör sorununu hukuk
içinde hamdolsun çözüyoruz. 'Bu sorunu demokrasiyle çözeceğiz'
dedik, 'Bu sorunu ekonomik kalkınmayla, hizmetle, yatırımla
çözeceğiz' dedik, 'Bu sorun sadece güvenlik tedbiriyle çözülmez'
dedik, 'Kültürel, demokratik, insani hakları teslim ederek
çözeceğiz' dedik. En önemlisi de 'Kardeşlik hukuku içerisinde
çözeceğiz' dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar bu sorunu
çözmeyelim diye. Çok saldırdılar, tahrikler yaptılar, partimizi
kapatmaya kalktılar. Ama başaramadılar. Biz yolumuza milletimizle
devam ettik. Bu yola elimizi, kolumuzu bütün bedenimizi hatta
canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz. Bu ülkede
kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz."
'PENSİLVANYA'DAKİ ZAT, ÇÖZÜM SÜRECİNE
SALDIRDI'
77 milyonun birlikte olmasından rahatsız olanların terörün sona
ermesi için başlattıkları 'çözüm süreci'nin farklı şekillerde
sabote edilmek istendiğini ifade eden Erdoğan şöyle devam etti:
"Şimdi bakın biz bu sorunu çözmek için, annelerin gözyaşlarını
dindirmek için samimi mücadele verirken önce Oslo sürecini sabote
ettiler. Arkasından MİT müsteşarımızı tutuklamak, devre dışı
bırakmak istediler. Arkasından Paris'te suikastlar yaptılar. Süreci
bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25
Aralık darbe girişimiyle çözüm sürecine saldırdılar. 16 Kasım'da
Diyarbakır'da tarihi buluşmayı gerçekleştirdik. Irak'tan sayın
Mesut Barzani Diyarbakır'a geldi. Şanlıurfalı İbrahim Tatlıses
geldi, 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan
Şivan Perver Diyarbakır'a geldi. Diyarbakır'da muhteşem tablo
oluştu. Sadece Diyarbakır değil tüm Türkiye bu tablodan etkilendi,
duygulandı. Bana telefonlar geldi ve sevinç gözyaşları döküldü.
Türkiye'de barış, çözüm, kalıcı bahar umudu çoğaldı. Peki, ne
yaptılar? Dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı
gölgelemek istediler. 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm
sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı? Pensilvanya'daki
bir zat ve onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi
bunlar yargıda, emniyet güçlerimiz içerisinde, devletin diğer
kurumları içinde de örgütlenmişler. Doğu ve Güneydoğu'daki,
Şanlıurfa'daki, Diyarbakır'daki bahar havasından rahatsız oldular.
Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular. Bölgedeki değişim,
gelişim, kalkınmadan, kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile
Trabzon, Diyarbakır ile İstanbul, Van ile İzmir'in kucaklaşmasından
rahatsız oldular. 77 milyonun bir beraber olmasından rahatsız
oldular."
'BEDİÜZZAMAN'A ZULMEDEN CHP İLE KOL KOLA
DOLAŞIYORLAR'
1960 yılında Şanlıurfa'da vefat eden Bediüzzaman Saidi Nursi'nin
yaşamını anlatan Başbakan Erdoğan, "54 yıl önce Saidi Nursi için
Şanlıurfa'da büyük bir cenaze merasimi düzenlendi. Saidi Nursi Hz.
İbrahim'in dergahına defnedildi. 27 Mayıs müdahalesi oldu, hayatı
boyunca Saidi Nursi'ye huzur vermeyen özgürlüğünü elinden alan,
sürgünlere mahkum eden CHP zihniyeti maalesef öldüğünde de onu
rahat bırakmadı. Saidi Nursi'nin dirisine zulmedenler ölüsüne bile
tahammül edemedi. İşte bu CHP zihniyetiyle şu anda güya onun izinde
olduğunu iddia eden Pensilvanya'daki zat el ele, kol kola
dolaşıyor. Darbe tuzaklarını beraber kuruyorlar. Saidi Nursi'ye en
ağır zulümleri yapan ona hayat hakkı tanımayan ölüsünü bile
Şanlıurfa'dan çıkarıp götüren CHP zihniyeti ile Pensilvanya'daki
zat birlikte hareket ediyor" diye konuştu.
'3 KAFADAR 3 ŞAŞKIN ÖRDEĞE DÖNDÜ'
Bediüzzaman'ın Türkiye'nin değişik şehirlerindeki hatırasının
Pensilvanya ile CHP ittifakından dolayı yaralandığını söyleyen
Erdoğan şöyle devam etti:
"CHP budur ya. Şimdi CHP ile kol kola olan bu Pensilvanya'daki zat
istismar yapıyor. Bediüzzaman ifadesini ağzına almaz. Böyle bir
yapı içerisinde, tezgahı görüyor musunuz? Ne yapıyorlar kendi
televizyonlarınızda sevgili Peygamberimizi miraçtan indiriyorlar,
kamyonete bindiriyorlar. Bu senaryoyu kim onaylıyor?
Pensilvanya'daki zat. Akıl veriyor, o dizide sadece sevgili
Peygamberimize hakaret edilmiyor, o dizide benim Kürt kardeşime de
hakaret ediliyor. Çözüm sürecine, kardeşliğimize hakaret ediliyor.
Bu Pensilvanya'daki zat Kürt olduğu için Saidi Nursi'den uzak
kaldığını bizzat kendisi ifade etmiş bir zattır. İşte bu ırkçılık,
bu düşmanlık halen devam ediyor. Şu anda da zat terör meselesinin
çözümünü engellemek, kardeşlik, huzurun önüne geçmek için CHP,
MHP'yi kullanıyor. Oslo sürecinde başarılı olamayan, 7 Şubat MİT
hadisesinde başarılı olamayan, çözümün sürecini sabote edemeyen
ittifak 17 Aralık darbe girişimiyle başarılı olacağını sandı.
Pensilvanya'da CHP ve MHP'yi çok kötü aldattı, tuzağa düşürdü. Ne
dedi; 'hükümeti düşüreceğiz, elimizde çok önemli dosyalar var.
Emniyet, yargı bizim elimizde. Ses kayıtları var, yaramazsa
elimizde montajlar, dublajlar var' dedi. CHP ve MHP genel
başkanları buna inandı, böyle bir darbe girişiminde yer aldı. Ama
hesaplar tutmadı, tuzak bozuldu, millet itibar etmedi. İşte şimdi
ortalıkta kala kaldılar. Ne yapacaklarını şaşırmış durumda 3
kafadar 3 şaşkın ördeğe döndüler."
'ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon kanalında
kendisinin cezaevine gireceği veya yurtdışına kaçcağı şeklinde
konuştuğunu da ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şanlıurfa'da Kılıçdaroğlu'nu konuşmak yanlış. Onun burada kıymeti
harbiyesi yok. CHP'yi konuşmak zaten hiç gereksiz. Ama bizi
televizyonlardan izleylen milyonlar var, buradan Türkiye'ye mesaj
veriyorum. Ne diyor? 'Bu Başbakan ya cezaevine girer, ya da
yurtdışına gider' diyor. Sen kimsin ya? Senin bedelin ne ya? Senden
olsa olsa İstanbul'un Tahtakalesi'nde kasetçi olur kasetçi. Sen ne
zamandan beri bu ülkenin Başbakanı'nı yargılamaya başladın, kimsin
sen? Anlaşılıyor demek ki Pensilvanya'daki zat buna akıl vermiş;
'Git bunları rahat rahat söyle, defterini düreceğiz onu da içeri
atacağız' diye. Burada Saidi Nursi diliyle konuşuyorum; 'Zalimler
için yaşasın cehennem' diyorum. Çünkü onları ancak orası paklar. Bu
yolda emin adımlarla gideceğiz. Ne dedim? 'Biz kefenimizi giyerek
bu yola çıktık' dedim. Bu mücadelede çok şehit olanlar oldu. Ne
olur biz de şehit olsak, ondan daha yüce makam var mı?"
'30 MART'TA KORSAN SİYASETE CEVAP VERİLECEK'
Muhalefet partileri CHP, MHP ve BDP'yi eleştiren Erdoğan şöyle
devam etti:
"CHP, MHP, BDP hepsine söylüyorum; siyaset
meydanda yapılır, meydanda. Bunlar meydanda değiller, kimisi terör
örgütünün arkasına sığınıyor siyaseti
öyle yapıyor. Kimisi bakıyorsunuz aynen böyle bir örgütün bu
bildiğiniz cemaat değil artık bu siyasi örgüttür. Dini bir cemaat
değildir. Ne ararsanız var bunlarda. Yalan mı? Takiye, iftira,
fitne, fesat var. İftira ile yalanla asla siyaset
yapılmaz, siyaset sandıkta yapılır. Şantaj, tehdit,
provokasyonla yapılmaz. İşte onlar bir kez daha çuvalladılar. Benim
milletimin ferasetine, basiretine çarptılar. 30 Mart'ta
göreceksiniz bu millet korsan siyasete
çok anlamlı cevap verecek. 30 Mart'ta millet korsan kasetçiliğe de
çok anlamlı cevap verecek. Korsan siyaseti
de elinin tersiyle itecek. Şu anda bu Pensilvanya artık son kirli
numaralarını, son montajlarını piyasaya sürmeye başladı. Şunu
söylüyorlar; '30 Mart'ta şu, 15 Mart'ta şu, 25 Mart'ta bu çıkacak'
diyorlar. Amaçları siyaseti esir almak, milletin iradesini esir
almak. Benim milletim size inanmıyor. Bakın geçenlerde bir
televizyon programına çıktım montajların nasıl yapıldığını
gösterdik. Düşünebiliyor musunuz Bahçeli Öcalan'a nasıl methiyleler
diziyor. İnandınız mı, dudak okumaları da aynıydı. Aynı şekilde
Kılıçdaroğlu; İstanbul adayının yolsuzluklarını düzenbaz olduğunu
anlatıyor nasıl ihraç edilmesi gerektiğini anlatılıyor. Konuşma,
alkış, montaj, dublaj. Teknoloji bu kadar ilerlemiş. Aynen bunu
bize karşı yapıyorlar. Sen meydanda ne yapıyorsun, millete ne
hizmet verdiniz onu anlatın. Ey CHP ne hizmet verdin bu millete onu
anlat. Şanlıurfa'ya geldi mi, programda var mı? Niye gelsinler?
Onlar gideceği yeri bilir. Onlar kumsallarda siyaset
yapmaya devam etsin. Biz kumsalda da karada da 780 bin kilometre
karede siyaset yaparız, ama onlar öyle değil. Bahçeli
Sivas'tan öteye geçebiliyor musun? Hadi geç. Geçemez. Belki
sembolik olarak bir iki yere gider. Onlar için Türkiye 780 bin
kilometre kare değil. BDP sen nerede siyaset
yapıyorsun?"
'HOCANIZ AKŞAM BAŞKA, SABAH BAŞKA'
AK Parti'ye oy verilmemesi için 'abla' ve 'abi' adıyla ev ev
dolaşıldığını ifade eden Erdoğan, "Bunlar 'AK Parti'yle oy vermeyin
kime oy veriyorsanız verin' diyorlar. Sizin bu imamınız 10-11 sene
önce ne diyordu? O zaman 'AK Parti'ye oy verin' mi diyordu? Eğer o
zaman AK Parti'ye oy verin diyorsa ya o zaman yanlış yaptı, ya
imamınız şimdi yanlış yapıyor. AK Parti aynı yerde duruyor, ülkeye
hizmet vermeye devam ediyor. Hocanız akşam bir başka, sabah bir
başka. Aynen bu CHP, Bahçeli gibi. Tehdit, yalan şantajı meslek
haline getirmiş anlaşılan korku dağları sardı. Sandığın rengi belli
oldu, paraleller korkmaya başlardı" dedi.
'ÖĞRENCİLERİ KURUMLARA, OTELLERE
YERLEŞTİRECEĞİZ'
Son dönemlerde 28 Şubat süreci benzeri ikna odaları ile AK Parti'ye
oy verilmemesine yönelik çalışa yapıldığını ifade eden Erdoğan,
"Fabrika sahipleri işçilerini 'AK Parti'ye oy vermeyin' diye ikna
ediyorlar. Adeta 28 Şubat'taki gibi ikna odaları kurdular.
İşyerlerinde, okul, yurt, dershanelerde kızları erkekleri ikna
odalarında ikna etmeye çalışıyorlar. İkna olmazsa atıyorlar.
Üniversite gençlerine sesleniyorum, bunların yurtlarında evlerinde
kalanlara sesleniyorum. Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarında boşluklar
tespit edildi, sizleri oraya alabiliriz. Hemen Milli Eğitim'e
müracaat edin eğer yer yoksa otellerde ağırlayacağız. Devletin
kurumlarında ağırlayacağız. Buların zulmüne sizi asla muhatap
etmeyeceğiz" diye konuştu.
'ESKİ TÜRKİYE'YE İZİN VERMEYECEĞİZ'
Çözüm sürecini sabote etmek isteyenlerin başarılı olamayacağını ve
demokratikleşme paketi ile önemli adımlar attıklarını anlatan
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çözüm sürecini sabote etmek isteyenlere 30 Mart muhteşem
duruşunuzun cevabı olacak. Bu süreç başarıyla ilerliyor. Allaha
hamdolsun acı haberler almıyoruz, bölgenin çehresi hızla değişiyor,
kepenkler açık kalıyor, artık şehirlerimize turistler geliyor,
işadamları yatırımlara başladılar. Doğu ve Güneydoğu kalıcı baharın
huzurunu, iklimini yaşıyor. Buna hep birlikte sahip çıkacağız, bu
huzur baharını hep beraber yaşayacağız. Eski günlere, eski
Türkiye'ye dönülmesine asla izin vermeyeceğiz. Kan, gözyaşı, acıya
dönülmesine hep birlikte engel olacağız. Demokratikleşme paketini
çıkardık, özgürlükleri genişleten hakları daha ileri taşıyan
yolları açtık. Nefret ve ayrımcılık suçlarına ağır cezalar
getirdik. Çıkmış Kılıçdaroğlu üniversitede başörtüsünün yolunu
açtığını söylüyor. Ayıptır ayıp, insan utanır ya. Sen ki biz MHP
ile birlikte üniversiteye kızlarımızın gitmesinin yolunu açtık,
Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ederek engelledin. Referandumdan
sonra da İstanbul milletvekilin Danıştay'a gitti ama reddedildi.
Şimdi kızlarımız üniversiteye gidiyor mu, devlet dairelerinde
çalışıyor mu? CHP bu, ama bunlarda yalan bol. Akşam başka sabah
başka, takiye var, yalan var, iftira var. Niye? Pensilvanya'dan
icazetli bunlar, oradan fetvayı alıyorlar. Ama bu oyun 30 Mart'ta
bozuluyor."
'SİYASİ KÜRTÇÜLÜĞE OY VERMEYİN'
İktidarda oldukları süre içerisinde yaptıkları çalışmalarının AK
Parti'nin en büyük farkı olduğunu anlatan Erdoğan, seçmenlerin
siyasi Kürtçülüğe yo vermemelerini isteyerek, "Bu BDP diğer
yerlerde ne yapıyor? Bir bakın Diyarbakır'da ne yapmış ki
Şanlıurfa'da ne yapacak? Ben buradan özellikle sevgili Kürt
kardeşlerime hitap ediyorum; siyasi Kürtçülüğe oy vermeyin, hizmet
Kürtçülüğüne oy verin" dedi.
Başbakan Erdoğan, daha sonra eliyle Rabia işareti yaptı ve
kendilerinin tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet
ilkesini benimsediklerini belirterek, "10 yıl önce Şırnak'ta,
Ağrı'da, Iğdır'da havaalanı olacak deselerdi inanır mıydınız? Biz
yaptık, Hakkari'ye yapacağız. Terör örgütü engelliyor ama ona
rağmen yapacağız. Hakkari'de de olacak. Teröristlere rağmen
yapacağız. Niye orada yaşayan benim vatandaşım, benim kardeşim.
Türkü de, Kürdü de, Arabı da benim kardeşim. 77 milyon benim
vatandaşım, kardeşim ayırım yok. Çünkü biz yaradılanı yaradandan
ötürü sevdik" diye konuştu.
'AKÇAKALE KAPISI AÇILACAK'
Şanlıurfa'ya yapılan yatırım ve yapılacak yatırımları anlatan
Başbakan Erdoğan, Suruç İlçesi'nde bulunan Mürşitpınar Sınır
Kapısı'nın açıldığını 2 ayı aşkın süredir kapalı olan Akçakale
Sınır Kapısı'nın da açılması için çalışıldığını belirterek,
"Akçakale'de bizim tarafımızda sıkıntı yok. Sorun sınırın diğer
tarafında. Suriye normalleşince sınır kapısı açılacaktır. Şu an ama
riske edemeyiz. Oradan geçen araçlara karşı tarafta bir şey olması
bizleri üzer" dedi.
EMNİYET MÜDÜRÜNE FIRÇA
Başbakan Erdoğan, konuşmasında sık sık yaşanan izdiham nedeniyle
özellikle ön taraftaki kadınların ezilme tehlikesi geçirmesi ve
zaman zaman baygınlık geçirenlere yardım edilmesi konusunda
uyarılarda bulundu. Alandaki kalabalığı, kadınların bulunduğu
bölüme doğru yüklenmemeye çağıran ve bayılanlar için polislerin
koridor açmasını isteyen Erdoğan, birkaç kez söylemesine rağmen
aynı durumun sürmesine üzerine, sinirlenip, tepki gösterdi. Bayılan
bir kadının alandan çıkarılmasında geciken polislere kızan Başbakan
Erdoğan, daha sonra Emniyet Müdürü Sıtkı Akgül'e dönerek, "Açın
arayı, polisler yardımcı olun. Ya polis arkadaşlar siz orada durup
ne yapıyorsunuz? Emniyet Müdürü sen ne iş yapıyorsun? Yardımcı
olsana şuraya. Oradan seyrediyorsun ya, Allah Allah" diyerek
tepkisini sürdürdü.
Başbakan'ın bu tepkisinin ardından çok sayıda polis memuru alanın
ön bölümüne girdi ve baygınlık geçiren kadınları dışarı çıkarıp,
izdiham oluşmaması için önlem aldı. Başbakan Erdoğan'ın tepkisinin
ardından Emniyet Müdürü Sıtkı Akgül yardımcıları ile birlikte
mitingin ön bölümündeki kadınlara yardım ettiği görüldü.
3 BİN 600 POLİS
Başbakan Erdoğan'ı 1 saati aşkın süre konuştuğu Topçu Meydanı'ndaki
mitingde, alanı dolduran binlerce kişinin güvenliğini ise 3 bin 600
polis memuru sağladı. Yoğun önlemin alındığı mitinge gelenler sıkı
üt aramasından geçirildikten sonra alana alındı. Yoğunluk nedeniyle
zaman zaman izdihamın yaşandığı miting alanında çok sayıda kişi
bayıldı. Baygınlık geçirenler ve güçlükle kalabalığın arasından
çıkarılanlara alan dışında bekletilen ambulanslarda müdahale
edildi. Aralarında Suriye bayrağı taşıyan sığınmacıların da yer
aldığı binlerce kişinin doldurduğu meydanda Türkçe, Kürtçe ve
Arapça yazılı dövizler taşındığı, Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra
Bediüzzaman Saidi Nursi'nin de posterlerinin bulunduğu görüldü.
Yorumlar